346
MART-NİSAN 2009
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ANMA

Yönetimin Kalitesi Kentlerin Yaşanabilirliğinde Gizli

DOSYA:

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE

MİMARLIK DÜNYASINDAN


TBMM Kyoto Protokolü’nü Onayladı: Bir Sonraki Adım?
 
Yıllardır artan kamuoyu baskısı ve TBMM’de aylardır süren tartışmalardan sonra, sonunda Türkiye Kyoto Protokolü’ne taraf oldu. Onay kararı tam da Kopenhag’da yapılacak olan tarihi önemdeki Birleşmiş Milletler İklim Görüşmeleri’nin ilk hazırlık toplantısından önce çıktı. Protokole taraf olmadan önce ve sonra çıkan tartışmalar, Türkiye’nin bu rejime dahil olmasıyla 2012 sonrasında alması muhtemel olan yükümlülüklerinin ekonomik sonuçlarının ne olacağı yönünde odaklandı. Türkiye’nin 2012 sonrası yükümlülükleri Kopenhag toplantısında kararlaştırılacak.
 
Türkiye, çerçeve sözleşmenin imzaya açıldığı Rio Zirvesi’nde Başbakan Süleyman Demirel tarafından üst düzeyde temsil edildiği halde sözleşmeye imza atmamıştı. Sözleşmeye imza atmadığı için Kyoto görüşmelerinde aktif olarak müzakerelere katılmayan, bu yüzden de protokol dışı kalan Türkiye, bu şekilde Kyoto Protokolü’ne taraf olmadı ve herhangi bir yükümlülük altına girmedi. Sözleşmenin getirdiği en önemli yükümlülük olan sera gazı envanterini ancak 2006 yılında, yani sözleşmenin imzalanmasından 14 yıl sonra Birleşmiş Milletler’e sunabilen Türkiye’nin, bu envanterle 1990-2004 yılları arasında sera gazlarını 170 milyon tondan, 357 milyon tona çıkardığı, yani % 110 artışla rekor kırdığı biliniyor. Bu rakamlarla % 1,3’lük paya sahip olduğu ve dünyanın en fazla sera gazı üreten 13. ülkesi olan Türkiye 2009 başı itibariyle Kyoto Protokü’ne katıldı. Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Kyoto Protokolü’nün Meclis’te onaylanmasını izleyen süreçte Türkiye’nin iklim konusunda masum ülkelerden biri olduğu yönündeki sözleri çevrecileri kızdırdı. Çevreciler, sözkonusu politikalardan vazgeçilmemesi durumunda Türkiye 2020’de Avrupa’nın en çok salım yapan 2. ülkesi olacağını; bir an önce enerji verimliliği çözümlerine yatırım yapılması ve kömürlü termik santrallerin tamamen kapatılması gerektiğini; dünya ekonomik krizden yeşil bir ekonomiye geçerek çıkmayı tartışırken, kömür gibi geri kalmış bir yakıtta diretilmesinin anlaşılır olmadığına vurgu yapıyorlar. Hükümetin yeni termik santral planlarını iptal etmesi ve yenilenebilir enerjiye yönelik hedefler koyarak istihdam ve ekonomik canlılık yaratması gerektiği vurgulanıyor.
 
 
Sorkin’den Obama’ya Mektup: "800 Milyar Doları Harcamak için Öneriler"
 
Amerikalı mimar ve kentsel tasarımcı Michael Sorkin, yeni ABD Başkanı Obama’ya, 2008 yılı sonunda ABD’deki mortgage krizi ile tetiklenen ekonomik krize karşı ABD’de uygulanacak önlem paketi konusunda görüşleri aktaran bir mektup yazdı. Architectural Record dergisinin Şubat 2009 sayısından kısaltarak aktarıldı.
 
*
Sayın Başkan Obama,
 
İçler acısı ekonomik durumumuzu altyapıya yapacağınız büyük bir yatırımla düzenlemeyi planladığınızı duyduğumda çok mutlu oldum, yüreklendim. Bu sadece dolarları iş imkânlarına aktarmanın mantıklı ve verimli bir yolu değil (gerçi kimin için olduğunu sorgulamak her zaman önemlidir), aynı zamanda ülkenin uzun vadeli geleceği için de bir yatırım. Bu yazıyı Aralık ayında yazıyor ve programınızın kesin şeklini bilmiyor olsam da, programın önümüzdeki problemlerle orantılı büyüklükte olmasını takdir ediyorum. Bunun Eisenhower zamanında inşa edilen eyaletlerarası otoyol sisteminden sonra bayındırlık hizmetlerinde yapılan en geniş kapsamlı yatırım olacağını ve projenin hızla hayata geçirilebilmesi için "yapıma hazır" projeler aradığınızı söylediniz. Eisenhower benzetmesini işin büyüklüğünü ve "yapıma hazır" benzetmesini de verimliliği anlatmak için kullandığınızı anlıyorum; ancak sizi bunun bazı artı sonuçları konusunda dikkatli olmaya çağırıyorum. İhtiyacımız olan son şey daha fazla otoyoldur ve o bahsettiğiniz "yapıma hazır" projeler ihtiyacımız olan ve inandığımız değişim yerine, eskiden kalma öncelikleri yansıtacaklardır. İşte size kentlerimizi yeniden yapılandırırken onları gelecek yüzyıla taşımaya yardımcı olacak canlandırıcı bir program için 10 öneri:
 
1. Post Otomotiv Kentsel Çevre için Hazırlık
En acil onarım gerektiren yollar ve köprülerin bakımı tamamlandıktan sonra post-otomotiv kentleşme için büyük bir yardım programı başlatın. Bunun anlamı, kentsel kitle taşımacılığı ve şehirlerarası demiryollarına büyük miktarda yatırım yapmak ve insan hareketini -yaya, bisiklet- taşımacılık hiyerarşisinin en üst sırasına koyan bir planlama ve tasarım anlayışı geliştirmektir. Yönetim, daha az enerji harcayan ve kaliteli bir kullanım çeşitliliği sağlayan kompakt kentler için çalışmalı. Yatırımlar trafik yollarına yeni şeritler eklemek için değil, kaldırılmaları için yapılmalı.
 
2. Otomobil Endüstrisini Yeniden Kavramak
Otomobil şirketlerini yeni bir paradigma çerçevesinde yeniden yapılanmaya zorlayın. Bu, hem toplu taşım için sürdürülebilir formlar üzerine çalışmaları, hem de çağımızda bir otomobilin nasıl olması gerektiğine dair köklü bir revizyonu içerir. Fosil yakıtlardan hızla uzaklaşmanın öneminin yanısıra kentler için özel tasarlanmış arabalar da bir o kadar gereklidir. Otoyollar için tasarlanmış geniş ve tehlikeli araçların yerine, kentsel çevre için küçük, yavaş, temiz ve saldırgan olmayan, az şeritli ve yaya öncelikli yollara uyum sağlayabilecek arabalara ihtiyaç vardır.
 
3. Kanalizasyonların Tekrar Yapımı
Su ve kanalizasyon sistemlerinin tekrar yapımı için kapsamlı bir programa ihtiyaç vardır. Yağmur suyu ve atık suların yeniden değerlendirilmesi için atık su sistemleri ya da biyolojik canlandırma (bio-remediation) gibi yeni sistemler mümkün olan her yere yayılmalıdır.
 
4. Yeşil Amerika’nın Yapıları
İzolasyon ve iklimlendirme standartlarını yükseltmek ve yeşil çatıları fazlalaştırmak, enerji tüketimini azaltmak için hızla yapabileceğimiz belki de tek en verimli harcama. Bu iş büyük organizasyonlar gerektirmediğinden küçük işletmelerden de fayda sağlanabilir. Buna ek olarak Amerika’daki hapishane mahkumlarını bu konuda eğitmeye ve ülkeyi yeşilleştirmek adına çalışmalarını sağlamaya yönelik geniş çaplı bir program başlatılabilir.
 
5. Yenilenebilir Enerjiye Hızla Geçiş
Bizi petrol kullanımının dışına taşıyan ve enerji sistemlerimizi yenilenebilir enerjiye dönüştüren bir kent projesi yaratın. Bu hızlı dönüşüm için birçok yeni teknolojinin varolduğunu biliyoruz: Rüzgar, su, gelgit, yükseklik ve güneşten enerji üretme sistemleri sadece büyük ölçekli altyapı kuruluşlarının elinde değil, her ölçekte kullanılmaya hazır. Yenilenebilir enerjiye geçiş ve bu konudaki araştırmalara katkı sağlamak için yapılan yatırımların miktarını önemli ölçüde arttıralım.
 
6. Okullar İnşa Etmek
Araştırmalardan bahsetmişken, milyar dolarlarımızı yeni akademik tesisler inşa etmek ve bunları yenilemek için kullanalım. Önyargılı olabilirim ancak yıllarca eğitim ve öğretim yaptıktan sonra iyi okulların refah ve adalet için en önemli anahtar olduğuna inandım. Bir şeyden eminim: Güzel, ferah ve iyi ekipmanlarla donatılmış okulların ve üniversite binalarının, öğrencilerin özgüveni ve eğitimci ve araştırmacıların verimliliği üzerinde çok büyük etkisi vardır.
 
7. Sosyal Konutlar İnşa Etmek
Fiyatların düşmesine rağmen ulusumuz hâlâ konut alımı ve kalitesi konusunda bir krizle baş başa. Ulusal gelir açığı devam ettikçe alt ve orta sınıf evlerinden oluyor. Artık eski dolaylı politikaları bırakıp, hayati hizmetlerin sağlanacağı doğrudan programlar başlatmak gerekiyor. Konut sahibi olmayı mortgage sistemine bağlıyoruz, ancak sosyal konutu devletin doğrudan yapabileceği fikrine artık inanmıyoruz. Amerika’nın üçte biri düşük standartlı evlerde yaşıyor ve konut pazarı bu sorun için herhangi bir eğilim göstermiyor ve çözümler üretemiyor. Ancak bunu devlet yapabilir. Varolan yapıları tamir etmek, yenilemek ve ayrıca milyonlarca yeni ünite inşa etmenin zamanı geldi. Kötü yapılmış ve yeni gettolarda sadece fakirleri barındıran sosyal konut örneklerinden dersimizi aldık. O halde şimdi daha iyi bir şeyler yapalım ve kentlerimizde tüm vatandaşların eşit biçimde yaşamasına imkân veren konutlar üretelim.
 
8. Yeni Şehirler İnşa Etmek
Washington Post’ta yayımlanan Linda Bilmes ve Joseph Stiglitz’in makalesine göre, yalnızca Irak’taki savaşın doğrudan ve dolaylı olarak bütçeye etkisi 3 trilyon Dolar. Askerî güçlerimizi Irak’tan çekme kararı aldınız ama neden burada duralım? Savunma masraflarını yarıya indirip bu parayı yapıcı bir şeyler için kullanmaya ne dersiniz? Tabii ki askerî personeli işten çıkarmak ya da kaynaklarını ellerinden almak mantıksız olacaktır. Bunun yerine askerî personele savaşmakla aynı orantıda büyük ve önemli yeni bir görev verelim: Kentler inşa etmek. Fort Wayne ve Fort Worth kentleri örnekleri, ordunun kentsel model oluşturma ve gerekli altyapıyı sağlama konusunda önemli bir rolü olduğunu gösterdi. Otomobillere bağlı çeper kentler örüntüsünün tamamen kontrolden çıktığı günümüzde, yüzlerce yeni kentin sistematik bir şekilde ve sürdürülebilirlik çerçevesinde inşasından daha iyi bir çözüm olabilir mi? İki yüzyıldır büyüyen ve askerî alanları yeni kentlere dönüştüren bir ordudan daha iyi bir şekilde yararlanma yolu var mı?
 
9. New Orleans’ı Yeniden İnşa Etmek
Seçim kampanyası boyunca New Orleans’ın bu kadar az tartışılmasına çok şaşırdım. Setler ve turistik yerlerin çoğu onarılmış olmasına rağmen, kentin büyük oranda ıssız ve tahrip olmuş mahallelerinde çok az onarım yapıldı. Neden biz devreye girmiyoruz? Sel tahribatlarının onarımının federal paradan yapılacağına çok güveniyoruz. Ancak neden paranın geri kalanını yapılması gerekenleri gerçekleştirmek için kullanmıyoruz? Kendi yıktığımız Irak’ı yeniden inşa etmek için on milyarlarca dolar harcarken, kendi harap olmuş kentlerimize aynı yatırımı yapmayışımızı çok ironik buluyorum. Bu kenti tekrar olağanüstü yapın. Kentsel güçleri gönderin!
 
10. Ortalığı Temizleyin
Amerika’da 1300’e yakın zehirli maddeden arındırılması gereken yerleşke var ve bunların temizlenme hızı bir salyangozunkinden farksız. Sebeplerden bir kısmı politik: Bunun için para yok. Bir diğer neden çevreyi kirletenleri kendi atıklarını temizlemek zorunda bırakmamız. Bu da ekonomik kriz yüzünden batan şirketlerle daha vahim hale geliyor. Bu yerleşkeler zehir buzdağının sadece görünen kısmı. Kentlerimizin havası ve suyu, tehlikeli maddeler ve akılalmaz miktarlarda katı atıkla kirlenmeye devam ediyor. Bütün bunlar birleşince sağlık açısından acil bir durum ortaya çıkıyor. Sağlık sistemimizi iyileştirmek için reformlar yaparken sağlıksızlığımızın nedenlerini araştırmak da mantıklı olacaktır. Hepimiz daha rahat nefes alacağız.
 
Bilgi: Mektubun tam metnine ulaşmak için http://archrecord.construction.com/adresi ziyaret edilebilir.
 
 
"Ekolojik Perspektifler" Söyleşileri          
 
Mimarlar Odası İstanbul BK Şubesi, mimarlıkta ekolojik yaklaşımları etraflıca ele alıp, sürecin analitik verilerini paylaşmak ve mimarların kendi sentezlerinde kullanabilecekleri "Yaşamın Mimarisinde, Mimarın Yaşamında Ekolojik Perspektifler" başlıklı söyleşi dizisi hazırladı. Bu söyleşilerin ilki, Aralık 2008’de Açık Radyo Yayın Yönetmeni Ömer Madra ile yapıldı. Madra, istatistiki veriler içeren sunuşunda "Geçtiğimiz birkaç yıl içinde farkedilen (...) Kuzey Kutbu Yaz Buzulu’nun hızla erimesi ile üzeri açılan tundra/yosun yataklarından metan gazı gayzerlerinin saldığı karbon miktarının, eğer buzuldaki erime aynı hızla devam ederse, bugün atmosferimizde mevcut bulunan karbon emisyonunun 2/3 oranına birkaç yıl içinde ulaşabileceği, bunun da şimdiye kadar hiç hesap edilmeyen en olumsuz, en kötü sürpriz olduğunu..." dile getirdi. Bunun anlamı da şimdiye kadar birkaç derecelik küresel ısı artışına göre yapılan olumsuz iklim modellemelerinin dışında, insanlık ve topyekun canlı yaşamın sonu demek olan korkunç ısı sıçramasına yol açacağı gerçeğidir. "Ekolojik Perspektifler" programında, sürecin böyle kötü bir senaryoya dönüşmemesi için dikkat edilmesi gereken noktalar tartışılıyor.
 
11 Mart 2009
TARIM POLİTİKALARI ve BESLENME KÜLTÜRÜ
Kenan Demirkol, Dilek Ayman, Filiz Telek
 
22 Nisan 2009
EKOKÖYLER
Ahmet Kizen, Mehmet Bengü Uluengin, Gülser Öztunalı Kayır
 
23 Mayıs 2009
ÇEVRE TARTIŞMALARI ve KAVRAMLAR
Ali Akay, Ruşen Keleş, Stefo Benlisoy
 
17 Haziran 2009
ÇEVRECİ MİMARLIK ve ELEŞTİRİSİ
Ayşen Ciravoğlu, Ahmet Tercan
 
8 Temmuz 2009
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ-3
Mikdat Kadıoğlu, Uygar Özesmi
 
5 Ağustos 2009
EKOLOJiDE FARKLI ARAYIS VE YAKLAŞIMLAR: "EKOFEMİNİZM"
Mücella Yapıcı
 
9 Eylül 2009
PLANLAMA ve EKOLOJİ
Azime Tezer, Hürriyet Öğdül
 
30 Eylül 2009
MİMARLIK ve EKOLOJİ
Seda Tönük, Selda Karaosman, Duygu Erten
 
14 Ekim 2009
YEREL MİMARİ ve EKOLOJİ
Derya Oktay, Zeynep Durmuş Arsan
 
18 Kasım 2009
ÇEVRECİLİK ve AKTİVİZM
Tan Morgül, Ahmet Yaraş, İsmail Üstün
 
19 Aralık 2009
FORUM: MİMARİNİN YAŞAMINDA, MİMARIN YAŞAMINDA EKOLOJiK PERSPEKTİFLER
Moderatörler: Ayşen Ciravoğlu, Ahmet Tercan
 
 
İstanbul’da 5. Dünya Su Forumu ve Forum-Karşıtı Etkinlikler
 
Türkiye, 16-22 Mart 2009 tarihleri arasında 5. Dünya Su Forumu’na evsahipliği yapacak. Uluslararası su politikaları konusunda görüş ve düşünce üreten uluslararası bir kuruluş olan ve DSİ’nin 2000 yılından itibaren üye bulunduğu Dünya Su Konseyi (WWC) tarafından üç yılda bir düzenlenen forum İstanbul’da gerçekleşecek. Dünya su politikalarını tartışmak üzere biraraya gelecek forum, devlet yönetimleri ve özel şirketler tarafından domine edilmesi; sosyal hareketleri dışlaması ve Türkiye’deki su kaynaklarının ve baraj vb. yatırımların özelleştirme sürecine açılmasına neden olacağı düşünceleri nedeniyle eleştiriliyor. Bu nedenle, TMMOB, KESK, DİSK ve TTB, kurdukları Suyun Ticarileştirilmesine Hayır Platformu ile foruma alternatif bir etkinlik düzenlemeye hazırlanıyor. Platform, sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler, STK’lar ve çeşitli yapıların temsilcilerinin katılımıyla her hafta düzenli olarak toplanıyor; basın açıklamalarıyla, toplantılarla ve yayımlamış olduğu bildiri ve broşürlerle halka ulaşmaya çalışıyor. Platform, forum ile aynı tarihlerde gerçekleştireceği "karşı toplantı"nın yanısıra, İstanbul’da Mart ayının ikinci haftasında bir miting düzenlemeyi de planlıyor. Platformun çalışmalarına www.suplatformu.net adresinden ulaşılabilir.
 
 
UIA Tokyo 2011 Kongresi Hazırlıkları Sürüyor
 
Uluslararası Mimarlar Birliği’nin (UIA) üç yılda bir düzenlediği kongresi 2011 yılında Japonya’nın Tokyo kentinde gerçekleştirilecek. 25-29 Eylül 2011 tarihlerinde düzenlenecek olan 24. Dünya Mimarlık Kongresi’ni, 29 Eylül-1 Ekim tarihlerindeki UIA Genel Kurulu izleyecek. 2005 yılındaki 22. Dünya Mimarlık Kongresi’ne İstanbul evsahipliği yapmıştı. UIA 2011 Tokyo Kongresi’nde, kentin renkli ve hareketli mimari yapısının Kongre katılımcıları için çekici bir unsur olacağı düşünülüyor. "Tasarım 2050" ana temasıyla yapılacak Kongre’de, 2050 yılına doğru ve sonrasında geleceğin tasarlanmasına ilişkin fikirlerin paylaşılması ve geliştirilmesi hedefleniyor. Kongre’nin alt temaları "Çevre" (yerküre, sürdürülebilir mimarlık, doğal afetler, su, tarım, kozmik çevre), "Yaşam" (nüfus sorunları, yaşlanan toplum, bulaşıcı hastalıklar, suni yaşam, biyolojik çeşitlilik) ve "Hayatta Kalma Mücadelesi" (bilgi odaklı toplum, kentsel sorunlar, ekonomi, ulaşım, eğitim, tarihi miras) olarak belirlenmiş. Kongreye Japonya Mimarlar Enstitüsü’nün Eski Başkanı Yoshiaki Ogura, Kongre Danışma Kurulu’na ise Japon mimar Fumihiko Maki başkanlık ediyor.  Fumihiko Maki 1993 yılında UIA Altın Madalyası’na layık görülmüştü. 2005’te ise UIA Altın Madalyası yine Japon bir mimar olan Tadao Ando’ya verilmişti.
 
Bilgi için:
www.uia2011tokyo.com/en
 
 
V. Mimarlık ve Eğitim Kurultayı Toplanıyor      
 
Mimarlar Odası, mimarlık meslek uygulamalarının ve mimarlık eğitiminin sorunlarının eğitimcilerle birlikte ele alındığı, değerlendirildiği ve yeni önerilerin geliştirildiği önemli bir platform olarak, 2001 yılından bu yana her iki yılda bir Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nı düzenliyor. Her dönem farklı temalar altında gerçekleştirilen Mimarlık ve Eğitim Kurultayı’nın beşincisi, 11-13 Kasım 2009 tarihleri arasında, İstanbul Kültür Üniversitesi’nin evsahipliğinde gerçekleşecek. Kurultay başkanlığını İKÜ Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şener Küçükdoğu yürütüyor. Kurultay Düzenleme Kurulu toplantısında, bugüne kadar gerçekleştirilen kurultaylarla önemli bir aşama kaydedildiği, yapılacak olan bu kurultayla bir yandan yeni perspektifler açarken bir yandan da meslek alanına yönelik henüz çözümlenemeyen sorunların tartışılmasına karar verildi. Danışma Kurulu toplantısında çalışma grupları şu şekilde belirlendi:
 
Devamlı Çalışma Grupları
Mimarlık Lisans ve Lisansüstü Çalışma Grupları
Mimarlık Eğitimi Veri Tabanı
Mimarlık Eğitiminde Akreditasyon
Mimarlık Eğitiminde Staj
Sürekli Mesleki Gelişim
AB ve GATS Sürecinde Meslek Uygulamaları
 
Diğer Çalışma Grupları
Meslek Pratiği ve Mesleğe Kabul Kurulu
Kamuda Mimarlık Hizmetleri
Üniversite - Uygulama İlişkileri
Mimarlık Hizmetlerinde Kalite Güvencesi
Toplum ve Mimarlık
 
Bilgi için:
www.mo.org.tr/mek
 
 
Sinan Ödüllü Mimarlar Programı: ZİYA TANALI        
 
Mimarlar Odası, XI. Ulusal Mimarlık Ödülleri ve Sergisi’ni Nisan 2008’de gerçekleştirmiş, bu kapsamda değerli mimar ZİYA TANALI Büyük Ödül’e (Sinan Ödülü) değer görülmüştü. Seçici Kurul, Tanalı’yı şu sözlerle tanımlıyordu: "Mimarlık mesleğine mimar, eğitimci, eleştirmen, yazar, yönetici olarak yaptığı çok boyutlu katkının yanısıra, meslek hayatı süresince gerek mimarlık ürününün kalitesine yönelik sürdürdüğü taviz vermez tutum, gerekse mimarlığın eleştirel kültürünün yerleşmesine katkıları, yapıtlarının barındırdığı arka plan düşünce zenginliği, ince ayrıntı kalitesi, yalın bir mimari dil ile ulaşılan zenginliği öncelikli kılan kararlı tutumu nedeniyle ödüle değer görüşmüştür."
 
Mimarlar Odası olarak bu dönemden itibaren Sinan Ödülü kazanan değerli mimarlar için özel ve kapsamlı bir etkinlik programı hazırlıyor. Bu programın ilki ise, Ziya Tanalı için yapılacak bir retrospektif kitap, retrospektif sergi ve "Ziya Tanalı Mimarlığı"nın değerlendirileceği bir panel ile başlıyor.  Ankara’da, 25 Nisan 2009 tarihinde gerçekleşecek panelde "Ziya Tanalı Mimarlığı" üzerine sunumlar ve değerlendirmeler yer alıyor. Aynı gün açılacak sergi ise, yine aynı mekânda 25 Nisan - 2 Mayıs 2009 tarihleri arasında izleyicisi ile buluşuyor. Panelde yapılacak sunumlar, hemen izleyen ayda yayımlanacak retrospektif kitap içerisinde yayımlanacak. Serginin küratörlüğünü ve Tanalı kitabının editörlüğünü Zeynep Onur yürütüyor.
 
Panel
Panelistler: Ali Cengizkan, Emin Çizenel, Abdi Güzer, İlhan Kesmez, Zeynep Onur, Güven Arif Sargın, Özlem Taşkın
Tarih, Yer: 25 Nisan 2009, Cumartesi, Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi, Ankara
 
Sergi
Küratör: Zeynep Onur
Tarih, Yer: 25 Nisan - 2 Mayıs 2009, Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezi, Ankara
 
 
TOKİ Çalışmaları Değerlendirildi
 
Kamu yönetimi içinde özellikle planlama yetkisi itibariyle ayrıcalıklı bir konuma getirilen Toplu Konut İdaresi (TOKİ), Mimarlar Odası gündemindeki yerini korumaya devam ediyor. TOKİ’nin genel olarak uygulamalarının değerlendirildiği 9 Ağustos 2008 tarihinde Konya’da düzenlenen "Anadolu’da Konut ve TOKİ Mimarlığı" Paneli’nden sonra, özellikle proje elde etme yöntemlerinin irdelendiği "TOKİ Çalışmaları Değerlendirme Toplantısı" 9 Ocak 2009 tarihinde Ankara’da yapıldı. Ülkemizde şehircilik, konut üretimi ve TOKİ konularında çeşitli çalışmalar yapmış olan Prof. Dr. Cevat Geray, Prof. Dr. Ruşen Keleş, Prof. Dr. İlhan Tekeli, Prof. Dr. Murat Balamir, Prof. Dr. Zekai Görgülü ve Prof. Dr. Ali Türel, Yüksek Fen Heyeti’nden Şehir Plancısı Feridun Duyguluer ile TMMOB YK Üyesi Sabri Orcan ve Mimarlar Odası’ndan Bülend Tuna, Erkan Karakaya, Necip Mutlu, Aysel Çetinsoy, Cengiz Bektaş, Kubilay Önal, Mücella Yapıcı, Nimet Özgönül, Osman Aydın, Serdar Işık’ın katıldığı toplantıda, TOKİ’nin düzenlediği "tip fikir projesi yarışması" üzerinde başlayan tartışmalarla bağlantılı olarak Mimarlar Odası’nın yaklaşımı geliştirilmeye çalışıldı.
 
Toplantıda yapılan değerlendirmeler şöyle:
 

TOKİ, kurulduğunda konut üretimini destekleyen bir finans kurumu iken, şimdi her alanda söz ve Bakanlıklar üstü yetki sahibi olan, ancak devletin mali kontrolünden çıkmış (limitsiz kredi verebilen, ipotekli alacaklarını menkule dönüştürebilen) bir yapıya dönüşmüştür. Kamu kurumu niteliğini kaybeden, bir ajansa dönüşen bu yapı, bu yanıyla siyasetin de dönüşüm kurumudur.
TOKİ, kamu topraklarının özelleştirmesine hizmet eden bir kurum olmuştur. Uzun dönemde mali kaynağın kötüye kullanılmasına neden olan bu yapının maliyet analizlerinin yapılması ve inşaat sektörünün krizi ile bağlantısının araştırılması gerekir.
Rasyonel konut üretim stratejisi üzerinde ve bağlantılı olarak kompakt kent ve desantralizasyon konusunda çalışma yapılması ve TOKİ’nin yasasında da yer alan araştırmaya yöneltilmesi gerekir.
Kentsel kalite konusunda duyarlılığı artırmak bağlamında çalışmalar yapılmalıdır. Bu bağlamda proje elde etme yöntemi olarak yarışmaların gündeme gelmesi olumludur. Ayrıca mevcut konut uygulamalarında yaşayanlarla anketler yapılarak değerlendirmeleri alınmalıdır.
Ancak Anayasamız, şehirlerin özelliklerine göre planlanması, yapılaşması ve bu bağlamda konut üretilmesini önermektedir. Bu yaklaşım bölgelere göre bile tipleşmeyi reddetmektedir. Zamana ve yere bağlı bir tip oluşturma tasarımın ruhuna aykırıdır ve geleceğe yönelik toplumsal kısıtlılık getirmektedir. Dinamik bir toplumsal mekanizma üretmemiz, bir süreç öngörüsü geliştirmemiz ve bir disiplin getirmemiz gerekir. TOKİPAN vb. bir yarışma kurumu oluşturulabilir.
TOKİ yapısında değişim önerilmeli, hizmet geliştirecek kadro yapısı da nitelik ve kapasite açısından analiz edilmelidir.
TOKİ İzleme Birimi oluşturulmalıdır.

 
Toplantı sonunda, toplantı notlarının bir rapora dönüştürülmesi ve TOKİ çalışmaları değerlendirme toplantılarının sürdürülmesi gerektiği belirtildi.
 
 
Ulus Tarihî Kent Merkezi Yenilemesi Planını Ankara 5. İdare Mahkemesi İptal Etti
 
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Ulus Tarihî Kent Merkezi bölgesindeki birçok Cumhuriyet dönemi yapısını yıkarak, bölgeyi ranta ve niteliksiz yapılaşmaya açacak planları bir negele daha takıldı: Ankara 5. İdare Mahkemesi, Ulus Tarihî Kent Merkezi’nin yenilenmesi planını iptal etti. Ulus’ta taşınmazları bulunan 4 kişi "ne yapılacağı belli olmayan bir imar planının yapılamayacağı ve rant sağlama amaçlı hukuksuzluğun giderilmesi" gerektiği iddiasıyla nazım ve uygulama imar planlarının iptali istemiyle Büyükşehir Belediyesi aleyhine dava açtı.
Mahkeme, davacıların talebini kabul ederek, belediyenin nazım ve uygulama planlarını iptal ederek, 30 Aralık 2008 tarihli kararda şunları vurguladı: "Dava konusu plan koruma amaçlı imar planı olmaktan ziyade, yenileme amaçlı bir yaklaşımdır ve bu planlama yaklaşımında yapılacak müdahalenin türü belli değildir. Cumhuriyet’in 1940-1950 dönemine ait ve çoğunlukla mimari proje yarışmaları ile elde edilmiş binaların oluşturduğu kentsel dokunun bütünlüğünün korunması çok önemlidir. Dava konusu planda kentsel sit alanı içindeki binaların temizlenmesi, mevcut dokunun karakterini ve bütünlüğünü bozacaktır."
 
 
Türk Yapı Sektörü Raporu 2008
 
Yapı-Endüstri Merkezi Araştırma Bölümü tarafından hazırlanan rapor, Türkiye’nin en önemli sektör ve sanayilerinden biri olan inşaat sektörü ve yapı malzemeleri sanayisine ait yıllık gelişmeleri ve rakamsal analizi içeriyor. Rapor kapsamında Türkiye ekonomisinin 2007-2008 yıllarında sürdürdüğü genel seyir inceleniyor, inşaat sektörünün ekonomi içerisindeki yeri ve gelişimi, kamu yatırımları ve özel yatırımlar, istihdam, sektördeki yasal oluşumlar ve sektörün sorunları konularına değiniliyor. Bunun yanında konut, konutdışı bina ve altyapı yatırımları ayrı başlıklar halinde inceleniyor, yurtiçi ve yurtdışı müteahhitlik hizmetleri, teknik müşavirlik hizmetleri, gayrimenkul, yapı denetimi ve projelendirme hizmetleri ile yapı sektöründe son iki yılda gerçekleşen yasal düzenlemeler ayrıntılı olarak ele alınıyor. İnşaat malzemeleri sanayisinin ayrı bir bölümde ele alındığı raporda sanayinin genel durumu, istihdam, üretim, kapasite, tüketim, dış ticaret verileri, güçlü yönleri ve sorunları ile beraber inceleniyor. Ekonomi danışmanlığını Doç. Dr. Saygın Eyüpgiller’in yaptığı raporda, inşaat malzemeleri sanayisinde önemli yeri olan dernek ve birlik başkanlarının sektörler hakkında kişisel yorumları ve değerlendirmeleri de yer alıyor.  Bu yıl özellikle küresel kriz, inovasyon, sürdürülebilirlik, çevre duyarlılığı ve AB’ye uyum konularına da eğilen raporda sektörün geleceğine yönelik önemli tespitler ve çıkarımlar yer alıyor.
 
Raporda 2008 yılına ilişkin değerlendirmeler şöyle: Küresel ölçekte yayılan olumsuz gelişmeler 2008 yılının başından itibaren hem Türk ekonomisini, hem de inşaat sektörünü olumsuz etkiledi. Bu etki Eylül 2008’den itibaren gitgide ekonomiyi daha derinden etkilemeye başladı. 2008 yılının 3. çeyrek büyüme hızı % 0,5 olarak açıklandı, Türkiye ekonomisi 2008 yılının ilk 9 ayında sadece % 3 büyüdü. Yılsonu itibariyle büyümenin % 5’in altında kalması, enflasyonun ise yeniden çift haneli rakamlara çıkması bekleniyor. İnşaat sektöründe 2004’te başlayan ve 2005, 2006 yıllarında zirveye ulaşan büyüme performansı toplam inşaat faaliyeti içerisindeki payı %6 0’a yaklaşan konut inşaatlarından kaynaklandı. Ancak konut talebi patlaması 2006’nın ikinci yarısından itibaren belirgin bir duraklama dönemine girdi. 2008 yılının ilk 9 ayında inşaat sektörü % 1,1 küçüldü. İnşaat yatırımlarına öncü gösterge olan bina ruhsatları 2008 yılının ikinci çeyreğinde bir önceki döneme göre % 20 oranında azaldı. 2008 yılının ilk dokuz aylık döneminde ülke yatırımları toplamı 147,1 milyar YTL, inşaata yönelik harcamalar toplamı ise 70,1 milyar YTL düzeyinde. İnşaat yatırımlarının gelişme hızına baktığımızda kamu sektörü inşaatlarının %4 oranında, özel sektörün ise %1 oranında küçüldüğünü görüyoruz. Mevcut durumda konut kredilerinin geri ödenmesindeki güçlüklerin, konut üreticilerinin elindeki satılamayan konut stokunun, demir ve çimento başta olmak üzere inşaat malzemesi fiyatlarındaki büyük dalgalanmaların sorunları artırdığı ve derinleştirdiği gözleniyor. Markalı konutlardaki fiyatların 2008 yılında da artmaya devam etmesine ve talebin bir ölçüde sürmesine karşılık, krizin realize olmaya başlamasıyla bu kesimde de sıkıntılar ortaya çıkıyor. Sektörün ve firmaların, riskleri ayrıntılı biçimde değerlendirerek kalıcı çözümler oluşturması gerekmekte.
 
Bilgi için:
www.yapi.com.tr
 
 
2. Yarışmalar Sempozyumu Düzenleniyor
 
Yarışmalar düzeninin olumlu ve varsa olumsuz yönlerinin, yaşanan sorunların, toplumsal yapımıza uygun bir yarışma düzeninin nasıl olabileceğinin irdelenerek Mimarlar Odası’nın yarışmalar konusunda uygulayacağı stratejilerin saptanması amacıyla 14 Nisan 2007 tarihinde gerçekleştirilen Ulusal Mimarlık Yarışmaları Sempozyumu’nun ikincisi, 30 Mayıs 2009 tarihinde İzmir Sanat-Kültürpark’ta düzenleniyor. 2007 yılında elde edilen verilerin ışığında bir platform üzerine ilerletilecek olan sempozyum, yarışmalar konusunu gündemde tutarak, güncel müdahalelere zemin hazırlamayı da hedeflemektedir. Sempozyum ayrıca yarışma ortamının aktörlerini İzmir’de buluşturarak, ülkemizin yarışmalar düzenini tartışmayı ve fikir alışverişinde bulunmayı da amaçlıyor.
 
 
Yarışmalar Dizini 1930-2004 Kitabı Güncelleniyor:  
Görüşlerinizi Bekliyoruz!
 
Mimarlar Odası Genel Merkezi ve Ankara Şubesi’nin ortak çalışmasının bir ürünü olarak 2004 yılında yayımlanan "Yarışmalar Dizini 1930-2004" kitabı güncelleniyor. Kitabın 2010 yılını da kapsayacak biçimde gözden geçirilmesi; tüm bilgilerin kaynaklar genişletilerek ve yeniden taranarak gözden geçirilmesi, eksik ya da yanlış bilgi varsa düzeltilmesi; ilgili görsel dokümanların zenginleştirilmesi; online-dizinin güncellenmesi hedefleniyor. İlk baskısında, çoğunlukla referans kaynaklardaki hatalardan kaynaklı yanlış bilgilerin olduğunu bildiğimiz kitaptaki yanlış bilgilerin düzeltilmesi için sizlerin bilgi, bellek ve arşivlerinize ihtiyaç duymaktayız. Bu nedenle, gerek kitaptan, gerekse www.mimarlarodasiankara.org/yarismalardizini/ adresinde kullanımda olan online-dizinden ulaşabileceğiniz bilgilerdeki hatalı bilgileri info@mo.org.tr adresine iletmenizi diliyoruz. Kitabın, yarışmalar konusundaki çalışmalarını yoğunlaştıran ve geçmiş yıllara ilişkin arşiv çalışmalarına ağırlık veren Mimarlar Odası Yarışmalar Komitesi’nin çalışma programının bir parçası olarak yer alıyor.
 
 
3. Yaşasın Kentler Yarışması ’Maxmix Cities’
 
UIA Başkanı Jamie Lerner tarafından 2004 yılında başlatılan, tüm mimarlara ve mimarlık öğrencilerine açık uluslararası yarışma olan Yaşasın Kentler, bu yıl "Maxmix Cities" (Maksimum Karışım / Maximized Mixture Cities) teması ile düzenleniyor. Kentlerin en duyarlı noktalarına müdahale ederek onları sağlıklılaştıran ve onaran kentsel akupunktur örneklerinin arandığı yarışma, bu noktasal müdahalelerin uzun vadede büyük çapta kentsel gelişime katkıda bulunmasını amaçlıyor. İkincisi UIA İtalyan kesiminin desteğiyle gerçekleştirilmiş olan Yaşasın Kentler Yarışması’nın üçüncüsü UIA’nın Kore Kesimi olan Kore Mimarlar Federasyonu (FIKA) tarafından düzenleniyor.
 
Resmî dili İngilizce ve Fransızca olan yarışmaya, UIA’ya üye olan ülkelerden mimarlar ve mimarlık öğrencileri katılabiliyor. Mimarlar Odası’nın UIA’ya üye olması nedeniyle, Türkiye’den mimarlık öğrencileri Öğrenci Kategorisi’nde, Mimarlar Odası’na kayıtlı mimarlar ise Profesyonel Kategorisi’nde bu yarışmaya katılabilecek.
 
Ulusal ve uluslararası olarak iki aşamalı olarak gerçekleştirilecek yarışma, internet üzerinden yapılacak başvurular ve teslimler aracılığıyla yürütülecek. Yarışmaya katılacak projelerin, ulusal ve uluslararası etaplarda değerlendirmeye alınabilmesi için yarışmanın uluslararası web sitesine yüklenmesi gerekiyor. Yarışma hakkında ayrıntılı bilgi içeren ve yarışmaya kayıt ve katılımın gerçekleştirileceği web sitesi http://www.celebcities3.org/ açıldı.
 
İnternet üzerinden kayıtların 5 Aralık 2008’de başladı; projeler 5-15 Mayıs 2009 tarihleri arasında internet ortamında teslim edilecek. Ödüller şöyle belirlendi: Her kategori için birer Büyük Ödül 5.000’er Euro, UIA’nın 5 bölgesi için ayrı ayrı, her iki kategoride birer ödül (her bölgeden 5 profesyonel, 5 öğrenci ödülü) 1.000’er Euro olarak belirlendi. Projesi ödül alan ekiplerden birer kişi, UIA Tokyo 2011 Dünya Mimarlık Kongresi’ne kayıt ücreti ödemeden katılabilecek. UIA’nın 5 Bölgesi için, her iki kategoride ikişer Mansiyon (Her Bölgeden 10 Profesyonel, 10 Öğrenci Mansiyonu)
 
 
2009 Mies van der Rohe Çağdaş Mimarlık Ödülü için Finalistler Belirlendi
 
Avrupa Komisyonu ve Mies van der Rohe Vakfı, 2009 yılı Mies van der Rohe Ödülleri için belirlenen beş finalist açıkladı. Uluslararası mimarlık alanında en itibarlı ödüllerden biri olarak kabul edilen ödüle destek veren Avrupa Komisyonu, yaratıcılığın, yeni fikir ve teknolojilerin geliştirilmesi açısından mimarlığın önemine vurgu yapıyor. 2009 yılı Mies van der Rohe Ödülü finalistleri şöyle:
 

Multimodal Merkezi - Nice Tramvayı, Nice, Fransa / Atelier Marc Barani

© Hardphot Schejbal

Zenith Müzik Salonu, Strasbourg, Fransa / Massimiliano ve Doriana Fuksas

© Moreno Maggi

Luigi Bocconi Üniversitesi, Milano, İtalya / Grafton Architects

© Federico Brunetti

Norveç Opera ve Balesi, Oslo, Norveç / Snøhetta

© Jens Passoth

Kütüphane, Yaşlılar Merkezi ve Merkezi Kentsel Blok (City Block Core Zone), Sant Antoni’s Bölgesi, Barselona, İspanya / RCR Aranda Pigem Vilalta Arquitectes

© Hisao Suzuki
 
Avrupa Komisyonu Eğitim Kültür ve Gençlik Bölümü sorumlusu Ján Figel’ finalist projelerin, Avrupa’da mimari yeteneğe, yaratıcılığa ve yeni buluşlara yapılan yatırımın karşılığını gördüğünün bir göstergesi olduğunu belirtiyor ve yeni fikirler üretmenin ve girişimci çabaları desteklemenin 2009 Avrupa Yaratıcılık ve Yeni Buluşlar Yılı’nın da önemli bir parçası olduğunu ekliyor. Finalistler, Avrupa Mimarlar Konseyi üye kurumları ile diğer ulusal kurumlar ve Danışma Komitesi tarafından önerilen 340 proje arasından seçildi. Francis Rambert’in başkanlık ettiği jüri, Ole Bouman, Irena Fialová, Fulvio Irace, Luis M. Mansilla, Vasa J. Perović ve Carme Pinós’tan oluşuyordu. Jüri başkanı Rambert, yaptığı açıklamada, seçilen projelerin kalitesinden çok etkilendiklerini, birçoğunun altyapı ve yeniden yapılanma gibi önemli kentsel konulara parmak bastığı ve yeni tipolojiler geliştirdiklerini söyledi. Değişik ölçeklerdeki projelerin tümünün yaratıcı biçimde kendi bağlamına katkı verdiklerini ekledi.
 
Önceki yıllarda Mies van der Rohe Ödülü almaya hak kazanmış isimler arasında Rem Koolhaas ve Ellen van Loon, Zaha Hadid, Dominique Perrault, Peter Zumthor, Rafael Moneo ve Álvaro Siza Vieira da bulunuyor. Ödül, AB Kültür Programı çerçevesinde iki yılda bir veriliyor ve önceki iki yıl içinde tamamlanmış projeler arasından seçiliyor. Jüri aynı zamanda "umut vadeden" bir mimara özel mansiyon ödülü veriyor.
 
Finalist projeler, 22 Nisan 2009 tarihinde Barselona’da müellifleri ile yapılacak bir dizi söyleşi ile daha geniş kitlelere ulaştırılacak. Mies van der Rohe Ödülü kazanan yapı ve müellifi Mayıs 2009’da açıklanacak.
 
Bilgi için:
www.miesbcn.com/en/award.html
www.miesarch.com/press
 
 
AIA Onur Ödülleri Kazananları Açıklandı
 
Amerikan Mimarlık Enstitüsü (AIA) tarafından verilen Onur Ödülleri sahipleri 8 Ocak 2009 tarihinde açıklandı. Ödüller mimarlık, iç mimarlık ve kentsel tasarım dallarında mesleğin en başarılı örneklerine veriliyor. Dünya çapında başvuran 700 katılımcı arasından seçilen 25 proje Nisan ayında San Francisco’da düzenlenecek AIA 2009 Ulusal Kongresi ve Tasarım Sergisi’nde ödüllendirilecek. Mimarlık dalında seçilen 9 projenin, hizmet ettikleri yerleşimlerin sosyal ve fiziksel dokusu üzerinde kayda değer etkileri olduğu gözleniyor.  Çoğu kısıtlı bütçelerle gerçekleştirilen bu projelerin bir kısmı da varolan binaların yeniden işlevlendirilmesi ya da eski ve yeninin bütünleştirilmesini kapsıyor. İç Mimarlık Dalı’nda doğal ışığı ustaca kullanan ve genel tasarım problemlerine özgün çözümler getiren 10 proje,
Kentsel Tasarım Dalı’nda kentsel bağlamda etkili tekil evlerden büyük ölçekli master planlar ve yeni kent tasarımlarına uzanan bir çeşitlilikte yer alan 6 proje ödüllendirildi.
 
Assumption Bazilikası, Baltimore
John G. Waite Associates, Architects PLLC
Christ the Light Katedrali, Oakland, Kaliforniya
Skidmore, Owings & Merrill LLP
Charles Hostler Öğrenci Merkezi, Beyrut, Lübnan
VJAA
Gary Comer Gençlik Merkezi, Şikago
John Ronan Architects
Horno³: Çelik Müzesi, Monterey, Meksika
Grimshaw Architects
Lavin-Bernick Üniversite Yaşam Merkezi, New Orleans
VJAA
New York Times Binası, New York City
Renzo Piano Building Workshop and FXFowle Architects
Plaza Apartments, San Francisco
Leddy Maytum Stacy Architects & Paulett Taggart Architects, in association
Salt Point Evi, Salt Point, New York
Thomas Phifer and Partners
 
IDA 2008 Ödülü, "Volitan"ı Tasarlayan Ekibin "Su Kapanı" Projesine Verildi           

ABD’de her yıl düzenlenen, uluslararası alanda prestijli tasarım ödüllerinden biri olarak kabul edilen Uluslararası Tasarım Ödülleri 2008’de (IDA 2008), ODTÜ Endüstriyel Tasarım Bölümü Öğretim Üyesi Hakan Gürsu başkanlığındaki Sözüm Doğan, Alper Karadoğaner, Anıl Ercan’dan oluşan ekip Su Kapanı (aqua-trap) projesi ile Sürdürülebilir Yaşam ve Çevre Koruma Dalı’nda büyük ödüle değer görüldü. Proje, Green Dot Awards 2008’de, ürün dalında ikincilik ödülü kazanmıştı. "Su Kapanı" projesi, sulama problemiyle karşı karşıya kalan yeni dikilmiş ağaçların ekonomik ve pratik destekleme sistemi olarak tasarlandı. Doğal ortamda kaybolan ve buharlaşan su zerreciklerini toplamayı ve ağaç köklerine yönlendirmeyi amaçlayan ürünün, ağaçlandırmayı ciddi şekilde destekleyeceği düşünülüyor.
 
Ekibin ses getiren diğer ödüllü projesi Volitan, güneş ve rüzgâr enerjisi kullanan, deniz suyundan tatlı su çevrimini gerçekleştiren ve karbondioksit atık üretmeyen geleceğin alternatif teknelerinden birisi olarak tasarlanmıştı. Volitan, güneş panellerini hareketli katı yelkenler olarak kullanıyor ve yakıt bağımlılığını tamamen ortadan kaldırıp 18-20 deniz mili hızla gece ve gündüz sürekli yolculuk yapabiliyor.
 
IDA Ödülleri’nde mimarlık, iç mimarlık, moda, grafik ve endüstriyel tasarım alanlarında yıl içinde geliştirilen en sıradışı çalışmalar değerlendiriliyor. Bu yıl 54 ülkenin önde gelen 2.000’in üzerinde firmasının 4.846 proje ile katıldığı ödüllere, çevresel sorunlara ağırlık veren projelerin ağırlığı hissediliyordu. Bu yıl kazananların ödülleri, geleneksel olarak Haziran ayında Los Angeles’ta düzenlenecek törenle proje sahiplerine verilecek.

Bu icerik 4595 defa görüntülenmiştir.