363
OCAK-ŞUBAT 2012
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Mesleğe Kabul Edilmek?
    E. Füsun Alioğlu, Prof. Dr., Kadir Has Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
ANMA

Prof. Dr. Alaaddin Egemen’li Yıllarım

Begüm Yazgan

Bu başlık, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin eski rektörü olan Kemal Kurdaş’ın “ODTÜ’lü Yıllarım” isimli, ODTÜ’de geçirdiği yıllarını anlattığı kitap başlığından alıntıdır. Alıntımın nedeni ise benim durumumu çok iyi anlatıyor olması: ODTÜ’de geçirdiğim yıllarımın neredeyse tümü Prof. Dr. Alaaddin Egemen ile birlikte geçti.

Bu kitap ODTÜ’de doktora tezimi verdiğim yıl bana hediye edilmişti. Alaaddin hocanın vefatı dolayısıyla birkaç dergiye haber yazmam gerekiyordu. Ağa Han Ödülü almış olan bir ormanın nasıl yaratıldığının ayrıntılarını öğrenmek istedim ve kitabı okumaya başladım. Kitabı okuyunca yapılan fedakârlıklara inanamadım. 45 milyon metrekare üniversite kampüsüne, gece gündüz çalışarak, hatta arada donma tehlikesi atlatıp kurtların saldırısından kurtularak 8 yılda yaklaşık 12 milyon ağaç dikmişler. O zamanlar Türkiye’de hiçbir devlet işletmesinde bu kadar fidan yokmuş. Türkiye’de kaç tane Kemal Kurdaş gibi orman yaratma düşüncesiyle harekete başlayıp bunu tamamlayan insan var ki? Fidan isteyecek merci bulamamışlar. Türkiye’de Orta Anadolu habitatına uygun bitkileri listeleyip şehir şehir dolaşmışlar. Sonunda sadece tek bir türün hâkim olmadığı karma yapıda mükemmel bir orman ortaya çıkmış.

Kitaptan okuduğuma göre Kemal Kurdaş orman yaratma fikrini Alaaddin Egemen’e anlattığında hiçbir şekilde “olmaz çok zor” tepkisiyle karşılaşmamış. Karşısında çalışmaktan hiçbir şekilde gocunmayan ve etrafına pozitif enerji yayan, heyecanlı bir insan olması onu çok sevindirmiş. Kısa sürede orman oluşmaya başlayınca çalışan insandan pek hazzetmeyen bazı topluluklardan tepkiler gelse de sonunda bu badireler de atlatılmış.

ODTÜ’de araştırma görevlisi olarak başladığım 1997 yılında, “Peyzaj Tasarımı” dersine katılmam kararlaştırılmıştı ve kendisiyle tanıştırıldım. Onunla tanıştıktan sonra uzun zaman bana ODTÜ Ormanı’ndan bahsetmedi. Tesadüfen öğrendim. Nasıl gerçekleştirdiğini sorduğum zaman bana teknik detayları anlattı. Ormanın planlamasını yaparken başına gelen hiçbir zorluktan bahsetmedi. Hayata hep pozitif tarafından yaklaşır, sadece mutlu olduğu konuları anlatırdı.

İlk tanışmamızda öncelikle ODTÜ’nün ana yürüme yolunda (allede) beraber yürüdük. Bana tüm bitkileri tanıştırdı, nerelerde ve nasıl kullanılmaları gerektiğini anlattı. ODTÜ’de herkes onu tanıyor gibiydi, yolda yürüyen genç yaşlı herkes ona selam veriyordu. Sonraki yıllar bu durumun nerdeyse tüm kent için geçerli olduğunu gördüm. Ankara’da planlamasını yaptığı peyzaj alanlarını beraber gezerdik. Peyzaj canlı ve cansız malzemeleri nasıl biraraya gelir, gezdikçe uygulamalı olarak öğreniyordum. Gittiğimiz her yerde sokakta yürüyen herkese gülümser, onların hatırını sorardı. Gezerken benim dertlerimi dinler, hiçbirinin aslında çok önemli şeyler olmadığını, yıllar geçince bunu göreceğimi söylerdi.

O yıllarda, mimarlık mesleğinin zor yönleri sebebiyle hayatın hep siyah taraflarını gören benim gibi biri için Alaaddin hoca nerdeyse ilaç gibi gelmişti. Mükemmel bir dinleyici ile bahçeleri geziyordum, daha ne olsun? Onunla iş arkadaşlığımız tam on yıl sürdü. Benim hayatıma kattıkları, kelimelerle anlatılamayacak, değeri ölçülemeyecek kadar çoktur. Ondan öğrendiklerimi yıllar sonra kendi meslekî pratiğimde uygulama imkânı buldum ve hâlâ uygulamaktayım. En önemlisi hayatı pozitif görmek aslında ne kadar çok durumu lehime çeviriyormuş, onu anlamamı sağladı.

Vefatı sebebiyle ODTÜ’de yapılan anma toplantısında, onunla hayatın herhangi bir bölümünde biraraya gelen tüm insanlar hemen hemen onunla paylaştığım anılara paralel şeyler anlattılar. Hemen hemen tüm okulun sırdaşı olduğunu anladım. İhtilal ve darbe yıllarını görmüş geçirmiş bir insan hayata olumlu açıdan bakmayı nerdeyse tüm okula ve özel sektörde çalıştığı tüm iş arkadaşlarına öğretmiş. Ketum ve olumlu bir insan olmak teoride kolay, pratikte çok zor bir durumdur. Kaç kişi arkasında koskoca bir orman ve küçükten büyüğe kendisini sadece olumlu yönleriyle hatırlayan yüzlerce insan bırakabilir, merak ediyorum.

ODTÜ Kampüsü’nün planlamasını yürüten ve hepsi de bu yıl aramızdan ayrılan üç meslek adamını, Kemal Kurdaş, Behruz Çinici ve Alaaddin Egemen’i rahmetle anıyorum. ODTÜ Kampüsü’ne Google haritasından baktığım zaman gördüğüm manzarayı aklım almıyor. Kıraç bir Orta Anadolu toprağını, bilgileri, azimleri ve çalışkanlıklarıyla bugün yüz binlerce insanın eğitim gördüğü, çalıştığı ve bugün 30 milyon ağaca sahip olan ormanında gezindiği bir eğitim kurumuna çevirenlerden biriyle on yılımı geçirmek, benim için hiçbir şeyle kıyaslanamayacak bir değer. Herkese, özellikle ODTÜ’de çalışan, şu an okumakta olan ve mezun olanlara Kemal Kurdaş’ın kitabını (ODTÜ'lü Yıllarım: Bir Hizmetin Hikâyesi, ODTÜ Geliştirme Vakfı Yayınları, Ankara, 1998) okumalarını tavsiye ederim.

Bu icerik 5301 defa görüntülenmiştir.