350
KASIM-ARALIK 2009
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

  • Giriş
    Editör: Ayşen Ciravoğlu

YAYINLAR



KÜNYE
GÜNDEM

Mimarlar Odası’ndan Afete Duyarlı Kentleşme Konusunda Uyarı

TMMOB Mimarlar Odası

Marmara Bölgesi, son yıllardan beri ilk kez bu boyutta bir sel felaketi yaşıyor. Aynı felaketler Karadeniz Bölgesi’nde de sıkça tekrarlanıyor. Felaketin bilançosu, bölgenin daha ciddi bir afet durumunda hangi sorunlarla yüzyüze geleceğini açık biçimde gösteriyor. Felaket sırasında ve sonrasında çizilen tablo, kriz yönetiminin hangi noktada durduğunu gözler önüne seriyor. Mimarlar Odası, İstanbul ve yöresinde yaşanan sel felaketine yönelik olarak hazırladığı “Son Günlerde Yaşadığımız Felaketler Yönetimin Afete Duyarlı Kentleşme Konusunda Sınıfta Kaldığını Göstermektedir” başlıklı basın açıklaması ile plansız kentleşmenin, denetimsiz yapılaşmanın ve bilimsellikten uzak davranışların önüne geçilmesi gerektiğini vurguluyor.

Son olarak İstanbul ve Tekirdağ illerinde yaşadığımız sel felaketi, sorumluların, yetkililerin üzerlerine düşenleri yapmadıklarını açıklıkla ortaya koymuştur. önü alınamaz gerçeklere dönüşmüştür.

İmar planında “ağaçlandırılacak alan” olarak belirlenen yere yapılaşma izni verenleri, kaçak yapılanmaları görmezden gelenleri, olanları iklim koşullarına bağlayanları, hiçbir önlem alınamazmış sanısını uyandırmaya çalışanları ayıplıyoruz.

Bilimdışı davranışlar başıboş biçimde sürmektedir. Odamızın değişik birimlerinin bugünü dünden haber veren uyarılarına kulak tıkanmıştır, tıkanmaktadır.

Kriz yönetimi gibi önceden belirlenmesi gereken davranış planlamasının bile yapılmadığı, acılı insanların mallarının yağmalanmasının önlenemediği görülmüştür. Depremini bekleyen İstanbul’un, daha ciddi bir afete hazırlık çalışmasına gereksinim duyduğu bir kez daha görülmüştür.

Teknoloji biliminin hemen devreye sokulması, bilimin-bilim kurullarının bildirimlerini gözardı edenlerin, toplumumuzu böylesine çağdışı duruma düşürenlerin en azından hemen özür dileyerek istifa etmeleri, halkımızın çağcıl yönetime inancı açısından önemlidir.

Buna karşın Sayın Başbakan artık alıştığımız “üslubu” ile selin yol açtığı felaketin faturasını yine başkalarına çıkartmaya çalışmakta; yönetimin yakınma, mazeret üretme, bir meslek ya da düşünce grubunu sorumlu tutma makamı olmadığını çok iyi bilmesine rağmen “bilmezlikten gelme” politikasını sürdürmeyi, iktidarını devam ettirmenin bir aracı olarak görmektedir.

Sayın Başbakanın 30 Kasım 2008 tarihinde yine Odamıza yönelik yaptığı saldırgan bir konuşmaya yanıt olarak hazırladığımız basın bildirisinden bir bölümü, güncelliğini yitirmediği için bir kez daha kamuoyunun dikkat ve değerlendirmesine sunuyoruz.

“Sayın Başbakan öncelikle şunu iyi bilmelidir: TMMOB Mimarlar Odası, hükümetinin mimarlıktan sorumlu devlet bakanlığı değildir. Mimarlar Odası siyasi bir yapılanma olmayıp gücünü Anayasadan alan, kamu yararına hizmet eden bir mesleki uzmanlık kurumudur. Kuruluşundan bu yana geçen 54 yıldır kente karşı suç niteliği taşıyan düşünce ve uygulamalara hoşgörü göstermeyen Odamız, Türkiye’nin mimarlık meslek kuruluşudur. Ülkemizdeki yapılaşma ile ilgili tüm kentsel uygulama ve kararları yakından takip etmek, incelemek, irdelemek ve gerekirse hukuki yollara başvurmak Odamızın temel yükümlülüğüdür. Bu görevimizi, elbette İdareye hoş görünmek veya zıtlaşmak için değil, toplumsal sorumluluğumuz gereği yapmaktayız.”

Mimarlar Odası, Ayamama deresinin yapılaşmaya açılmasıyla ilgili plan kararına 1997 yılında dava açmıştır. 10 yıl süren dava 2007 yılında Odamız lehine sonuçlanmıştır. Ne yazık ki aradan geçen süre içinde bölgedeki yapılaşma yoğunlaşarak artmıştır. Bir meslek kuruluşu olarak izlediğimiz ve yanlış olduğunu gördüğümüz bir kararın düzeltilmesi için hukuka başvurmanın neden yanlış bir uygulama olduğunun kamuoyuna açıklanması gerekmektedir.

TMMOB Mimarlar Odası olarak bu temel yaklaşımımızın arkasında durduğumuzu, İstanbul ve yöresinde yaşanan bu felakette de sözün, alanın uzmanlarının, bilim insanlarının içinde yer aldığı çalışma takımlarına bırakılmasını talep ettiğimizi, büyük bir depremi bekleyen İstanbul’da, bütün bunların yaşamsal sorunlar olduğunu, bu süreçte mesleki ve toplumsal sorumluluğumuzun gerektirdiği her tür katkıyı sağlayacağımızı bir kez daha dile getiriyoruz.

TMMOB Mimarlar Odası

Bu icerik 3700 defa görüntülenmiştir.