323
MAYIS-HAZİRAN 2005
 
MİMARLIK'TAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA

  • Zavallı Bir Binaya
    Gürhan Tümer

    Prof.Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü; MO Yayın Komitesi Üyesi



KÜNYE
UIA 2005 İSTANBUL’A DOĞRU

2005 İstanbul: Kent ve Mimarlık

Doğan Kuban

Kongre Onursal Başkanı

İstanbul’daki UIA Kongresi’ne katılmak isteyenlerin sayısına ve niceliklerine bakılırsa, Temmuz ayında İstanbul ve Türkiye, dünya mimarlarının görkemli bir mimarlık gösterisine sahne olacak. Ele alınması öngörülen konuların zenginliği açısından İstanbul UIA Kongresi unutulmayacak bir programla dünyanın karşısına çıkmaya hazırlanıyor. 750’den fazla bildiri ve poster dünya mimarlarının ilgisine sunulacak. Çok ünlü 20 mimar konuşacak. Bu tür kongrelerin “fashion show”ları (moda gösterisi) olan bu konuşmalar, içerikleri ne olursa olsun, genç mimarların büyük mimarları tanımalarına ve dinlemelerine olanak verecek. Genç kuşakların hayallerini süsleyen mimarları izlemek her zaman keyifli ve heyecan vericidir. Fakat kongrede çok daha fazla şeyler sunulması ve serbest tartışma odakları yaratılması öngörülmüş, bunun alt yapısı hazırlanmıştır.

Dünyada çelişik gelişmeler oluyor. Sanayileşmesi sınırlı, eğitimi kıt, kentleşmesi tamamlanmamış toplumlarda kentler azmanlaşıyor. Buna karşın, Almanya, İtalya ve İspanya gibi kent nüfusları azalan toplumlar var. Bir yanda büyümekten, öte yanda küçülmekten sıkıntı çeken toplumlar. Almanya’da küçülen kentlerin yapılarını yıkmayı düşünenler var. Temmuz’da bu konu, Dessau’daki Bauhaus’un açacağı sergi ile gündeme gelecek. Bu bağlamda, belki de gelecekte, bütün kentleri portatif, kolaylıkla ortadan kaldırılacak yapılarla inşa etmek düşüncesi ortaya çıkar. Belki gökdelenden de kurtuluruz. Kaldı ki “trailer” (karavan) kültürü yaygın. Turizm gibi kısa süreli bir göçerlik, dünya gündeminin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Neden bütün dünyayı göçer, mimariyi portatif olarak düşünmeyelim? Bu kendini hep göçer olarak görmekten kurtulamamış bir toplumda ilgi uyandıracak bir tartışma konusu olurdu.

UIA Başkanı Lerner, kongrenin ana temasını “Kent ve Mimarlık” olarak adlandırmış, içeriğini de “kentlerle mimarlığı tekrar buluşturmak” diye tanımlamıştı. Kendi içlerine dönük büyük yapılara, gökdelenlere, süpermarketlere, otomobillere hapsedilmiş dünya insanları, artık mimariyi pek göremiyorlar. Kent egemenliği otomobillerde. Bunlara, garajdan garaja hareketli hapishaneler de diyebiliriz. Toplumlar, sabahtan akşama kadar beyin yıkayan otomobil satıcılarının baskısından bir an için kurtulabilir, insanlar parlak oyuncaklarından özgür bir yayalık uğruna vazgeçebilirler mi? Yürümeyen insan, mimarinin tadını nasıl çıkarabilir? Bunlar, bu kongrede herhalde vurgulanacak. Uluslararası kongrelere katılanlar, kongre teması ne olursa olsun, hep kendi bildiklerini söylerler. Temmuz ayında İstanbul gibi bir kentte bulunmak da didaktik egzersizleri izlemeyi zorlaştırabilir. Bu açıdan spontane toplantılar ve konuşmalar, herhalde resmî program kadar yararlı olacaktır.

Dünyanın dört köşesinden gelmiş binlerce mimarın birbirleriyle sorunlarını konuşup, tartışmaları, ünlü mimarlık eleştirmenleri, öğrenciler, dünya dergilerinin mimarlık yazarlarını dinlemeleri, ve birçok kalburüstü mimarın deneylerini ve düşüncelerini izlemeleri, kuşkusuz mimarlara ve mimarlık öğrencilerine yeni görüşler kazandıracaktır. Bu kongreye Mimarlar Odası’nın Danışma Kurulu’nda yabancı mimarlar tarafından da beğenilen bir ad konmuştu: “MimarlıkLARın Büyük Çarşısı”. İstanbul Kongresi’nde sınırsız bir düşünce alışverişi ortamı yaratılması öngörülmüştü. Mimarların düşünce ve hayallerini besleyecek olabildiğince çok konuyu tezgahlamak, kuşkusuz çekici bir fikir. Sergiler, konuşma salonları, her yerde birkaç mimarın fikrini söylemelerini teşvik edecek buluşma noktaları, mimarlık bağlamında her şeye “hayır” diyebilme olanağı, eğitim, karşı-eğitim üzerinde tartışmak, bu fikirler çarşısı ortamını yaratabilir. Mimarinin bütün insan yaşamını içeren sonsuz boyutlarını düşününce, tartışma konusu bulmak hiç zor değil.

Bu buluşma ve konuşup tartışma ortamı eğer umulduğu gibi gerçekleşirse, Türkiye Mimarlar Odası’na onur verecek bir kongre olacağını umut edebiliriz. Bu tartışma odakları için çok sayıda mekân hazırlanması, Organizasyon Komitesi tarafından gerçekleştirilecek. Bu mekânlar spontane olarak da ortaya çıkabilir. Kendini dinleyecek üç, beş kişi bulan her mimar istediğini söylesin. Konular yerel olabilir, global olabilir. Her tür protestoyu içerebilir. Geçmişe ağıt yakabilir. Bu gri dünyayı yoketmek isteyen anarşist fikirler içerebilir. Modern kapitalizme övgü olabilir. Elitist olabilir. Fakirler için bir dünya önerisi olabilir. Türkiye’nin gelişen kentlerinin ne denli yağma üzerine kurulduğunun mekanizmasını anlatabilir. Ya da ütopyalar sergileyebilir.

Kanımca yabancı mimarların, mimari kritiklerin konuşmaları, posterler, sergiler, tematik tartışmalar, Türk mimarları için zengin bir bilgi ve deneyim kaynağı olacaktır. Mimarlar Odası ve onun örgütlediği görevliler, yukarıda tanımlamaya çalıştığım ortamın yaratılması için gerçekten içten bir çaba sarfediyorlar. İstanbul, yaz aylarında, hele yaz gecelerinde hayal edilebilecek en çekici dünya kentlerinden biri. Denizimizi dünya mimarlarına sunabilmeliyiz. İstanbul Belediyesi bu kongrenin gerçekleşmesi için gerçekten yardımcı oluyor. Söylenenleri de dikkatle dinleyeceklerini umut ediyorum.

Bu icerik 4996 defa görüntülenmiştir.