362
KASIM-ARALIK 2011
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Yerin Deneyimlenmesi: KAYAKÖY
    Dilay Güney, Yrd. Doç. Dr., Beykent Üniversitesi, Mimarlık Bölümü
    Levent Arıdağ, Yrd. Doç. Dr., Beykent Üniversitesi, Mimarlık Bölümü

YAYINLAR



KÜNYE
MİMARLIK MESLEĞİ

ARAŞTIRMA: Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi’nden (SMGM) Beklentiler

Nur Esin, Prof. Dr., Okan Üniversitesi, Mimarlık Bölümü. SMGM 2008-2010 Dönem Başkanı

2004 yılında Mimarlar Odası bünyesinde kurulan Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi (SMGM), 2009 yılında alınan bir yargı kararı ile mimarlar için kredi toplamak ‘zorunluluk’ olmaktan çıkmış olsa da, çalışmalarını etkin biçimde sürdürüyor. Merkez, çalışma ve eğitimlerine yön çizmekte yardımcı olması amacıyla, 2010 yılında akademiden “sürekli mesleki gelişim programlarının içerik oluşturma sürecine ilişkin” bir araştırma desteği aldı. Araştırma gereksinimi, SMGM’nin hizmet götürdüğü mimarların çok çeşitli alanlarda faaliyet göstermesi nedeniyle, onlara sunulan mesleki gelişim programlarının bu çeşitli alanlardaki mimarların ihtiyaçlarına yeterli düzeyde cevap verememesi üzerine ortaya çıktı. Araştırma “özel sektör” ve “kamu sektörü” olmak üzere iki odaklı. “Özel sektör”, çeşitli ölçekteki mimarlık bürolarında çeşitli konumlarda çalışan, genel yüklenici konumunda olan, yapı denetim uzmanı, tedarikçi konumunda olan ve gayrimenkul yatırım ortaklıklarında çalışan mimarları kapsarken; “kamu sektörü” ise kamu kurumlarında çalışan mimarlar ile eğitim kurumlarında öğretim üyesi olarak görevli mimarları kapsıyor. Mimarlık öğrencileri de bu süreçten doğrudan etkilenecek meslek adayları olarak bir ön bilinçlendirme amacıyla araştırma kapsamına alındılar. Mesleki eğitimin ilk ayağı olan üniversite eğitimi, gerek süresi gerekse de müfredatı bakımından uzun uzun tartışıldı / tartışılıyor. Araştırmanın bu ayağı, “eğitim şart” anlayışının her alanda kabul gördüğü günümüz dünyasında mimarlık mesleğine henüz adım atmamış mimar adaylarının mimarlık meslek eğitiminin sürekliliğini nasıl sorguladıklarını ortaya koyuyor. Bu sorgulamada temel eleştiriler mimarlık ortamının yetersizliği üzerine yoğunlaşıyor. Araştırma sonuçları henüz değerlendirilmekte olup, bir rapor olarak kamuoyu ile paylaşılmadı. Bu sayfalarda, mimarlarla yapılan araştırmanın genel bir değerlendirmesi ile mimarlık öğrencilerinin bu araştırma kapsamında verdikleri yanıtları bulacaksınız.

ARAŞTIRMA PROJESİ

Araştırma Sahibi Kurum: Mimarlar Odası

Yürütücüler: Yrd. Doç. Dr. Almula Köksal, Yrd. Doç. Dr. Candan Çınar Çıtak

SMGM Danışmanları: Prof. Dr. Nur Esin, Süleyman Mazlum, Tülin Barutçular

Proje Süresi: Mart 2009 – Mart 2010


SMGM Araştırması ve Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme

Nur Esin

Prof. Dr., Okan Üniversitesi, Mimarlık Bölümü. SMGM 2008-2010 Dönem Başkanı

SÜREKLİ MESLEKİ GELİŞİM (SMG) KAVRAMI VE SMGM

“Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi.

Bilmez ki sorsun, bilse sorardı.”

Sa'adī-e Shīrāzī, (1185-1283 ya da 1291), Fars şairi


“Sürekli mesleki gelişim”, mesleki derecesini alan kişilerin profesyonel hayatları boyunca gelişimlerini sürdürebilmeleri için çeşitli konularda düzenli olarak eğitim görmeye devam etmesi gerektiği fikrine dayalı, tüm dünyada hem mimarlık, hem de diğer mesleklerin gündeminde olan bir konudur. Hızlı bir evrimin meydana geldiği, teknolojilerin günlük olarak değiştiği bir dünyada, mimarların güncel gelişmeleri takip etmeleri ve alanlarında verimli olmaları için geliştirilmiş bir eğitim süreci olarak tanımlanmaktadır.

Uluslararası Mimarlar Birliği (UIA) Uluslararası Meslek Standartları’nda sürekli mesleki gelişimi şöyle tanımlar: “Sürekli mesleki gelişim yaşam boyu öğrenme sürecidir. Mimarların bilgi ve becerilerinin toplumun ihtiyaçlarına uygun olmasını güvence altına alır. Çeşitli mesleki uygulama alanlarında faaliyet gösteren tüm meslek adamlarını kapsar. Uluslararası bir uygulamadır.”

Ülkemizde sürekli mesleki gelişim çalışmaları, 2004 yılında TMMOB Mimarlar Odası Genel Kurulu’nun kabul ettiği bir yönetmelik ile başlamıştır. Halen UIA II. Bölge sorumluluğunu taşıyan Mimarlar Odası, bu bölgede kendi örgütlenme yapısı içinde Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi’ni (SMGM) hayata geçirerek meslek içi eğitim hizmetlerini sistemli bir şekilde başlatan tek mesleki örgüttür. Bilindiği gibi UIA I. Bölge ülkelerinde uzun yıllardır deneyimlenen ve uygulamada ülkeden ülkeye çeşitlenmeler gösteren bir pratiktir.

SMG Yönetmeliği amaç maddesinde konu şöyle tanımlanır: “Sürekli mesleki gelişimin amacı, mimarlık mesleği ve mesleki hizmetin etkinliğini, verimliliğini ve gelişimini sürekli kılmak amacıyla, meslek mensuplarına değişen dünya koşulları, bilimsel teknolojik gelişmeler ve toplumsal gereksinmeler çerçevesinde, mesleki formasyonlarını, sürekli geliştirme ortamlarını, olanaklarını ve fırsatlarını sunmak, edindiği yeni bilgi ve becerilerini değerlendirmek ve referansları haline getirmektir.”

ARAŞTIRMANIN ARKA PLANI:

Mesleki Profil Araştırmasını Hazırlayan Sebepler ve Odanın Pozisyonu

Başlangıçta “Büro Tescil Belgesi” alacak üyeler için zorunlu tutulan bu meslek içi eğitim sürecinin, tam da bu nedenle (tüm meslek adamlarını kapsayamaması nedeniyle) sınırlı kaldığını ve yasal süreçle kredi toplamanın zorunluluk olmaktan çıkarıldığını görüyoruz. Bu yasal süreç ve öncesi çok öğretici olmuştur. Uygulamaların yansımaları olarak yoğunlaşan eleştiriler kurumu bir iç değerlendirme sürecine itmiş; SMGM gönüllülüğü artırmak ve meslektaşların ihtiyaçlarına doğru saptamalarla yaklaşabilmeyi öncelikle çözülmesi gereken konular olarak görmüştür.

Mimarlık mesleğini çeşitli ortamlarda sürdüren meslektaşlarımızın profilinin belirlenmesi, hedef kitleyi iyi tanımak, ihtiyaçlarını saptayabilmek, Odanın içinde bulunduğu etkileşimli bir kurumsal gelişim sürecinde göründüğü kadar kolay, bugünden yarına çözümlenecek bir durum değildi. Nedenleri hepimizce bilindiği halde hatırlamakta yarar var:

  • Hedef kitle ve Odadan beklentileri çeşitlilik göstermekteydi. SMGM bu çeşitlenmeyi kapsayacak şekilde diğer mesleki etkinliklerin de kredilendirmede yer alabilmesi için bir uğraş vermekteydi.
  • SMGM’nin gerekliliği örgüt içinde çok büyük oranda kabul görmüştü; ancak, uygulama ile yüzleşen ve eleştirilere doğrudan hedef olan birimler bu uygulamayı da sorgular hale gelmişlerdi. Bu durum Merkezin öz eleştirisi açısından olumlu ise de, yapılan işin sürdürülebilirliği açısından sorunlu durumlara neden oluyordu. Sorunlar arttıkça ciddi uygulamalar yerini gayriciddi algılamalara bırakmaya başladı. Bu durum SMGM’nin hak ettiği etkin ve düzeyli konumunu sorgulanır duruma düşürüyordu.
  • Oda SMGM’nin başlangıç döneminde ve üye bilgilerinin üye siciline işlenmesi için gerekli bilişim düzenlemelerini yapmaktaydı. Sicillerin işlenmesinin ve şeffaf olarak ulaşılabilirliğinin sağlanmasının ardından eğitim ve etkinlik kredilerinin anlam taşıyacağı açıktı.
  • SMGM verilmekte olan eğitimlerin kalitesi ile ilgili bir denetim mekanizması oluşturma çabası içinde idi. Bu nedenle Merkez içinde araştırma ihtiyacı ilk dile getirildiğinde, kaliteyi geliştirmek için kendini tanıma ve iç değerlendirme ihtiyacı olarak belirmişti. Eğitim uzmanı akademisyenlerle görüşülüyordu.
  • SMG Merkezi de kendi yapılanmasını örgüt içinde tanımlama gereksinimi içinde idi. Bu Merkezin kurumsallaşabilmesi için “özerklik” kavramı etrafında örgüt içi tartışmalar sürüyordu. Sonuçta bilimsel özerklik ve ekonomik özerklik çatışması kaçınılmaz görünüyordu. Tercih, (Oda politikaları içinde kalınarak) bilimsel özerklik, buna karşılık maddi kaynakların yönetiminde ve denetiminde Odaya bağımlılık olarak ortaya kondu.

Yasal sürecin ardından SMGM ilk tepki olarak hedef kitleye gitme gereksinimi duydu. Bunun bir açılımı olarak da ödünsüz uygulamaya kararlı olduğu başlıca ilkeleri sıraladı: “Temel meslek etiğinin gözetilmesi”, “kalite”, “sürekli gelişme ve değişime açık olma”, “şeffaflık”, “katılıma açık olma”, “meslektaşa güven” ve “kapsayıcılık”. Bu ilkeler çeşitli ortamlarda örgütle ve çeşitli medyalarda mimarlarla paylaşıldı. Ancak niyetli olmak ve eyleme geçmek arasında uzunca bir yol vardı. Özellikle de iki yıllık süreler için seçilmiş yönetimlerin planladıkları çalışmaları için çok kısa süreleri bulunuyorsa. SMG ilkeleri ise zaman sınırlamalarından ve popülist politikalardan arınmış ancak güncel ihtiyaçlara yönelik politikalarla desteklenen bir süreklilik gerektirir.

Bu koşullarda Oda yönetimi elindeki önemli bir bütçeyi SMGM’nin ihtiyaç duyduğu mesleki profil araştırmasına ayırarak, sürekli mesleki gelişime olan inancını ve Merkeze olan güvenini açıklıkla ortaya koymuştur.

ARAŞTIRMANIN KURGULANMASI VE PLANLANMASI

Bilimsel araştırma pratiğimiz biz araştırmacılara, bağımsız olma ve olgulara dışarıdan bakmanın önemli olduğunu öğretegelmiştir. Mesleki profili saptama yönündeki bir araştırmanın da çok sayıdaki meslektaşa ulaşılarak, genelleme yapılabilir bir boyutta veri sağlamayı gerektireceği öngörülebilir. Öte yandan, örgütte böyle bir yaygın çalışmayı destekleyecek güncel veritabanı yoktur. Mesleğin çeşitli alanlarında çeşitli pozisyonlarda mesleki etkinliklerini sürdüren mimarlara ilişkin bilgiler her gün değişmekte, güncellendiği anda eskimektedir. Mimarların (bizler de dahil) belgeleme ve kendi bilgilerini güncelleme alışkanlığı da yoktur.

Yapılacak çalışma Oda bünyesinde gerçekleşen ne ilk çalışmadır, ne de sonuncusu olacaktır. Daha önce de çeşitli metotlarla yapılan meslek ortamı değerlendirme çalışmaları örgüt arşivlerindedir.

Anket vb. uygulamalarla olasılıklara dayalı bir teknikle gerçeğin keşfedilmesi, araştırma metodolojileri içinde de sorunlu bir alandır. Fenomenolojik araştırma yönteminde gerçeğin içinde bulunma, bizzat yüzleşme öğretisi dile getirilir. Özellikle niceliklerle değil, niteliklerle ilgileniliyorsa ve insan davranışları konu ediliyorsa.

Yaygın bir örgüt ağı bulunan Mimarlar Odası’nın bu olanağından yararlanılmalıdır. Sorunla yüzleşen yerel örgütler olduğuna göre, bu araştırmada da önemli veri kaynağı ve inisiyatif şube ve temsilciliklerde olmalıdır. Örgüte rağmen iş yapılamaz. Örgüt bu işi kotarabilecektir.

Buna rağmen süre kısıtlaması koyarak örneklem yapılabilmesi gerekecektir. Çünkü ulaşılması hedeflenen alan geniştir ve çeşitlidir. Her şube ve temsilcilik farklı mimarlık pratiklerine de karşılık gelmektedir. Çok kabaca örneklenirse, Ankara’da kamu sektörü ağırlıklıdır, İstanbul’da ise özel sektör. Bursa örgütü sanayi ile iç içedir. Bir şube üyeleri ile birebir ilişkide iken İstanbul Şubesi üye sayısının da fazlalığına koşut olarak, üyelerinin tümüne aynı etkinlikte ulaşamamaktadır. Farklı metotlarla Oda binasını merkez alan çeşitli etkinlikler vb. yoluyla ulaşma yöntemleri geliştirmektedir. Bazı temsilcilik ya da şubelerde üye sayısı azdır. Bazı şubeler sürekli mesleki gelişim pratiklerine daha fazla inanırlar, vb.

Bu koşullar altında planlanan araştırma başlıca “özel sektör” ve “kamu sektörü” olmak üzere iki grubun çeşitlendiği alanları da tanımlayarak katmanlı bir odak grup araştırması biçimini aldı. Bu araştırmayı üstlenen iki genç öğretim üyesi bu sürece yüreğini koydu. Ve tüm bilgi, beceri ve zamanlarını.

Araştırma metodolojisi ve odak grup çalışmasının ayrıntıları raporda yer almaktadır. Burada uygulanan yöntemden ziyade, raporda yer almayan arka plan koşulları verilmiştir. Bu öğretici sürecin de bir şekilde Oda arşivlerinde yer alması amacıyla.

Her araştırma projesi gibi bu araştırma da kendi iç çelişkilerini taşır. Seçilen zaman diliminin üyelere ulaşmak için elverişli zaman dilimi olmayışı, örnekleme giren şubelerdeki yöneticilerin odak gruplarda yer alacak mimarların saptanmasından, yönlendirilmesine kadar uzanan davranış çeşitlilikleri, odak gruplar için beklenen kişi sayısını sağlamadaki güçlükler, eksik grupların, baskın kişiliklerin varlığı bunlar arasında sayılabilir. Öte yandan, Anadolu örgütü bu araştırmada daha verimli çalışırken, Ankara ve İstanbul’dan yaz sezonu ve yoğun çalışma temposu nedenleriyle kişilere ulaşılamaması araştırmanın kapsamlılığını etkilemiş görünmektedir.

Bu nedenlerle araştırmacıların da raporlarında belirttikleri gibi, bu çalışma belirli bir zaman kesitindeki görüntüyü vermektedir. Sonuçların genellenebilirliği tartışmalıdır. Daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç olduğu ortadadır.

Araştırma başlıca iki kategorideki (özel sektör ve kamu) çalışma alanları için ayrıntılandırılmıştır. Mimarlık öğrencileri de bu süreçten doğrudan etkilenecek meslek adayları olarak bir ön bilinçlendirme amacıyla araştırma kapsamına alınmıştır.

Araştırmacılar araştırmanın amacını mimarların “mesleki gelişim” konusundaki fikirlerini ve sorunlarının tespit edilmesi olarak özetlemektedir. Bu doğrultuda, mimarların SMGM’ye bakış açıları ve beklentilerinin saptanması ve farklı faaliyet alanlarında mesleklerini sürdüren mimarların kısa, orta ve uzun vadede kendi konumlarındaki mesleki gelişim taleplerinin belirlenmesi beklenmiştir.

Araştırmada ülkenin farklı coğrafyalarında bulunan ve belirli temsiliyet özellikleri taşıyan illerde benzer faaliyet alanlarındaki meslek insanları ile “odak grup görüşmeleri” ile mesleki gelişim faaliyetleri, meslek ortamı ve konuyla ilgili talepler tartışılmıştır.

Beklentinin aksine odak grup toplantılarında sürekli mesleki gelişim üzerine görüşme ekseninin önemli ölçüde kaydığı fark edilmiştir. SMGM’nin Oda ile üyeler arasında bir köprü kurduğu söylenebilir. Bu nedenle araştırma çatkısı Oda ile ilişkilere de eğilme gereği duydu. (Rapor Metni, Şekil 1)

Araştırmanın şube üye sayılarıyla orantılı olarak saptanan ve farklı mesleki uygulama alanlarını temsil eden 10 şehirde/şubede sürdürülmesi planlanmıştır. Bunlar İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa, Konya, Adana, Trabzon, Gaziantep ve Eskişehir şubeleridir.

Mimarlık mesleği faaliyet alanları özel sektörde mimarlık büroları (büyük, orta ve küçük ölçekli), genel yükleniciler, altyükleniciler–tedarikçiler, yapı denetimi uzmanları, sivil toplum kuruluşları, danışmanlık ve müşavirlik firmaları ve gayrimenkul yatırım ortaklıkları olarak gruplanmıştır. Kamu sektöründe ise belediyeler (büyükşehir ve ilçe), bakanlıklar (Bayındırlık, Çevre ve diğer bakanlıkların yapı işleri, vs.), üniversiteler (öğretim üyeleri), üniversiteler (öğrenciler), Toplu Konut İdaresi ve diğer ilgili kamu kuruluşları (Vakıflar Genel Müdürlüğü, İl Genel Meclisi, İl Özel İdaresi, Anıtlar Koruma Yüksek Kurulu, bankalar, Karayolları vd.) yer almıştır.

ARAŞTIRMANIN BULGULARI VE YORUMLAR

Raporda bulgular (i) eğitim, (ii) mimarlık ortamı, (iii) talepler ve (iv) Mimarlar Odası başlıkları altında her meslek profili için ayrı ayrı sunulmaktadır. Bu değerlendirmede ise bulgular araştırmacıların rapor sonucunda ortaya koydukları yorumlara dayanılarak aktarılacaktır. Bu nedenle özetleyerek ve araştırmanın danışmanı olarak kendi yorumlarımla pekiştirerek sunuyorum. Ve en kısa zamanda Odanın desteği ile raporun araştırmacıların kendileri tarafından yayın haline getirilebilmesi dileği ile.

Araştırmadaki en temel bulgu, metropoller ve Anadolu kentlerinde/şubelerinde SMGM’nin algılanışındaki ve SMGM’den beklentilerdeki fark olmuştur. Yerin dinamikleri etkili olmaktadır.

“Metropollerde ulaşım, zaman sorunu, alternatif faaliyetlerin zenginliği nedenleriyle sanal ortamın sunabileceği imkânların zenginleştirilmesi ön plana çıkarken, diğer illerde biraraya gelme ve yüz yüze iletişim kurma ihtiyacı ağırlık kazanmaktadır.” (s.117)

Araştırmacıların da belirttiği gibi, kentlerin sahip oldukları mimarlık ortamlarının zenginliği, bu algı ve beklenti farkını ortaya çıkartmaktadır. Bu nedenle programların özellikle sanal ortam ve gerçek ortam kurgularında bu yerel farklar gözetilerek kurgulanması önerilmektedir.

Özel Sektör

Özel sektör, yaşanan önceki deneyimin etkisi ile SMGM uygulamalarındaki olumsuzluklara tepki vermiş, zorunluluğun kaldırılması ve eğitimlerin ücretsiz olması yönünde istekler belirtilmiştir. Sanal eğitimlerde bu mümkün olabilmekle birlikte, kurgulanacak soru-cevap mantığına dayalı yüz yüze eğitimlerde öğreticinin maliyeti karşılanmak durumundadır. Yüz yüze ortamlarda deneyimin paylaşıldığı türdeki kurguların tercihi gerekir. SMGM deneyimlerimiz bu tür programlara olan beğeniyi ortaya koymuştur.

“Mesleki eğitim meselesi sadece kurumsal anlamda bir faaliyetler silsilesi olarak görülmeyip, aynı zamanda bir mimarlık ortamı meselesi olarak da görülmüştür. Mimarlık bürolarının gerek sahipleri gerekse de ücretli çalışanları, meslektaşları ile çeşitli amaçlar için biraraya gelme imkânını her ilde yetersiz bulmakla birlikte, bu imkânların yaratılmasının şart olduğunu da belirtmişlerdir. Bu anlamda SMGM onların kabul edebileceği bir adrestir. He ilde belirli bir düzeyde mimarlık ortamının bulunmaması özellikle mesleki “etik” probleminin oluşmasına, hem piyasanın rekabet ortamını hem de kentlerin fiziksel dokusunu olumsuz yönden etkilemesine büyük etkisinin olduğu savunulmuştur. Böylesi ortamlar gerek meslek insanlarının biraraya geldiği, gerekse de meslek insanının hem toplumla hem de diğer disiplinlerdeki insanlarla karşılaştığı, çeşitli paylaşımlarda bulunduğu ortamlar olarak tanımlanmıştır.” (s.119)

Metropoller dışındaki şubelerde Oda ile ilişkilerin SMGM aracılığıyla güçlendiği ifade edilmektedir. Araştırma sırasında Odaya ilişkin beklentilerin SMGM’ye ilişkin beklentilerle karıştığı, bu iki kurumun iç içe geçmiş olarak değerlendirildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle araştırmacılar SMGM kurumsal misyon ve vizyonunda bu durumun dikkate alınmasını önermektedirler. Bu açıdan SMGM’nin bağımsız bir birim olduğunu düşünmek en azından şimdilik gerçekçi değildir.

“SMGM’nin üyelere kendini daha etkin ifade etme yöntemlerinden biri de, yapılan faaliyetlerin somut çıktılarının baştan tüm üyelere duyurulmasıdır. Bu bağlamda bu faaliyetlerin kazanımları, kapsamı, hangi zorluk düzeyinde olduğu ve hangi faaliyet alanlarındaki katılımcıların (kamu, mimarlık büroları, uygulamacılar vb.) daha çok fayda sağlayacağı açıkça belirtilmesidir. Bu açıklık faaliyetlere katılacak olanların beklentilerinin de daha doğru oluşturulmasına imkân sağlayacaktır.” (s.120)

Araştırmacılar, SMGM’nin mevcut faaliyetlerini bu gözle yeniden değerlendirmesini; farklı bilgi seviyesi ve faaliyet alanlarındaki kişilere göre kategorilendirmesini önermektedir. Daha önceki uygulamalarda da farklı konuların ele alınışında gereken farklı yaklaşımlar kadar, eğitimlerin ya da programların niteliklerini farklılaştırma gereksinimi önceki uygulamalarda da ortaya çıkmış; sertifika programları, yerinde mimarlık uygulamaları, diğer eğitimler ve etkinlikler doğaları gereği farklılaşmıştır. Burada ifade edilmeyen bir konu da, bütünleşik etkinliklere ilginin daha büyük olduğudur. Yerel mimari değerleri ön plana çıkaran ve eğitimlerle desteklenen etkinliklere önemli katılım sağlanmıştır.

Araştırmacıların bulgularına dayanarak önerdiği önemli diğer bir konu SMGM’nin bundan sonra oluşturacağı stratejilerde bireysel ilişkilerin yanı sıra kurumsal bazda girişimlerde bulunmasıdır.

“Özellikle kamu kurumlarında kurumlarla birebir ilişkiye geçerek o kurumlarda bulunan mimarların mesleki gelişim ihtiyaçlarını karşılayıcı nitelikte özgün programlar geliştirilmelidir. Bu hem talebin doğru algılanmasını hem de katılımı artıracaktır. Kurumsal girişimlerin, meslek bilincinin artırılmasında da önemli rol oynayacağı açıktır.” (ss. 120-121)

Kamu Sektörü

Kamu homojen bir yapıya sahip değildir. Araştırmacılar kamu çalışanlarının (öğretim üyeleri ya da belediye ve diğer kamu kuruluşlarında çalışanlar) eğitime bakış açısında önemli farklılık göstermediklerini bulgulamışlardır.

Önemli bir bulgu, kamu çalışanlarının Odadan beklenti içinde oldukları; bugüne kadar Mimarlar Odası ile ilişkilerinin sağlıklı temele oturmadığını düşünmeleridir. Araştırmacılar hem kurumsal hem de bireysel düzeyde düzenlemeler önermektedir. Kanımca bu ilişki beklentisi hem Oda hem de SMGM açısından önemlidir.

Özellikle üniversiteler dışındaki kamu kurumlarında çalışan mimarlar için,

“Kamu çalışanlarının çoğunluğu mesleki eğitim süreçlerini bireysel çabalar ile ve belirli bir sistematikten yoksun biçimde daha çok el yordamıyla sürdüregelmektedirler. En sık kullanılan yöntem, usta-çırak ilişkisi ile deneme-yanılma yöntemi olarak ortaya çıkmaktadır. Toplantılar kapsamında her ne kadar fikirsel anlamda eğitime karşı çıkmasalar da, bu fikri tam anlamıyla içselleştiremedikleri de ortadadır. Bu durumun en açıklayıcı nedenlerinden biri, kamuda çalışan meslek insanlarının mesleki gelişim faaliyetlerini somut bir nedene oturtamamalarıdır. […] Bir teknik sorumlu olarak kamuda çalışan mimarların içinde bulunduğu ortamın fazla politik olması kişilerin kurum içindeki varlıklarını, yaptıkları işin gerçek amacını ve mimar kimliğini son derece olumsuz etkilediği açıktır. İyi niyetle bireysel kazanımlar kamuda azımsanmayacak kadar çok olsa da, kolektif bilinçte bir çabanın olduğunu söylemek mümkün değildir.” (s.118)

SONUÇ

Gerek araştırma sonuçları gerekse uygulama deneyimleri, SMGM'yi ve Odayı başka boyutlara taşımış ve farkındalık oluşturma yönünde adımlar atılmıştır. Ancak bu çabaların sürdürülmesi gerekecektir. Değişimi yakalamak, daha güçlü bir kurumlaşma ile mümkündür. SMGM’nin olabildiğince güncel politikaların dışında kalarak mimara ulaşması, bilişim katkısı ile şeffaflaşması ve bireysel sicillerin toplum tarafından okunur olması SMGM’nin saygınlığını artıracaktır. Bu olumlu girişime çeşitli yollarla katkı veren tüm mimarlara ve mimar dostlarına teşekkür ediyorum.

Değerlendirilen Kaynak

Köksal, A. ve C. Çınar, Mart 2010, Sürekli Mesleki Gelişim Programlarının İçerik Oluşturma Sürecine İlişkin Araştırma Projesi Sonuç Raporu, TMMOB Mimarlar Odası, Sürekli Mesleki Gelişim Merkezi, İstanbul, (Çoğaltma).

Bu icerik 6164 defa görüntülenmiştir.