364
MART-NİSAN 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA

TAKSİM MEYDANI DÜZENLEMESİ: Mesleki, Kentsel, Toplumsal Sorumlulukları Hatırlatmak

Dosya Editörü: N. Müge Cengizkan

Tartışmanın nesnesi her ne kadar Taksim Meydanı, Gezi Parkı (İnönü Gezisi), nesne olarak bile bugün varolmayan Topçu Kışlası gibi görünse de, aslında söylenmek ve yapılmak istenenin bunlar üzerine olmadığı malum.  Son yıllarda iktidarı elinde tutanların gündeme getirdiği farklı ölçekteki birçok kentsel, çevresel, mimari projede olduğu gibi, bir arka plan bilgisi ve sezgisi, bir kez daha düşünmemizi zorunlu kılıyor: Kentsel dönüşümde kamu yararının nasıl ortadan kaldırıldığını; tarihî kent merkezi müdahalelerinde tarihî olanın kendisinin nasıl ‘unutulduğunu’; kıyı bandının dönüştürülmesinin nasıl kıyı kullanımıyla değil, yoğunluk artışıyla ilişkilendirildiğini; toplu taşım güzergâh kazılarında çıkanların nasıl ‘üç beş çanak’ olarak nitelendirildiğini gören ve benzerlerine tanıklık eden bir meslek grubu olarak, iki kez düşünmek bile yetersiz kalıyor.

Taksim Meydanı: Cumhuriyetin yeni bireylerinin kamusal alanı ve toplumsal, demokratik, çağdaş kentsel haklarının ifadesi olarak kurulan, merkezinde konumlanan Taksim Cumhuriyet Anıtı ile son 75 yılın tarihine tanıklık eden; yıllardır yüklenen yeni işlevlerle yeşil alan kullanımı ve yaya dolaşımı başta olmak üzere kimi kaliteleri törpülenen bir Cumhuriyet mekânı. Bugün meydan, “Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi” adı altında kamunun tartışmasından kaçırılarak, ne olduğu ve neyi amaçladığı bilinmeyen, birkaç üç boyutlu görüntü üzerinden fikir ve karar oluşturmaya çalışan bir proje ile değiştirilmek isteniyor.

Gezi Parkı: Prost’un 2 No.lu Parkı’nın başlangıç noktası, yapıldığı yıllarda bir süre “İnönü Gezisi” olarak adlandırılan, 70 yıllık ağaçları ile kentin bu sıkışık kentsel dokusuna nefes aldıran; yıllardır ilgisizlik ve bakımsızlığa terk edilen; bugün anıtsal ağaçları kesilmek üzere o bildik “kırmızı çarpı işareti” ile işaretlenen bir Cumhuriyet mekânı.

Topçu Kışlası: 19. yüzyılda inşa edilen, Arap ve Hint mimarisinden esinlenen at nalı kemerleri, soğan biçimli kubbeleriyle canlandırmacı bir üslubu yansıtan; 1940’lı yılların sonlarında işlevini tamamlaması nedeniyle yıkılıp kamusal açık alana çevrilen; yapının kullanım uzantısı olan Talimhane alanı ise zaten parsellenip kentleşmiş olan; bugün elimizde birkaç fotoğrafı ve şehir planlarındaki izi dışında bir belgesi olmamasına karşın ‘yeniden canlandırılmak’ istenen bir Geç Osmanlı mekânı.

Gülşen Özaydın, Ersen Gürsel, Nur Akın, Zeynep Ahunbay, Ali Cengizkan tartışıyorlar.

Bu icerik 3992 defa görüntülenmiştir.