364
MART-NİSAN 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KORUMA YAŞATMA

Kültür Mirasının Korunmasında “Risklere Hazırlık” Kavramının Gelişimi

İclal Dinçer , Prof. Dr., YTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Kültür mirasının korunması alanında “doğa kaynaklı olan” ve “kentsel gelişme baskıları”nın yarattığı risklerin sayısı giderek artıyor. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren “risk” tanımının çeşitlendiği de söylenebilir. Deprem, yangın, silahlı çatışma, vandalizm, terörist saldırılar, küresel iklim değişiklikleri, sadece doğal alanların ekolojik dengelerini bozmakla kalmıyor; arkeolojik alanların, tarihî yapıların da zarar görmesine neden oluyor. Yazar, Türkiye açısından uluslararası gelişmelerin izlenmesi ve ulusal sisteme uyarlanmasının hızlandırılması gerektiğini söylüyor.

Önce Kısa Bir Geçmiş…

Kültür mirasının risklere karşı korunmasının uluslararası düzeyde kurumsallaşması konusunun geçmişi, II. Dünya Savaşı sonuna kadar uzanmaktadır. Silahlı çatışma sorunlarının engellenmesi çabaları UNESCO tarafından geliştirilen sözleşmelerle başlamıştır. 1954 yılında kabul edilen ve sonraki yıllarda yaşanan silahlı çatışmalar nedeniyle 1999 yılında revize edilecek olan Lahey Sözleşmesi (1) kültürel varlıkların karşı karşıya kaldığı risklere dikkat çekerek bu konuda devletlerin benimsemesi gereken yaklaşımları / davranışları tanımlamaktadır. 1964 tarihli ünlü Venedik Sözleşmesi (2) ise “tarihî merkezlerin korunması ve rehabilitasyonu ile ilgili hareket”i tanımlayan, mirasın tahrip olmasını engelleyen bir tutumun yaygınlaşmasında başat rol oynayan ve önemini günümüzde de koruyan belge olma özelliği taşır.

Ancak kültür mirasını risk kapsamında ele alan kapsamlı ilk uluslararası belgeyi UNESCO tarafından kabul edilen Dünya Miras Sözleşmesi olarak kabul etmek mümkündür. (3) 1972 yılında onaylanan sözleşmede “dünyadaki sosyal ve ekonomik şartların değişmesiyle kültürel ve doğal mirasın giderek artan bir hızla yok olma tehdidi altında olduğu”na vurgu yapılarak, bu durumun bütün devletler için bir yoksullaşma olduğu kabul edilmiştir.

UNESCO’nun bu sözleşmeyi hazırlaması elbette bir birikimin sonucudur ve bu konuda tetikleyici olan önemli konulardan ilki, 1959 yılında Nil vadisinde inşa edilen baraj nedeniyle tehlike altına girmiş olan Abu Simbel Tapınağı’nın taşınması sorunu, diğeri ise yatağında yükselen sular nedeniyle Venedik kentinin karşı karşıya kaldığı risktir. O dönemde Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Dünya Koruma Birliği ya da Doğa ve Doğal Kaynakların Korunması için Uluslararası Birliğin (IUCN) destekleriyle sürdürülen uluslararası fon bulma kampanyaları riski azaltma ve engelleme yönündeki önemli adımlardır. (4)

1975 yılında Avrupa Konseyi’nin başlattığı ve Amsterdam Deklarasyonu ile sonuçlanan hareket ise “bütünleşik koruma” kavramının politikalarının başlatılmasına katkıda bulunacaktır. Bu dönemde tehdit algısının planlama, tarihî dokuların çevrelerindeki yeni yapılaşmalar odaklı olduğuna, günümüzdeki risklere henüz yer verilmediğine dikkat çekmek gerekir. (5) Avrupa Konseyi’nin bu yaklaşımı 1976 yılında UNESCO’nun bünyesinde benzer içerikle kabul edilen Nairobi Deklerasyonu’yla dünyaya yaygınlaştırılmıştır. (6)

Dünya Miras Sözleşmesi İçinde “Riske Hazırlık” Kavramının Gelişmesi

UNESCO bünyesinde 1978 yılından itibaren oluşturulmaya başlanan Dünya Miras Listesi uygulamasında, listenin sadece olağanüstü niteliklere sahip kültürel ve doğal varlıklardan değil, “çok iyi korunmuş” olan üstün nitelikli miraslardan oluşmasının kabul edilmesi önemlidir. Bu varlıklar açısından ikinci önemli konu ise “özgünlük”tür.

Sözleşmenin Uygulama Rehberi-2011’de (7) belirtildiği gibi, varlıkların özgünlük tanımlarının yapılmasında, “malzeme”, “ustalık (işçilik)”, “tasarım” ve “bulundukları yerlerde korunmaları” (in-situ) temel ölçütler olarak kabul edilmektedir. Özgünlük konusunda Venedik Sözleşmesi’ni geliştiren 1994 tarihli Nara Dokümanı (8), varlığın özgünlüğünü işlev, gelenek ve ruhunun özgünlüğü olarak tanımlamaktadır. Dünya Miras Sözleşmesi bu varlıkların özgünlüklerinin bozulmadan korunmasını sağlamak üzere bir kontrol mekanizması olarak Tehlike Altındaki Dünya Miras Listesi sürecini geliştirmiştir. Böylelikle varlıkların bozulmadan kalabilmeleri için olağanüstü önlemler alınması ve uluslararası işbirlikleri yapılması söz konusu olmaktadır. Zaman içinde Dünya Miras Komitesi dikkatini “riske hazırlıklı olma” ve “izleme” süreçlerine doğru yönlendirmiştir. (9)

1992 yılında yayımlanan ve Dünya Miras Komitesi’nin etkinliklerinin 1972-1992 yılları arasındaki 20 yıllık uygulamalarının değerlendirildiği raporda risklere hazırlık hakkında iki önemli konu tanımlanmaktadır:

  • Dünya Miras Alanları’nın uygun olarak korunması ve yönetilmesini geliştirmek için alanı tehdit eden ve alana zarar vereceği belli olan konulara karşı uygun eylemler geliştirmek,
  • Dünya Miras Alanları’nın daha sistematik olarak izlenmesi için süreçler tanımlamak; düzenli izleme için ilgili devlet ve uzman bilirkişilerle işbirliği kurmak.

1992 yılındaki UNESCO uzman raporlarında kültür mirasının “riske hazırlık” (risk preparedness) açısından da ele alınmasının tavsiye edilmesiyle birlikte Dünya Miras Listesi kapsamındaki kültür varlıkları için yeni bir dönem başlamaktadır. Bu kapsamda Taraf Devlet, Dünya Miras Komitesi ve Danışman Kuruluşlar (ICOMOS, IUCN) arasında “sistematik işbirliği süreçleri”, “izleme ve raporlama sistemleri” ve “çevre etki değerlendirme süreçleri”nin geliştirilmesi” önerilmektedir. Üç başlık altında toplanan bu yeni yapılanma, kültürel ve doğal mirası tehdit eden risk ve tehlikelere karşı bilimsel ve teknik çalışmalar ve araştırmaların gerçekleştirilmesini ve uygulanmasını Taraf Devlet’e bir yükümlülük olarak getirmektedir. (10)

1992 yılında ICOMOS tarafından düzenlenen “Kültürel Mirası Risk Altından [kurtarmak üzere] Kurumlar Arası Görev Gücü” (Inter-Agency Task Force-IATF) toplantısı kültür mirası alanlarının risklerden korunması konusunda genel bir çerçeve çizmesi açısından önemli bir aşamadır. IATF’nin çalışmalarını 5 alanda sürdürmesi kararına varılmıştır: “Finansman”, “acil müdahale”, “belgeleme”, “eğitim ve rehberlik”, “duyarlılık”. Her alanda gerçekleştirilmek üzere “afet öncesinde hazırlık yapma”, “afet sırasında karşılık verme” ve “afet sonrasında iyileştirme” olmak üzere düzenleme yapılması kabul edilmektedir. Çalışmaların başlangıcında ise iki farklı alanın, kültür mirası ve risk yönetimi alanının ilgili kurum ve kuruluşlarının eşgüdümünün sağlanması önemle vurgulanmaktadır. (11)

1992 yılından itibaren IATF çalışmaları Kanada ICOMOS Milli Komitesi tarafından sürdürülmüş ulusal bir deklarasyonla sonuçlandırılmıştır. 1995 yılında Kobe’de gerçekleşen büyük deprem ve ardından düzenlenen “Kültürel Varlıkların Riske Hazırlanması” konulu sempozyum ise konu hakkında uluslararası kamuoyunun oluşturulmasında tetikleyici rol oynamıştır. 1999 yılındaki UNESCO Dünya Miras Komitesi toplantısının Japonya’da gerçekleştirilmesi, Dünya Bankası adına yapılan konuşmanın “Risk Altındaki Miras” başlığını taşıması kamuoyunun risk konusundaki duyarlılığını oluşturma çabalarında önemli adımlardır. Bu toplantının önemli kararı Dünya Miras Varlıkları’nın izlenmesindeki süreçlerin tanımlanması, Tehlike Altındaki Miras Listesi kriterlerinin geliştirilmesine ilişkindir. (12) İlk kez 1987 rehberinde yer almaya başlayan tehlike altındaki varlıklar için geliştirilen kriterler giderek gelişecek ve günümüzdeki içeriğine ulaşacaktır.

“Risk” kavramı Miras Komitesi’nin 1994 yılında Phuket, Tayland’da gerçekleştirilen 18. toplantısında ve bu toplantı kararlarıyla kabul edilen Uygulama Rehberi’nde kapsamlı olarak ilk kez yer almıştır. Bu kararda UNESCO'nun 1996-2001 yıllarını kapsayan Orta Erimli Planı kapsamında tanımlanan risk, silahlı çatışma konusuna odaklı olarak ele alınmıştır. Bu ele alışta 1980’lerden beri Avrupa’da sürmekte olan Yugoslavya iç savaşının ve 1990 yılında başlayan Körfez Krizi’nin etkisi yadsınamaz. Dünyadaki savaşlar ve doğal afetlerden dolayı kültürel mirasın karşı karşıya kaldığı risklerden korunması konularında çalışmak üzere 1996 yılında Uluslararası Mavi Kalkan Komitesi (International Committee of the Blue Shield - ICBS) kurulmuştur. (13) Kızılhaç’ın kültür alanındaki eşdeğeri olan ve geçmişi 1954 Lahey Sözleşmesi’ne dayanan ICBS, konuyla ilgili beş uzman kuruluşla birlikte çalışmaktadır; Uluslararası Arşiv Konseyi (ICA), Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), ICOMOS, Uluslararası Kütüphane Dernekleri ve Kurumları Federasyonu (IFLA), Görsel-İşitsel Arşiv Dernekleri Koordinasyon Konseyi (CCAAA).

Dünya Miras Komitesi’nin risk konusunu doğrudan karar haline getirmesi ise 2005 yılı komite toplantısında gerçekleştirilebilmiş, alınan kararda konunun önemi üzerinde bir kez daha durularak Kobe Sempozyumu’na atıf yapılmıştır. (14) Komitenin bu ve bundan sonraki yıllarda gerçekleştirdiği toplantı ve kararları incelendiğinde risk konusunun tek başına ele alınmadığı, bu kavramın “izleme sistemleri” çerçevesinde değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Komite kararlarında risk, “Etkin İzleme” ve “Periyodik Raporlama” başlıkları altında ele alınmakta ve yanı sıra “Uluslararası Yardım” başlığı altında yer alan “Acil Durum Yardımları” kapsamında tanımlanmaktadır. Bu tanımlamaya göre dünya miraslarına acil yardım uygulamaları (50.000 – 75.000 Dolar) ancak ani, beklenmedik bir olay (ani toprak çökmesi, ciddi bir yangın veya patlama, sel nedeniyle ağır hasar) ya da bu olayların neden olduğu ciddi zarar ve tehlike koşullarında uygulanmaktadır. Kültür varlığının zamana bağlı olarak hasar veya bozulmaya uğraması, çürüme, çevre kirliliği, erozyon gibi yavaş süreçler bu teknik yardımların dışında bırakılmaktadır. (15)

2005, 2008 ve 2011 yıllarında revizyonlarla geliştirilen Dünya Mirası Uygulama Rehberi’nde (16) risk konusu “Koruma ve Yönetim” başlığı altında yer almakta ve Dünya Mirasları için hazırlanan yönetim planlarının ve eğitim stratejilerinin bir unsuru olarak “risklere hazırlık” çalışması yapılması önerilmektedir. Dünya Miras Komitesi, tehdit unsurlarını “Kültür varlığını etkileyen faktörler” olarak 4 başlıkta tanımlamaktadır: “Gelişme baskıları” (kentsel büyüme, tarım ve madencilikle ilgili uygulamalar), “çevre tehditleri” (kirlilik, iklim değişikliği, çölleşme), “doğal afetler” (deprem, sel, yangın), “ziyaretçi / turizm baskısı”. Bu çerçevede UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer alan varlıklar için bir yönetim planı yapılması ve bu plan içinde risklere hazırlıklı olunması konusu yerleşik hale getirilmeye çalışılmaktadır.

 

Risk Konusunun Ayrı Bir Tema Olarak Ele Alınması

UNESCO Dünya Miras Komitesi’nin 2006 yılında Vilnius’ta gerçekleştirdiği 30. Komite (17) toplantısında alınan karar uyarınca ICCROM, ICOMOS, IUCN Dünya Miras Merkezi ortaklığında kültür varlıklarının korunmasında tüm dünya ülkelerinde eşgüdümü sağlamak üzere çeşitli konularda tematik çalışmalar gerçekleştirilmiş ve rehberler hazırlanmıştır. Bunlardan biri olan “Dünya Mirası Varlıklarında Afet Risklerinin Azaltılması” tematik çalışma grubu (18) Dünya Mirası Varlıkları’nın, günümüzde doğal ve insan yapımı afetler tarafından bütünlüklerinin tehdit edildiğini ve değerlerinin tehlikeye atıldığını belirtmektedir. Bu varlıkların üstün evrensel değerlerinin kaybedilmesinin ya da bozulmasının, toplulukların kültürel önemlerini ve sosyo-ekonomik değerlerini olumsuz etkileyeceğine dikkat çekerek benimsenmesi gereken hedeflere ve öncelikli eylemlere işaret etmektedir.

Dünya Mirası Varlıkları’nda:

  • Risklerin azaltılması için ilgili küresel, bölgesel, ulusal ve yerel kurumların güçlendirilmesi;
  • Afet önleme kültürü oluşturmak için bilgi, yenilik ve eğitim alanlarının kullanılması;
  • Afet risklerinin tanımlanması, değerlendirilmesi ve izlenmesi;
  • Risk faktörünü yaratan gerçek nedenin azaltılması;
  • Afet hazırlıklarının güçlendirilmesi konuları temel eylemler olarak kabul edilmektedir.

Çalışma grubu aynı zamanda “Dünya Miraslarının Afet Risklerine Karşı Yönetilmesi” için bir rehber / el kitabı hazırlamıştır. (19) Bu çalışmada yapılan saptamalara göre son birkaç yıl içinde, Dünya Mirasları’nda doğa ve insan kaynaklı afetlerden dolayı büyük kayıplar söz konusu olmaktadır. Örneğin, 2003 yılında Bam kenti (İran) ve 2006 yılında Prambanan Tapınağı (Endonezya) deprem nedeniyle; 2002 yılında Edinburgh Old Town (İngiltere) yangın nedeniyle afete maruz kalmışlardır. 2001 yılında Afganistan'daki Bamiyan Budaları silahlı çatışma ve vandalizm nedeniyle; 1998 yılında Tooth Relic Tapınağı Kandy (Sri Lanka) terörist saldırılar nedeniyle imha edilmiş ve 2007 yılında Sundarbans ormanını (Bangladeş) kasırga tahrip etmiş, balıkçılar, yaban hayat yok olmuş ve tuzlu sular tüm bölgeye yayılmışlardır. Küresel iklim değişiklikleri ise sadece doğal alanların ekolojik dengelerini bozmakla kalmamakta, arkeolojik alanların, tarihî binaların da deprem, sel gibi doğal afetlerden zarar görmesine neden olmaktadır.

Bu rehberin Afet Risk Yönetiminde kabul ettiği temel ilkeler şunlardır: (20)

  • Dünya Mirası Varlığı’nın özgünlüğü ve/veya bütünlüğü ve sürdürülebilirliğine yönelik risklerin azaltılması öncelikli olmakla birlikte, insan hayatı, fiziksel varlıklar ve hayatın sürdürülmesi konuları da önem taşımaktadır.
  • Afet risk yönetimi, varlığın sadece büyük tehlikelere karşı korunmasıyla değil, aynı zamanda bakım, yetersiz yönetim, sürekli ilerleyen bozulma veya ekosistem gibi faktörleriyle de ilgilidir.
  • Dünya Mirası Varlığı’nın korunmasında önemli bir faktör de tampon bölge uygulamasıdır. Havza alanları, jeolojik açıdan yangın tehlikesi ve heyelan olasılıklarının olduğu tampon bölgelerde, uygun risk yönetimi kurallarının geliştirilmesinde Afet Risk Yönetimi yardımcı bir unsurdur.
  • Erozyon, tsunami ve fırtınanın sebep olduğu kıyı bölgelerindeki su baskınlarına karşı koruma yöreye özgü bitkilendirmelerle sağlanabilmektedir.
  • Tarihî binalar gibi, kültürel miras özelliği olan tarihî kasaba ve kentsel alanlar, arkeolojik alanlar, tarihî bahçeler, kültürel peyzajlar için ayrı ayrı Afet Risk Yönetimi özel tanımlamalarının yapılması gerekir.

“Dünya Miraslarının Afet Risklerine Karşı Yönetilmesi Rehberi”, diğer risk yönetimlerinde olduğu üzere, sürecin 3 temel aşaması olduğunu kabul etmektedir (21): “Afet öncesi”, “afet sırası” ve “afet sonrası”. Afet öncesinde yapılması gereken hazırlık faaliyetleri, riskin değerlendirmesi ve önleme, azaltma önlemlerinin (bakım ve izleme, çeşitli afet yönetimi politikaları ve programları) formüle edilmesi ve uygulanması olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca bu aşamada acil durum hazırlığı da gerçekleştirilmelidir. Bunlar acil durum ekibinin kurulması, tahliye planı ve prosedürlerinin tanımlanması, uyarı sistemleri, gerekli aletler ve geçici depoların hazırlanmasıdır. Afet sırasında, insanlar için olduğu gibi kültür mirası için de önceden geliştirilmiş çeşitli acil müdahale programları gereklidir. Afet sonrası etkinlikler ise kültür varlığının hasar görmüş parçalarının onarımı, kurtarma veya rehabilitasyon faaliyetlerinin hazırlanması olarak kabul edilmektedir. Afet risk yönetimi anlayışında afet öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılması gereken tüm faaliyetler için “hazırlık yapılması”nın önemi vurgulanmaktadır. Yaşanan her afetin ya da kurtarma deneyiminin ardından karşılaşılan başarılar ve başarısızlıklardan dersler çıkarılması, planların gözden geçirilmesi, dolayısıyla risk yönetim planlarında periyodik iletişim ve izleme döngüsünün çalıştırılması rehberin kesin talimatları olarak tarif edilmektedir. Bu konuda vurgulanan diğer önemli iki konu da planlarda herkesin anlayabileceği dilin kullanılması ve hazırlanan planların dijital olarak herkesin erişebileceği şekilde konumlandırılmasıdır.

Dünya Mirası Varlıkları için “Afet Risk Yönetim Planı”nın Genel Çerçevesi

Rehber, Afet Risk Yönetim planı hazırlanmasında dikkat edilmesi gerekenler için şu önerileri geliştirmiştir: (22)

  • Plan, açık, esnek ve pratik bir rehber niteliğinde olmalı, katı kurallar içermemelidir,
  • Plan sadece eylemlerin bir listesinden ibaret olmamalıdır. Farklı durumlar için uygun eylemleri tarif etmeli ve sorumlular tarafından uygulamanın takibine imkân tanımalıdır.
  • Planın temel hedefleri ve sürecinin yanı sıra uygulanacak alan sınırları, hedef kitlesi ve uygulama sorumluları açıkça belirtilmelidir.
  • Hazırlanacak planda kültür varlığının Üstün Evrensel Değer Bildirimi’nde belirtilen özellikleri dikkate alınmalı ve bu özellikleri olumsuz etkileyecek temel afet riskleri belirlenmelidir. Bu özellikler, afeti önleme ve azaltma için kullanılacak araçları, teknikleri, uygulama stratejilerini, acil durumlara hazırlık ve müdahaleyi, iyileştirme, bakım ve izleme süreçlerini biçimlendirmektedir.
  • Kültür varlığının niteliğine bağlı olarak hazırlanacak Afet Risk Yönetim planı özellikle belediye, itfaiye, polis, sağlık hizmetleri gibi kuruluşlarla koordinasyonu da sağlayacak şekilde mümkün olduğunca kapsamlı olmalıdır. Örneğin, bir bölgede çok çeşitli kültür varlığı bulunuyorsa, her kültür varlığı için ayrı ayrı planlar yerine, bölgenin tüm miras değerleri için kapsamlı bir risk yönetim planı önerilmektedir.
  • Afet Risk Yönetim Planı, kullanıcılara göre farklılaştırılmalı; kamu bilincinin artırılması için bir broşür veya poster; devlet kurumları için uygun formatta bir rapor, alan yöneticileri için kontrol listesi ve el kitabı şeklinde hazırlanmalıdır. Biçimi ne olursa olsun, yönetim planının temel kararları ve sistemi bozulmamalıdır.
  • Bu planlar bir felaket sırasında kolaylıkla ulaşılabilecek şekilde farklı yerlerde güvenli bir şekilde muhafaza edilmelidir.
  • Afet Risk Yönetim Planı geri beslemeye açık bir döngü sistemi içinde çalışmak üzere şu adımları içermelidir: Tanımlama ve değerlendirme; önleme ve azaltma; acil durum hazırlığı ve etkisi; kurtarma; uygulama ve izleme.

Rehberin önemle üzerinde durduğu bir diğer konu da Afet Risk Yönetim Planı’nın etkinliğinin sağlanabilmesi için şu üç sistemin birbiriyle ilişkilendirilmesidir: “Ülke/ kent / kırsal alan için geçerli olan afet yönetim sistemleri”, “Dünya Mirası varlığının Afet Risk Yönetim planı”, “Dünya Mirası Varlığı’nın alan yönetim planı”. Kapsamlı bir alan yönetim planı olan durumlarda risk yönetim planı bu planla ilişkilendirilerek hazırlanır. Alan yönetim planlarının olmadığı durumlarda risk yönetim planları yalnız kalabilirler, bu nedenle mutlaka alan yönetim sistemleriyle ilişkili olarak hazırlanmalıdırlar. Bu durumda risk yönetim planları alan yönetim planlarının hazırlanmasında katalizör olabilirler. Bir kültür varlığı için birbirinden bağımsız olarak hazırlanmış çeşitli planların olması durumunda bu planlarla çapraz referansların kurulması önemlidir. Örneğin ziyaretçi kullanımı ve yangın yönetimi planları, yönetim planı ve bölgesel ölçekli afet risk azaltma planlarıyla bağlantılı olarak hazırlanmalıdır.

ICOMOS ve Miras@Risk (H@R) Programı

Dünya Mirası varlıklarındaki riskleri izleme konusunda çeşitli ulusal ve uluslararası kurumlar bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi ICOMOS’un Miras@Risk (The Heritage@Risk-H@R) programıdır. (23) 1999 yılında Meksika'daki genel kurulda kabul edilerek üzerinde çalışılmaya başlanan ve raporlama sistemine dayanan programın amacı, tehdit altındaki miras alanlarını, anıtları tanımlamak, tipik vaka çalışmalarını, eğilimleri ve kültür mirasının karşı karşıya kaldığı tehditlere çözüm için geliştirilen önerileri izlemektir. ICOMOS Ulusal Komiteleri, Uluslararası Bilimsel Komiteleri ve ICOMOS 'un dünya çapındaki profesyonellerinden sağlanan risk raporları bu program kapsamında periyodik olarak yayımlanmaktadır. Dünya Raporu serisinde, 2000, 2001, 2002/2003, 2004/2005, 2006/2007 ve 2008/2010 yıllarına ait hazırlanmış raporlar bulunmaktadır. Bunların dışında, risk altındaki miras özel yayın serisinde 2006 yılında “Sovyet Mirası ve Avrupa Modernizmi” ve “Riskli Sualtı Kültür Mirası: Doğal ve Beşeri Etkilerin Yönetimi”; 2007 yılında “Kültürel Miras ve Doğal Afetler: Risk Hazırlık ve Önleme Sınırları” başlıklı çalışmalar hazırlanmıştır. Ayrıca deprem geçirmiş olan bölgeler hakkında; Tohoku Pasifik Depremi (2011), Haiti Depremi (2010), İspanya Özel Raporu (2006) hazırlanmıştır. Bu raporların ilkinde genel bir çerçeve çizilmekte ve eğilimler, tehditler, riskler tanımlanmaktadır. 2001 yılından sonra ise giderek artan sayıda ICOMOS ulusal komitesinin hazırladıkları risk raporları yayımlanmaya başlamıştır. Ulusal komitelerin raporları 2008-2010 dönemi H@R çalışmasında daha sistematik hale getirilmeye çalışılmıştır. Son raporun Türkiye kısmında “Değişmekte olan İstanbul Metropoliten Alanında Dünya Mirasının Karşı Karşıya Olduğu Tehditler” ile “Allianoi ve Hasankeyf Barajları” konusunda iki risk değerlendirmesi yer almaktadır. (24)

Günümüzde ICOMOS bünyesindeki “Miras@Risk” başlığı altında, ICOMOS Küresel Miras İzleme Ağı ve 2009 yılında tekrar canlandırılan “Uluslararası Risk Hazırlık Komitesi” (ICORP) ile “Mavi Kalkan” ortaklıkları uluslararası komite ve kuruluşları yer almaktadır. ICOMOS’un bilimsel komitelerinde biri olarak çalışmakta olan ICORP’un amacı, miras kurumları ve profesyoneller ile birlikte doğal veya insan kaynaklı afetlere ilişkin hazırlıkları geliştirmek; afet konularının mirasın korunması konusuyla bütünleştirilmesini; uluslararası afet yönetimini, hazırlık planlamasını, risk azaltım ve yardım operasyonlarını teşvik etmek şeklinde tanımlanmaktadır. ICORP’un YTÜ ile ortak olarak düzenlediği uluslararası sempozyumunun başlığı “Risk Anında Kültürel Mirasın Korunması” adını taşımaktadır ve 15-17 Kasım 2012 tarihlerinde İstanbul’da YTÜ’de gerçekleştirilecektir. (25)

Son Verirken…

Kültür mirasının korunmasında “risklere hazırlık” kavramının uluslararası düzlemde kurumsallaşması 1954 Lahey Sözleşmesi’nin silahlı çatışmalar tehdidinin tanımlanmasıyla başlamakta ve her geçen yılın getirdiği yeni kavramlarla yeniden biçimlenmektedir. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren kültür mirasının korunmasındaki “risk” tanımlamasında doğa kaynaklı olan ve kentsel gelişme baskılarının yarattığı risklerin sayıları artmaktadır. Türkiye açısından bu iki risk alanının taşıdığı önem bilinmekte ve bu konudaki uluslararası gelişmelerin izlenmesi ve ulusal sistemlere uyarlanmasının hızlandırılması beklenmektedir.

 

 

NOTLAR

1. “Silahlı Çatışmalarda Kültürel Varlıkların Korunması Sözleşmesi” (The Hague Convention: Convention for the Protection of Cultural Property in the Event of Armed Conflict); HTML1

2. HTML2

3. HTML3

4. HTML4

5. Jokilehto, 2010.

6. Ahunbay, 1996.

7. Paragraf 4, HTML5

8. HTML6

9. Stovel,1998.

10. Stovel,1998

11. Stovel,1998

12. HTML7

13. HTML8

14. HTML9

15. HTML10

16. HTML11

17. HTML12

18. HTML13

19. HTML14

20. HTML14

21. HTML14

22. HTML14

23. HTML15

24. HTML15

25. HTML16

KAYNAKLAR

Ahunbay, Z. 1996, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, YEM Yayın, İstanbul.

Jokilehto, Jukka, 2010, “Reflection on Historic Urban Landscapes As a Tool for Conservation”, Managing Historic Cities, Papers 27, UNESCO World Heritage Centre, ss.53-64.

Stovel, Herb, 1998, Risk Preparedness: A Management Manual for World Cultural Heritage, ICCROM, UNESCO, ICOMOS, WHC, Rome, ICCROM.

HTML1: www.icrc.org/ihl.nsf/FULL/400 (Erişim: 03.02.2012)

HTML2: www.international.icomos.org/charters/venice_e.pdf (Erişim: 03.02.2012) ve ayrıca bkz: Can Binan, 1999, Mimari Koruma Alanında Venedik Tüzüğü’nden Günümüze Düşünsel Gelişmenin Uluslararası Evrim Süreci, YTÜ, İstanbul.

HTML3: http://whc.unesco.org/en/conventiontext (Erişim: 03.02.2012)

HTML4: http://whc.unesco.org/en/activities/567/ (Erişim: 03.02.2012)

HTML5: http://whc.unesco.org/en/guidelines (Erişim: 03.02.2012)

HTML6: Asatekin, Gül, 2003, "2000’li Yılların Türkiye'sinde Koruma Sorunsalı ve Aykırı Bir Belge: Nara Belgesi 1994", Mimarlık, sayı: 311.

HTML7: http://whc.unesco.org/archive/1998/whc-98-conf203-18e.pdf (Erişim: 03.02.2012)

HTML8: www.ancbs.org/index.php?option=com_content&view=frontpage&Itemid=1

HTML9: http://whc.unesco.org/archive/2005/whc05-29com-22e.pdf (Erişim: 03.02.2012)

HTML10: http://whc.unesco.org/archive/opguide02.pdf (Erişim: 03.02.2012)

HTML11: http://whc.unesco.org/archive/opguide11-en.pdf (Erişim: 03.02.2012)

HTML12: http://whc.unesco.org/en/decisions/1262 (Erişim: 03.02.2012)

HTML13: http://whc.unesco.org/en/disaster-risk-reduction/#strategy (Erişim: 03.02.2012)

HTML14. UNESCO / ICCROM / ICOMOS / IUCN (2010) Managing Disaster Risks for World Heritage, UNESCO World Heritage Centre, http://whc.unesco.org/en/activities/630/ (Erişim: 03.02.2012)

HTML15: www.icomos.org/en/what-we-do/disseminating-knowledge/publicationall/heritagerisk (Erişim: 03.02.2012)

HTML16: www.har.yildiz.edu.tr/tr/committees.php (Erişim: 03.02.2012)

Bu icerik 12827 defa görüntülenmiştir.