364
MART-NİSAN 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE

MİMARLIK'tan

N. Müge Cengizkan

Taksim Meydanı tartışmaları ülkenin ve mimarlık kamuoyunun gündemine ve dolayısıyla dergi gündemine hızla girdi. Sayının içeriği, görüleceği gibi bu nedenle oldukça yoğun. Gülşen Özaydın, Ersen Gürsel,Nur Akın, Zeynep Ahunbay, Ali Cengizkan ve Taksim Platformu’nun görüşleri ile şekillendirdiğimiz dosyaya paralel olarak, Cumhuriyet gazetesi yazarı, iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez ile Türkiye kentleri ve özellikle İstanbul üzerine yaptığımız söyleşiyi okumanızı dileriz. Sönmez, İstanbul’un ve bütün diğer kentlerin başına gelenleri saatlerce konuşabileceğimizi, çoğu kez yaptığımız gibi uzun uzun yazabileceğimizi, ama çözümün kentliye, başına gelenleri anlatmak ve bunun değişmez bir kader olmadığını benimsetmekten geçtiğini; bize düşen rolün ise bütün bu haklar için yapılan mücadelede farklı yöntemlerle topluma öncülük etmek olduğunu söylüyor. Söyleşide, bir sonraki adımın Haydarpaşaport ve Galataport’un çok hızlı biçimde ısıtılıp önümüze mutlaka getirileceği vurgulanmıştı; ama gelin görün ki dergi yayına hazırlanırken basın yoluyla bu projelerin gerçekleştirileceği bilgisi “gündeme düştü”. Tabii kuşkusuz, kamuoyu “tartışsın diye değil, alışsın diye” yapıldığı açık bir eda ile.

Bilindiği gibi, “doğal” ve “kültürel” değerlerin korunması konularının yasal süreçte ayrıldığı ve koruma amaçlı çabaların ayrı mercilerde gösterilmesi gerektiği, geçen aylarda tartıştığımız konulardan biriydi.  Şimdi bu konunun parçalanmasını derinden hissetmek ve tartışmak için önümüze çok iyi bir örnek kondu: Taksim Gezi Parkı. Prost’un planının parçası ve 2 No.lu Park’ın başlangıç noktası olarak tasarlanan bu park, bugün 70 küsur yıllık ağaçları ile içinde bulunduğu sıkışık dokuya nefes aldıran bir kentsel yeşil alan. Yani hem kültürel ve kentsel, hem de doğal açıdan önemi bulunuyor. Önerilen proje ise, Gezi Parkı’nın yerine eldeki az sayıdaki belge ile Topçu Kışlası’nın rekonstrüksiyonunu yapıp, alanı diğer tüm değerlerinden arındırarak, ‘canlandırmacı’ bir taktikle, İstanbul’un merkezinde rant alanları yaratmak. Sorunun ortaya çıkardığı bağlam, üzerine düşünmek ve tartışmak için çok verimli; ancak bu tartışmalar, eğer kentin ve kentlinin kazanımlarını artırmak amacıyla eylemli bir işbirliği içinde geliştirilmezse, uygulamanın arkasından gelen hayıflanmalar ve tarihe not düşmeler niteliğinde kalacak.

Bu icerik 4675 defa görüntülenmiştir.