348
TEMMUZ-AĞUSTOS 2009
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU ADIM ADIM


İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY


TÜRKÇE ÖZET



KÜNYE
YARIŞMA DEĞERLENDİRME

Denizli Belediye Hizmet Binası ve Çevresi Mimari Proje Yarışması Üzerine

Ahmet Yoldaş

Mimar

Bu yarışmaya 360 başvuru oldu, 274 proje gönderildi. Bunun rekor düzeyde bir katılım olduğuna hiç kuşku yok. Bunun nedenleri:

  • Genelde olduğu gibi mimarlar topluluğu içinde de ciddi bir işsizliğin olması;

  • Yarışma şartnamesi ve belgelerinin internet ortamında yayımlanarak, teslim gününe kadar katılabilme olanağının sağlanması;

  • Yer görme zorunluluğunun olmaması;

  • Seçici kurulda, özellikle yarışmalar konusunda deneyimli ve tanınmış yeterli sayıda ismin bulunması;

gösterilebilir. Yarışmaya bu nedenler dışında kuşkusuz başka nedenlerle de girenler olabilir.

Projelerin tesliminden ve yarışma sonuçlarının ilanından itibaren de, çeşitli tartışmalar başladı; kimileri projelerini Arkitera'da yayımladı, eleştiri istedi. Yarışma sonuçlarına ilişkin çeşitli yorumlar yapıldı. Özellikle Arkitera ortamında, bazıları pek düzeyli olmasa da, canlı bir süreç yaşandı. Ancak, yarışma süresinin ve sonuçların duyurusunun, yerel seçimler arefesine denk düşmesi, konunun yerel medyada ve kamuoyunda yeterince gündeme gelmesine engel oldu. Bu tür yarışmaların ulusal medyada, medyanın da yalnızca bir kısmında pek seyrek olarak gündeme geldiği öteden beri bilinen bir gerçek. Bazı gazetelerin kültür-sanat sayfalarında ve benzeri televizyon programlarında ise mimarlıktan çok az sözedildiğini zaten biliyoruz. Bu ayrı bir tartışma konusudur.

Sergi Süreci

Yarışma sonuçları açıklandıktan sonra, tüm projeler geniş bir salonda bir hafta süreyle sergilendi. En fazla kolokyum öncesi gezilen sergiyi, sergilenme süresince, kent içinden yaklaşık olarak 100 kişinin (mimarlar ve konuya ilgi duyanlar) izlediği gözlendi. Yarışmaya katılan Denizlili mimar sayısı ise çok azdı; 10'u bulmuyordu.

Bu arada raportörlerin bu konuda deneyimli olmamalarına karşın, diğer görevlilerle birlikte bu kadar çok katılımlı bir yarışmanın altından -seçici kurulun da katkısıyla- başarıyla kalktığını belirtmek gerekiyor.

Kolokyum

İlginin oldukça fazla olduğu kolokyuma, seçici kurulun tamamı, çoğunlukla genç mimarlar ve öğrenciler katıldı. Yapılan ödül töreninin ardından katılımcılara plaketleri verildi ve soru-yanıt bölümüne geçildi. İlk soru, 270 projenin seçici kurul tarafından incelenip değerlendirme süresi ile ilgiliydi.

Sergide 270 maket ve yaklaşık 850 pafta yer almıştı. Değerlendirme amaçlı sabah oturumunda 45, öğleden sonraki oturumda ise 165 proje elenmişti. Yani bir gün içinde 210 proje yarışma dışı kalmıştı. Oysa, 270 projeye 1’er dakika zaman ayrılması bile aralıksız 4,5 saati buluyordu. Mola ve yemek aralarını da dikkate alarak her projeye 2 dakika zaman ayrıldığında, gece bile çalışılsa bir tam gün yetmiyordu. İlk turda teknik eksiklikler, arazi kullanımı, program-işlev çözümündeki başarı ve mimari dil açısından; ikinci turda ise, seçici kurul tarafından belirlenen yedi değerlendirme ölçütü baz alınıp eleme yapıldığı yazılı olan raporlar dikkate alınarak, tamamı bir gün süren iki oturumda 210 adet projeyi nasıl değerlendirip eleyebildikleri soruldu. Seçici kurul başkanı, verdiği cevapta, bir gün önceden sergiyi dolaştıklarını, notlar aldıklarını, takip eden gündeki oturumlarda da değerlendirmelerini yaptıklarını söyledi. Bu yanıt tatmin edici bulunmadı. Oturumlar ağırlıklı olarak, seçici kurul üyelerinin sergiyi gezme sürecinde tuttukları notları değerlendirme amacıyla yapıldığına göre, ilk iki turda, her proje için ayrılan zaman 2-3 dakikayı geçmemiş oluyordu.

Birinci elemede dört, ikinci elemede yedi değerlendirme ölçütüne göre projelerin her birinin üzerinde, bir veya birkaç mimarın yaklaşık 30 ile 80 gün arasında emek verdiği 270 projeyi ve beraberindeki 270 maketi, yani yaklaşık 850 paftayı inceleyip değerlendirebilmiş olması gerçekten ilginç bir başarı örneğidir. Arkitera ortamında da en çok eleştirilen iki konudan birisi, bu inceleme süresinin aşırı kısalığı olmuştur. 210 projeyi, iki günde eledikten sonra kalan 58 proje, genelde ülkemizde yarışmalara katılanların ortalama sayısına ulaştığından, onları değerlendirmek için 2,5 gün yeterli oluyordu. Süre, bir anlamda normalleştirilmiş, olağan değerlendirme sürecine dönüşmüştü. Oysa, 270 projelik bir katılım, olağanüstü bir durumdu; değerlendirilmeleri de gerek zaman, gerek seçici kurul üyelerine sağlanacak olanaklar açısından olağanüstü koşullarda yapılmalıydı. Bu durum, bu yarışmanın en eksik, en tartışmaya açık yanı olmuştur.

Şartname ve Programa Uyma Konusu

Kolokyumda gelen ikinci soru ise şartname ile ilgiliydi. Şartnamenin "Belediye Hizmet Binası"na ayrılan bölümü oldukça ayrıntılıydı. Tam 12 sayfa bu bölüme ayrılmıştı. Mekân büyüklüklerinden, mekân önceliklerine ve mekânlar arası ilişkilere kadar oldukça fazla ayrıntıya inilmişti: Başkanlık makamının meydana hakim olması, bu makamın meclis ve fuayesi ile yakın ilişkisi, sosyal-kültürel birimlerin (sergi salonları, kütüphane, çok amaçlı salon, restoran) bağımsız olarak da kullanılabilme özelliği gibi... Ayrıca hacim ve sirkülasyon alanları net olarak verilmiş ve ± % 10 sınırları içinde kalınması şart koşulmuştu. Şartname ilanı sonrasında, programın, alanlar dahil, çeşitli bölümlerine ilişkin gelen sorulara da "Şartnameye uyulacak" yanıtları verilmişti.

Özellikle ödül alan projelere atıfta bulunarak, "uyulması gereken koşullar-kurallar" demek olan şartnameye neden uyulmadığı sorusu da salondakilerin büyük çoğunluğunun alkışları ile destek buldu. Bu soruya da doyurucu bir yanıt verilemedi. Şartnameye uymanın yarışmacıları kısıtlayabileceği, onların yaratıcılıklarını engelleyebileceği gerekçesiyle esnek davrandıklarını söyledi soruyu yanıtlayan kurul üyesi. Örneğin ± % 10 sınırı konusunda, başka bir "seçici kurul" uyabilir ama biz farklı davranmayı seçtik dedi. Bu yanıt da haklı olarak katılımcılardan ciddi bir tepki aldı. Bu tür projelerin Batıda, daha seçici kurulun önüne gelmeden elendiği söylendi. Bir başka yarışmacı ise, % 20’lik bir küçültme ile projelerine çözüm buldukları halde, şartname dışı kalmak kaygısıyla, kütlelerini büyüttüklerini; oysa, öngörülen yüzde sınırının da altında kalanlara ödül verilmiş olmasını eleştirdi.

Kısıtlanma - Yaratıcılık Konusu

Şartnamenin getirdiği alan vb. kısıtlamaların yaratıcılığı engelleyeceği görüşü ne denli doğrudur? Gerçek yaratıcılık, çeşitli kısıtlamaların, engellerin ve zorlukların aşılması için gerekli değil midir? Uyulması istenen koşullardan, istemediğine uyma, beğenmediğini at, oluşturduğun çözüme göre büyük geliyorsa küçült, yeterince yüksek tavan gerektiren hacimleri (konferans salonu, restoran) oluşturduğun meydan parçaları bozulmasın diye basıklaştır. O zaman şartname ve program yazmaya ne gerek var? Ayrıca, oyunun kurallarına herkesin uyma zorunluluğu yok mudur? Bu nedenle, şartnamenin ve % 10 barajının, yaratıcılığı engelleyeceği savı geçersiz sayılmalıdır.

Projelerin Alanı Kullanma Biçimleri

Mevcut Çınar Kavşağı’na ve Belediye Binası’nın yıkılmasıyla oluşacak meydana dik konumda duran, eni ortalama 53 m., boyu 105 m. olan parsel, seçici kurul başkanının da dediği gibi, yoğun sayılacak programın çözümü için yeterince elverişli değildi ve birbirinden farklı çözüm seçeneklerinin ortaya konmasını da zorlaştırıyordu. Bunun da etkisiyle çözümlerde, genel olarak üç farklı yaklaşım sergilenmişti:

1. Parselin meydana doğru genişleyen kenarlarından da yararlanarak, yapı bloğunu iki kanada ayırıp, meydanı yapıların arasında devam ettiren projeler,

2. Kanatları ince-uzun, bir koridor ya da ortası boşluklu, iki koridor boyunca konuşlandırıp, parselin sağına ya da soluna çeken ve meydana dar-yan cephelerini vermiş projeler, (Birinci ve üçüncü ödüller)

3. İçlerinde çeşitli boşluklar bırakarak, parselin tümünü kullanmayı öneren projeler.

Yarışmacıların çok büyük bir çoğunluğu birinci yaklaşımı tercih etmişti. Kanımca bu doğru yaklaşımdı. Çünkü parselin sağında ve solundaki dar sokaklara açılan boşlukları, açıldıkları yönde besleyecek bir ortam, bir arka plan olmadığı gibi, çeperlerdeki mevcut konut blokları da, yanlarda oluşturulan boşlukları destekleyecek türden değildi.

Ödül Alan Projelerin Durumu                    

Birinci ve üçüncü ödülü alan projelerin, kanımca en büyük yanlışı, yanlarda boşluklar bırakarak (Birinci ödül güneyde, üçüncü ödül kuzeyde) uzun-geniş cephelerini kendi oluşturdukları yan boşluklara, meydan parçalarına vererek, asıl meydana ve çınar meydanına yanlarını dönmüş olmalarıdır. Bu konumları ile meydana "küs" değilse bile "dargın" olduklarından hiç kuşku yok. Ana girişlerin dar cepheden yani meydan tarafından yapılmış olması bu gerçeği değiştirmiyor. Nitekim, birincilik ödülü alan proje ile ilgili tanıtım resimleri, asıl meydan, Çınar Meydanı tarafından değilde, yan-arka çaprazından veriliyor.

Bu projelere ilişkin seçici kurulun değerlendirmelerine elbette katılıyorum. Onlar, o projelerin olumlu yanları. Ancak, olumsuz yönlerinin de belirtilmesi gerekir. Bunlardan en önemlisi meydana yan durma konusudur. Birincilik ödülüne layık görülen proje için, diğer olumsuzluklar da şöyle sıralanabilir:

Birincilik ödülü alan proje şartnameye de pek uymamış, şöyle ki:

  • Başkanlık makamı her ne kadar ince-uzun dikdörtgen bloğun yanına, açığına alınmış olsa da çok gerilerde kalıyor. Meydandan çok uzakta ve onun tümüne hakim konumda değil. (Şartnamede uyulması gereken ilk koşul)

  • Meclis salonu yeterli değil. Bir başka yarışmada birincilik ödülü almış belediye hizmet binası meclis salonunun aynısı olması bence önemli değil; programda verilen meclis üyeleri ve izleyici sayısı tam ve uygun olarak yerleştirilse, salonun yetersiz kalacağı açıkça görülmekte. Bazı mekânlara hiç yer verilmemiş. (Başkan yardımcısı odası, toplantı odası)

  • Bu meclis salonunun fuayesi yok. Salonun girişindeki koridora fuaye yazılması sorunu çözmüyor. Şartnamede, en az 100 kişiye kokteyl verilebilecek nitelikte olması özellikle belirtilmiş.

  • Arkitera’daki kimi yorumlarda belirtildiği gibi, bazı hacimlerin alanları % 10'un çok altında küçültülmüş; örneğin çok amaçlı salon, kütüphane, meclis salonu, arşiv. Bazı hacimler ise yok. Doğrudan dışarıya, özellikle meydana yönlenmesi uygun olan restoran gibi hacimleri, alt zemine / bodruma yerleştirip, önemli mekânları iyice küçültüp, bazılarını da yok sayınca parsele göre yapıyı küçültme olanağı doğuyor elbette.

  • Aynı zamanda bağımsız olarak resmî çalışma saatleri dışında da kullanılması öngörülen, konferans, çok amaçlı salon, kütüphane ve restoran alt zemine, batı cephesinden bodruma yerleştirilmiş. Restoranın arka cephesinde bir gömük avlu bırakılması yeterli değil. Günün yalnızca bir saatinde, belediye çalışanlarınca, kalan 10-11 saat dışarıdan kullanılacak bu restoranın meydana açık tutulması, geceleri de meydana canlılık katması açısından uygun olurdu. Bu konumuyla, dışarıdan kullanılma olasılığı -çok özel hizmetler dışında- yok gibi. Çok amaçlı salon ve restoranın hayli basık olduklarını da belirtmek gerekir. Altlarında otopark, sığınak vb. mekânlar olduğu, yukarıya doğru yükseltmeye kalkıldığında ise oluşturulan meydancıkların bozulması sözkonusu olduğundan yükseltilmeleri olanaksız gibi.

  • Biri dar, biri geniş iki kanattan oluşan ince-uzun bloğun ortasındaki boşluğun eni net 7 metre, yüksekliği ise 23,50 metre civarında. Plan düzleminde dengeli görünen koridor-boşluk oranı, üçüncü boyutta bakıldığında, ürkütücü, derin bir boşluk, bir uçurum görünümünde.

  • Bu projenin otopark girişleri de sorunlu.

  • Yıkılacak mevcut belediye binasının bir yerinde oluşturulan ve yalnızca iki etkinlik alanı ile beslenen gömük bahçe ne derece anlamlıdır? Çok amaçlı salon girişinde oluşturulan iki, üç dükkan ve mevcut çevredeki yapılarla bu meydanın yeterince desteklenmesi bir hayli zor görünüyor.

  • 2000 yıllık Denizli tekstilinden hareketle oluşturulduğu söylenen yapı ve meydanda bu tekstil ne derece yankı buluyor? Meydan yüzeyinde oluşturulan, kare-dikdörtgen formlu yüzeyler, dokumadan çok, Piet Mondrian'ın resimlerini andırıyor.

Seçici kurulun belirttiği, bizim de katıldığımız tüm olumlu yanlara karşın, yukarıda eksikliklerini, olumsuzluklarını da gördüğümüz sözkonusu projenin, birincilik ödülüne uygun görülmesi tartışılır hale geliyor.

İkincilik ödülü alan proje ise, özellikle iki nedenden ötürü çok tartışmalıdır. Birincisi, şartnamede yeterince açık olmadığı için sorulara verilen yanıtlarda, mevcut Çınar Meydanı’na da düzenleme yapılabilmesi ve yeraltına inilebilmesi sorusuna seçici kurul, "Hayır" diyor. Bu proje böyle bir yanıt yokmuş gibi davranmış; Çınar Kavşağı’nı yeraltına almış. Soru-cevaplar şartnamenin eki olduğuna göre, bu düpedüz şartnameye aykırı bir durum. Bunun asıl nedeni, Belediye Hizmet Binası’na ilişkin ayrıntılı bir program verilmiş olmasına karşın, yapı çevresi ve meydanın nasıl kullanılacağına ilişkin bir açıklama olmamasıdır. Nitekim “Çınar Meydanı ve çevresinden Denizli halkının beklentisi nedir? Ne tür bir meydan talep edilmektedir?” sorusuna, "Yarışmacıya bırakılmıştır.", "Gözleminize bağlıdır." yanıtları verilmiştir. Gerçek ihtiyaç bir yana bırakılıp, yanıt böyle olunca, farklı meydan anlayışlarının ortaya çıkması doğaldır.

Bu proje kütlesinin Pamukkale traverten teraslarından hareketle oluşturulduğu, gösterdiği resim ve şemalarla vurgulanmış. Ancak ortaya çıkan kütle, Pamukkale'yi uzaktan yakından çağrıştırmıyor. Kütle düzeninin, çıkış noktasıyla hangi açıdan bakarsanız bakın ilgisi yok. Bu zorlamadan dolayı, yapının iç mekân çözümleri de hayli zorlamalı ve yapı içi doğal hava dolaşımı çok yetersiz, dışarıya çok kapalı.

Seçici kurul başkanı, şartnameye aykırılık konusunda gelen soruyu, kavşağı yeraltına alma durumunu bir yana bıraksak bile, meydana kazandırdığı özellik ve canlılık nedeniyle bile aldığı ödüle değerdi diyerek cevapladı. Oysa bu proje meydanın ortasını oyarak, çevresinde ticari mekânlar olan bir iç avlu oluşturmuş ve ortada meydan diye bir alan bırakmamıştı. Üstelik meydanın böyle parçalanması, seçilen birinci proje ile neredeyse taban tabana zıt. Birinci projede de küçük bir gömük avlu bırakılmış ama meydanın kenarına çekilmiş. Birinci seçilen projenin meydan anlayışı doğru ise ikincisininki yanlış; ikinci yaklaşım doğru ise birinci seçilen yanlış.

Üçüncülük ödülü alan ve ince-uzun bir bloktan ibaret olan projenin de birinci seçilen projede olduğu gibi meydana yanını dönmesi, her ne kadar birinci seçilen proje gibi o dar yan yüzlerini, meydana kapatmamış olsa da, projenin en olumsuz yanıdır.

Sonuç

Ülkemizde ilk kez, bu denli çok katılımlı bir yarışma süreci yaşandı. Bu yeni ve olağanüstü bir durumdu. Şartname, program, değerlendirme yöntem ve süresinin de bu olağanüstü koşullara uygun olarak hazırlanması gerekirdi. Çeşitli yapılar ve/veya çevre düzenlemeleri için yarışma açacak kurumların, yarışma açılmadan önce, gerçek gereksinmelerin ortaya çıkması için ciddi çalışmalar yapması gerekmektedir. Hele ki bu konu çevre/meydan düzenlemesi gibi, yöre halkını doğrudan ilgilendiren konuları da içeriyorsa, geniş katılımlı toplantılarla ve yeterli bir süre tartışıldıktan sonra programın ve şartnamenin netleştirilmesi uygun olacaktır.

Belediye Hizmet Binası iç programı oldukça ayrıntılı olmasına karşın, çevresinin, meydanın içeriğine ilişkin hazırlıkların yapılmamış olması ciddi bir sorun yaratmıştır. Bu tür alan kullanımlarının yeterince netleşmemiş olması, seçici kurulun öznel tercihlerine göre hareket etmesini zorunlu kılmıştır.

Danışma ve seçici kurul oluşumu ile ilgili de birkaç söz söylemek gerekiyor. Danışma kurulları, yalnızca kurum temsilcilerinden oluşmamalı, onların dışında konuyla ilgili yerel kişi ya da kurum temsilcilerine de yer verilmelidir. Bu yarışmada Mimarlar Odası temsilcisi olarak Denizli Şubesi Başkanı’nın da yer alması elbette önemlidir ama yeterli değildir. Seçici kurullar elbette konularında deneyimli, uzman kişilerden oluşmalı, ancak yarışma alanını ve çevresini iyi tanıyanlarına öncelik verilmeli ya da seçici kurul üyelerine çevreyi ve gerçek ihtiyaçları yeterince tanıtmaya yetecek olanaklar sunulmalıdır. Ayrıca yeni bir yapının-yapılar topluluğunun ve çevrenin yapımına, oluşumuna, karar vermekle yükümlü ve sorumlu seçici kurul üyelerine, yarışmanın kapsamı ve katılım yoğunluğuyla doğru orantılı olarak yeterli zaman tanınırken maddi açıdan da yeterince desteklenmeleri gerekiyor.

Yarışma sonuçlarına ilişkin son birkaç cümle eklemek gerekirse, ciddi bir katılım yoğunluğunun getirdiği -temel yaklaşımlar açısından bazı benzerlikler olsa da- çok çeşitli ve ilginç sayılabilecek projelerin varlığına karşın, yazıda aktarılan nedenler yüzünden yeterince tatmin edici bir sonuç ortaya çıkmadı kanısındayım. Bu durum elbette yarışmalardan vazgeçmeyi gerektirmiyor. Tersine, yarışmaları daha da yaygınlaştırmak ve etkin kılmak için, öncekilerin olumsuzluklarından gereken derslerin alınmasını, yarışmaların daha uygun koşullarda yapılmasını ve değerlendirilmesini zorunlu kılıyor.

Bu icerik 5650 defa görüntülenmiştir.