353
MAYIS-HAZİRAN 2010
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KIRDAN KENTTEN

Toroslarda Bir Köy: Antalya, Ürünlü Köyü “DÜĞMELİ EVLERİ”

Didem Şimşek Ünal

Antalya’ya 180 km. uzaklıkta, Toroslarla çevrili Ürünlü köyü, Akseki-İbradı bölgesinin özgün sivil mimari örneklerini barındıran, tarihsel dokusu bozulmadan günümüze gelebilmiş ender yerleşimlerdendir. İklim açısından yöre, Akdeniz ve kara iklimlerinin tam bir karışımıdır. Her yanı kaplayan orman dokusu çam, köknar, sedir ve meşe gibi ağaçlardan oluşmuştur. Dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un Yayla Turizmi Çalıştayı’nı gerçekleştirdiği köy, 1994 yılında UNESCO tarafından korunması gerekli bölge ilan edilmiş olan Altınbeşik Mağarası Milli Parkı sınırları içerisindedir.

Ürünlü yerleşiminde hiç bağlayıcı harç kullanılmadan, ahşap ve kuru taş duvar ile yapılan “düğmeli evler” bölgeye özgü bir konstrüksiyon sistemine sahiptir. Bu yapıların yüzlerce yıl evvel Ermeni, Rum, sonrasında ise Türk ustalar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Taş ve ahşabın birarada kullanıldığı bu mimarı tarza bölgede, “hatıllı kuru duvar” adı verilmektedir. Evler serin ve sağlıklıdır, depreme dayanır. Ahşap elemanlar için katran denilen ağaç türü kullanılmıştır. Hiçbir koruma önlemi almaksızın, çürümeden yüzlerce yıl dayanır. Sökülerek yapıdan yapıya kullanılır. Taşıyıcı olan beden duvarları 50–60 cm’den az olmayan kalınlıkta, kuru duvar tekniğinde harçsız olarak uygulanmaktadır. Taş duvar örüldükten sonra duvar boyunca duvarın her iki tarafına 7x7 cm / 8x8 cm ebatlarında “hatıl” denilen ahşap latalar uzatılır. Bu hatıllar aynı ebatlardaki “düğme” veya “peştivan” olarak adlandırılan kısa latalarla birbirine bağlanır ve araları taşla doldurularak duvar örgüsüne devam edilir.

Ürünlü evlerinde, yardımcı mekânlar alt katta, esas mekânlar üst katta yer alır. Girişteki uzun ve geniş mekâna “evöğün” veya “ahıraltı” denir. Günlük yaşamın geçtiği, yeme, oturma, yatma eyleminin gerçekleştiği mekân olan odalar ve sofa üst katta yer alır. Evler, büyüklüğüne göre iki veya dört odalı, uzun ve geniş köşklü (sofalı), ahşap direkler üzerinde ahşap ayazlıklıdır(teraslı). Her odada davlumbazlı ocak vardır. Köşkün veya ayazlığın uygun bir bölümü aşlık olarak düzenlenmiştir. İç mekânlarda ahşapla işlenmiş yüklük, gusülhane, dolap, dolap üstü, odunluk, çıralık, yuvacık, kapı arası, raf, musandıra gibi irili ufaklı kullanım bölümleri bulunmaktadır. Giriş kapısının hemen üstünde ahşap payandalarla desteklenmiş ahşap cumba bulunur. Geleneksel Türk evlerinde odanın sokağa ya da avluya doğru açılan cumbası, Ürünlü evlerinde “şahnişin” adını alır. Ürünlü geleneksel dokusunda görülen, tamamen ahşaptan yapılan “ayazlık” bölümü de yine bu yöreye ait bir mimari tasarımdır. Sofadan ahşap bir kapı ile bu bölüme çıkılır. Ayazlığın bir kısmı açık balkon şeklinde, bir kısmı da mutfak-wc-banyo ünitesi olarak kapalıdır.

Köyün büyük oranda göç vermesi ve ilgisizlik nedeniyle, köyün geleneksel konut dokusu hızla bozulmaktadır. Köy halkının koruma bilinci daha yeni yeni oluşmaya başlamıştır. Kullanılmamanın tek avantajı ise mimari dokunun özgün kalması ve bilinçsiz bir yok etme sürecine girilmemiş olmasıdır.

Didem Şimşek Ünal,

Y. Mimar, Restorasyon Uzmanı

Bu icerik 10998 defa görüntülenmiştir.