363
OCAK-ŞUBAT 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Mesleğe Kabul Edilmek?
    E. Füsun Alioğlu, Prof. Dr., Kadir Has Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
DOSYA: MİMARLIK EYLEMİNİN GELİŞİMİ VE ÇEŞİTLENMESİ

Avrupa ve İngiltere'de Mesleğe Kayıt Süreci

Emma Matthews, İngiltere Mimar Kayıt Kurulu (ARB), Yeterlilikler Bölümü Başkanı

Bugün sizleri, Avrupa ve İngiltere'de yürütülen mesleğe kayıt süreci hakkında bilgilendirmek, aynı zamanda, Niteliklerin Karşılıklı Tanınması Direktifi çerçevesinde, bu Direktifin hem İngiltere hem de Avrupa devletleri açısından getirdiği gelişmeler, değişiklikler, zorluklar ve fırsatları ele almak istiyorum. Ardından İngiltere Mimar Kayıt Kurulu’nun (ARB) parçası olduğu kuruluşlardan bazılarına değineceğim.

İngiltere'de etkinliğini sürdüren ARB, mimarlık mesleğinin hem Avrupa hem de dünya bağlamında taşıdığı büyük önemin farkındadır; ayrıca hem küresel ekonomiler hem de İngiltere'nin ulusal ekonomisi için de çok önemli olduğunun bilincindedir. İngiltere'de mesleğe kabul ve kayıt konusuna özellikle çok önem veriliyor. ARB bu süreçle halkın korunması, kayıtlı mimarlardan kaliteli hizmet alımının sağlanması ve mimarların itibarının korunmasını sağlamayı amaçlıyor. Bunun sağlıklı biçimde yürütülmesini sağlamak için eğitim standartlarını yüksek tutuyor; mimarlık eğitim programlarının karşılaması gereken asgari standartların yanı sıra, kayıtlı mimarlar için de mesleki standartları ve yetkinlik standartlarını uygulamaya devam ediyoruz.

Avrupa'da benzer yapılanmaların uygulamalarına baktığımızda, “ayrım”, “bütünleşme”, “alternatif düzenleme” ve “yarı düzenleme” olmak üzere dört modelle karşılaşıyoruz. Ayrım modeli, İngiltere'de uyguladığımız bir model. Bu modelde, mesleğe kabul ve kayıt merci ile mesleği temsil eden merci birbirinden bağımsızdır. Bildiğiniz gibi İngiltere'de bulunan Birleşik Krallık Mimarlık Enstitüsü (RIBA) üyelikle yürüyen bir kurum, meslekte mükemmeliyet, ilerleme, mimarlık araştırmaları ve bilgi birikimine önem veriyor. ARB ise asgari eğitim standartları, mimarların yetkinlikleri ve bu standartların korunması için etkinliklerini sürdürüyor.

ARB ve RIBA arasında çok keskin bir görev ayrılığı var. ARB'nin görevi ve üstlendiği rol ayrıntılı bir mevzuatla belirleniyor. Dolayısıyla, kayıt standartlarının belirlenmesi, kayıtların gerçekleştirilmesi, mimarların davranışlarının düzenlenmesi ve mesleki uygulama sürecinde uyulması gerekli kuralların düzenlenmesi hakkında yasal bir dayanak mevcut. Uygulamalarımız kamuya açık olduğundan, bu dayanak, ARB'ye şeffaflık kazandırıyor, bu da halkın güvenini topluyor. Rolleri keskin çizgilerle belirlenmiş iki ayrı kurumun varlığı, insanlara ihtiyaç duydukları netliği sağlıyor. Kayıtlı olan veya kayda girmeyi amaçlayan mimarların dolaşımı kolaylaştırılıyor. Bu dolaşım hem İngiliz mimarların yurtdışına, hem de diğer ülkelerin mimarlarının İngiltere'ye başvurmak istediği durumlar için geçerli. ARB 1997 yılında kurulduğundan beri oldukça karmaşık ve zorlu süreçlerden geçildi, ülkede farklı sorumluluklara sahip iki ayrı kurumun varolduğunun anlaşılması epey zaman aldı, ancak artık ilerleme safhasına geçildi.

ARB’nin bağımsızlığı, çıkar çatışmalarının en aza indirgenmesini sağlayan, teşkilatı düzenleyen çok katı kurallara ve düzenlemelere tabi tutularak sağlanıyor. Ayrıca kurum, hükümetten de bağımsız. Devlet kurumları ARB'nin rolünü tamamlayıcı bir işlev görüyor. Aradaki dengenin sağlanması yoğun bir çaba gerektiyor.

Bütünleşme modeli, İspanya ve Almanya gibi ülkelerde öne çıkıyor. Bu modelde, hem kayıt hem de meslek konularından sorumlu tek bir merci var. İspanya’da bu kurumun görevlerini bir devlet birimi yerine getiriyor. Bu modelde, yaklaşımda şeffaflık ve halkın korunması bütünüyle sağlanabilse de, kurumun her bireyin kafasında netleştirilmesinin biraz daha güç olduğu kanısındayım.

Üçüncü model, alternatif düzenleme veya düzenlemenin ya da kayıt uygulamasının bulunmaması olarak tanımlanabilir. Norveç ve Danimarka gibi ülkeler bu sistemi uyguluyor. Mesleği destekleyen kuruluşlar var, ancak, bir vatandaşın bir mimarın çalışmaları hakkında şikâyetini iletebileceği resmî bir merci yok.


Yarı düzenleme olarak adlandırabileceğimiz son model İrlanda'da uygulanıyor. Eskiden yalnızca bir meslek kuruluşunun bulunduğu ülkede, yakın bir zamanda, bu tek kuruluşun hem kayıt hem de düzenleme görevlerini üstlenmesini sağlayan bir mevzuat düzenlendi. Yeni uygulanmaya başlanan bu yöntemde, rolleri dengelemeye yönelik çabalar gösterildiğini biliyoruz. Bu kurumu iki ayrı kanadı bulunan tek bir kurum olarak düşünebiliriz. Yine bu kurumun da şeffaflığı nasıl geliştireceğini, halka nasıl güven sağlayacağını ilerleyen zamanlarda göreceğiz.

ARB olarak üstlendiğimiz diğer bir görevden bahsetmek istiyorum. Nitelikler Direktifi nezdinde, her devlette yetkili makamların bulunması bir gereklilik haline getirildi. Bu görev, mevzuatla birlikte resmiyet kazandırılarak ARB'ye verildi. Esasen görev, Direktif kapsamında uygun niteliklere sahip bireylerin dolaşımını kolaylaştırmak. Yetkili makam rolünü mimarlar Odası veya meslek kuruluşu üstlenebilirken, ender de olsa, bu rol bir devlet birimine de verilebiliyor.

Özetlemek gerekirse, Avrupa’daki bulunan her ülke kendisi için en iyi yönteme büyük ölçüde karar vermiş durumda. Bu bağlamda, bir model bir ülkede daha iyi işlerken, başka bir ülke için başka bir model daha iyi sonuçlar verebilir. Hangi bakış açısından değerlendirdiğinize bağlı olarak, her modelin kendine özgü avantajları ve dezavantajları mevcut. Ancak, süreçlerin tümünde yer alan kilit unsurlardan ilki, hem mimarların hem de meslek dışından olan bireylerin sürece katılım göstermesi. İkincisi ise halkın uygulanan işlemlere ve kayıt sürecine güven duyması. Şeffaflık ve görevlerin ayrılığı burada devreye giriyor. Uygun niteliklere sahip meslek üyelerinin dolaşımının kolaylaştırılması, her kayıt kurumu için temel bir unsur. Farklı ülke gerekliliklerinin ilgili taraflarca tanınması ve bu standartlara saygı gösterilmesi ise oldukça önemli.

2005'te yürürlüğe giren Direktif konusu, 2010'dan bu yana Avrupa Komisyonu tarafından gözden geçiriliyor. Bu süreçte, çok sayıda istişare gerçekleştirildi, 2010 yılında, ARB'den çok sayıda geri bildirim talep edildi bugüne kadar halka açık iki ardışık resmî istişare yürütüldü. 2011 yılı Haziran ayında, Avrupa Komisyonu tarafından Direktifte yapılmak istenen değişikliklere dair önergelerin yer aldığı bir Yeşil Rapor hazırlandı. Bu Raporda, Komisyon’un asıl değerlendirdiği nokta, Direktifin amaçlarına ulaşıp ulaşmadığı sorusuydu. Bu soru çerçevesinde Komisyon, eksikliklerin bulunduğu ve geliştirilebilecek alanlara yönelik önergeler sundu. 

Kilit önergeler içerisinde bir kayıt kurumu olarak ARB'yi en çok etkileyen unsurlardan biri bir meslek kartı uygulamasının başlatılma olasılığı. Bu kartın, mimarların yetkili makamlardan talep edebileceği ve kendi niteliklerine ve kayıtlı statülerine ilişkin bilgileri içeren bir kart olması öngörülüyor. Ayrıca uluslararası geçerliliği olması planlanıyor. Ancak bu tartışmalı önergeye, birçok AB üyesi ülkenin, maliyet ve dolandırıcılık riski gibi nedenlerle karşı çıkacağını düşünüyoruz. Alınan kararları ilerleyen günlerde göreceğiz. İç Piyasa Bilgi Sistemi olan IMI, ülkelerin Avrupa çapında kayda girmek isteyen mimarların sahip olduğu nitelikler hakkında bilgi paylaşabileceği elektronik bir veritabanı. Bu veritabanı ile bilginin kontrolü, muadil kurumlar ve yetkili makamlarla doğrulanabilmesi hızlı biçimde sağlanabilecek.

Diğer bir kilit önerge mimarlık eğitiminin asgari süresini konu alıyor. Şu an için Direktif, asgari eğitim süresini, pratik deneyim olmaksızın 4 yıl olarak belirledi ve Yeşil Rapor'da ortaya kondu. Yeni Direktifte yer bulabileceğini düşündüğüm diğer bir nokta da, 5 yıl eğitimin ardından 1 yıl staj veya 4 yıl eğitimin ardından 2 yıl staj seçenekleri. Bu aşamada, her ülke bu seçeneklerden hangisini kullanacağına ve hangisinin kendi için en iyi ve esnek yöntem olacağına karar vermek durumunda kalacak.

Avrupa Mimarlar Konseyi (ACE) 5+2 sistemi için yoğun lobi faaliyetinde bulunuyor. ARB olarak biz, mümkün olduğunca esneklik sağlanması gerektiğini savunuyoruz. Esneklik büyük ölçüde öğrencilerin ve yükseköğretim kurumlarının mali durumlarıyla bağlantılı. Bugünlerde, İngiltere'de eğitim finansmanı ve harçlar konusunda büyük değişimler yaşanıyor.

Direktifin getirdiği zorluklardan ilki, devletler arasında idari işbirliğinin geliştirilmesi gerekliliği. Farklı standartlar getiren 27 farklı kuruluşun birbiriyle görüşmesini sağlamak çok zor. Bu sorunu çözmek üzere kurulan merciden aşağıda bahsedeceğim.

Hangi konuların hangi kurumun sorumluluğunda olduğunun belirlenmesi çok önemli. Meslek ve kayıtla bağlantılı farklı görevler, meslek kuruluşları, kayıt mercileri ve devlet birimlerinin sorumluluğuna verilebiliyor. Bu bağlamda, kimin hangi görevden sorumlu olduğunun tam olarak anlaşılması güç. Üye devletler arasında güvenin geliştirilmesi konusunda ise devletler arası eksik bilgi akışının söz konusu olduğunu düşünüyorum. Bu Direktif düzenlenmeden önce, eğitim ve kayıt sistemleri konusunda çok daha az bilgi vardı. Yetkili makamlar görüşmelerini sürdürdükçe aşama aşama ilerleme kaydedilerek, aradaki güvenin artışı sağlanıyor. Herkesin farklı bir yaklaşım getirdiği eğitim programlarının karşılıklı anlaşılması ise zor bir hedef.

Direktifin sunduğu fırsatlardan en önemlisi, sınırlar arasında hareket edebilmek ve çalışabilmek. Bu imkân, tüketicilerin sahip olduğu seçenekleri arttırıyor, yararlanabilecekleri uzmanlık havuzunu geliştirerek, profesyoneller arasında bilgi ve beceri gelişimini teşvik ediyor.

AB Komisyonu Kasım ayı başında Brüksel’de bir forum gerçekleştirdi. Bu noktada, önerilen değişikliklerin zamanlaması ve istişarelerin sonucu konusunda bilgi alabileceğimizi ve Komisyonun Direktife hangi önergelerin dahil edileceğini ve asgari eğitim süresinin değişip değişmeyeceğini bildireceğini ummuştuk, ancak bilgi verilmedi. Bu nedenle, Yeşil Rapor’da görülenden farklı bir bilgi alamadık. (1)

Son olarak ARB'nin üye olduğu çok önemli iki kurumdan bahsetmek istiyorum. Bir kayıt kurumu olarak, ACE’ye çok değer veriyoruz. Bu merci, diğer Avrupa devletlerinde meslekle ilgili olarak ortaya çıkan gelişmeleri takip etmemize, bu bilgileri kurumumuza taşıyarak, süreçlerimize dahil etmemize ve karar verme sürecimizi bu bilgilerle yürütmemize imkân sunuyor. Ayrıca, ACE üyeliğimizi RIBA ile paylaşıyoruz, toplantılarına birlikte katılıyoruz. İkinci kurum olarak Yetkili Makamlar Ağı, bilgi paylaşımını daha iyi bir şekilde gerçekleştirmemizi sağlıyor. Ülkelerin çoğu, Avrupa Mimari Yetkili Makamlar Ağı’na temsilci gönderiyor. Bu oldukça uygulama temelli bir kuruluş. Daha çok belge alışverişini kapsıyor. Uluslararası kaydın sağlanması için, eğitim sertifikalarının hangi formatta olması gerektiği gibi konuları ele alıyor. Çeşitli yetkili makamlardan oluşan bu ağın toplantılarında çok farklı merciler temsil ediliyor. Bu ağ olmasa, bir kayıt kurumu olarak işimizi yapamayacağımızı düşünüyorum.

 

NOTLAR

1. Komisyon, Aralık ayının ortasında Avrupa Parlamentosu’na bir mevzuat önergesi sundu. Yeni Direktife ilişkin bilgiler Aralık ayı içinde yayımlanarak, 2012 yılı içerisinde onaylanmasının ardından, ülkelere, değişiklikleri uygulamaya koymak için geçiş dönemi olarak bilinen iki ya da üç yıllık bir süre tanınması bekleniyor.

Bu icerik 8835 defa görüntülenmiştir.