345
OCAK-ŞUBAT 2009
 
MİMARLIK’tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ANMA

DOSYA: TOPLU KONUT MİMARLIĞI: Deneyimler, Olanaklar, Olasılıklar

MİMARLIK MÜZESİNE DOĞRU
İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİK

11. Uluslararası Venedik Mimarlık Bienali: “Orada: Binaların Ötesindeki Mimarlık”

Selcen Tuncer

Y. Mimar


11. Uluslararası Venedik Mimarlık Bienali 14 Eylül - 23 Kasım 2008 tarihleri arasında gerçekleşti. Mimarlık bienalinin bu yılki küratörü Aaron Betsky. Bienalin bu yılki teması ise “mimarlığın bina inşa etmek değil, çevremizdeki fiziksel ve sosyal ortama hayat verme olduğu” yaklaşımı ile “Out There: Architecture Beyond Building” yani “Orada: Binaların Ötesindeki Mimarlık”. Bu yaklaşımla Betsky, insanın yaşadığı mekân-alan içerisindeki hayatına işaret ediyor ve bizleri yaşam alanlarımızı ve sosyal yaşamımızda mekânla kurduğumuz ilişkiyi irdelemeye ve birey olarak, grup olarak ve toplum olarak bizi çevreleyen gerçekliğin içerisinde mimarlığa olan ihtiyacı ifade edebilmeye davet ediyor. Bu çerçevede bienal, imajlar, projeler, enstalasyonlar, sunumlar, kısa filmler ile mimari tasarımda deneysel yaklaşımı destekliyor ve bir “iletişim aracı” olarak izleyenlere sunuluyor. Betsky’e göre çevremizdeki binalar inşaat sürecinin sonucu olan objeler, ancak mimarlık, sosyal yaşamımızda yapılar hakkında nasıl düşündüğümüz, konuştuğumuz, yapıların temsiliyet gücü ve onları nasıl inşa ettiğimizle alakalı.
 
Bienal, Venedik Lagünü kenarında eski bir tersane olan Arsenale ve 1895 yılından bu yana Venedik Bienali’nin tarihî sergi mekânı olarak kullanılan Giardini dışında farklı etkinlik ve sergilerle tüm kente yayılmış durumda. Arsenale’de sergilenen çalışmalardan bazıları şunlar:
 

Hall of Fragments, David Rockwell ve Jones / Kroloff

Fiziksel kısıtlardan kurtulmuş sinema ile görsel olanın fiziksel olana üstünlüğü ve gerçekliğin “anlatma şekli” ile basitçe değiştirilebilmesi irdeleniyor. (Resim 1)
 

Feedback Space, Coop Himmelblau

Dev, şeffaf bir “beyin” balonunu deneyimleyen ziyaretçiler, balonun içine girip hazırlanan kolları tuttuğunda ekranda kan basıncı beliriyor ve her bir ziyaretçiye göre değişen veriler ile mekânın da değişme/dönüşme durumu irdeleniyor. (Resim 2)
 

Who’s Afraid of the Big Bad Wolf in the Digital Age, Penezic & Rogina Architect

Sadece duvarlardan ve tavandan ibaret olmayan evlerimizin, su, hava, ısıtma ve soğutma tesisat sistemlerini açıkta bırakan bir ev sergileniyor. (Resim 3)
 

Hyperhabitat: Reprogramming the World, Guallart Architects

Bilgisayar ile kontrol edilen bir çevre kurgulanıyor ve böylece bilgisayar sosyal ilişkileri etkileyen ve yönlendiren bir araç olarak irdeleniyor. (Resim 4)
 

Skycar City. Demo of Skycar City, MVRDV

MVRDV’nin hayatımıza girmesini önerdiği “gökarabaları” ve buna göre kurgulanmış kent önerisi sergileniyor. (Resim 5)
 

S1ngletown, Droog & KesselsKramer

“Yalnız Kasabası”nda teknolojiyle birlikte azalan iletişim, yalnızlaşan toplum ve bunun sonucunda artık tamamen yalnız olan bireyin yaşamında yerini alan, bireyin yalnızlığını kolaylaştıran ve hatta “gideren” objeler, nesneler, öneriler sergileniyor. (Resim 6)
 

Roma Interrotta & Uneternal City

Michael Graves, Leon Krier, Aldo Rossi, James Stirling, Colin Rowe, Robert Venturi gibi isimlerin 1978’de hazırladıkları Roma için önerilerini içeren “Roma Interrotta” sergisinin hemen yanında günümüz kentinde kentsel planlamanın ne olduğunu, kentin nasıl dönüştüğünü ve nasıl dönüşmesi gerektiğini sorgulayan ve bu sorgulama sırasında Roma kenti üzerinden kentsel planlama araçları öneren “Uneternal City” sergisi yer alıyor. (Resim 7)
 
Diğer ana mekân olan Giardini’de ise, Padiglione Italia kısmında, katılımcıları arasında Herzog & De Meuron, Gehry Partners, Morphosis, Zaha Hadid, Coop Himmelblau’nun bulunduğu “Deneyim Ustaları / Masters of Experiment”, 55 uluslararası mimarlık stüdyosunun katıldığı “Deneysel Mimarlık / Experimental Architecture” ve internetten indirilmiş, mimarinin bir platform olduğu, kentsel mekânın bir sahneye dönüştüğü çağdaş mimarlık üzerine / hakkında anonim videolar / kısa filmlerin gösterildiği “Kenti Yüklemek / Upload City” sergileri olmak üzere 3 ayrı sergi bulunuyor. (Resim 8)
 
Giardini yeşil alanı içerisinde ise katılımcı ülkelerin pavyonları yer alıyor. Bu pavyonlarda sergilenen çalışmalardan bazıları şöyle:
 

Avustralya, “Abundant”

Avustralya pavyonunda ülke mimarisini gösteren 300 mimari tasarım sunuluyor. (Resim 9)
 

Belçika, “1907... After The Party” 

“1907... Partiden Sonra” başlıklı sergide bulunduğunuz geniş mekân ve peyzaj tamamen konfetilerle kaplanmış durumda; gerçekten bir “parti sonrası” mekâna girmiş gibi hissediyorsunuz ve konfeti kaplı peyzajın içerisindeki “yeşil-kahverengi” olmasına alıştığımız peyzajı farklı bir şekilde deneyimliyorsunuz. (Resim 10)
 

Brezilya, “Non-Architects / Interviews”

Brezilya pavyonunda, mimarların ve kentsel planlamacıların değil, kentte yaşayan 100 farklı kişinin kente dair görüşlerinin olduğu posterler yer alıyor. (Resim 11)
 

Danimarka, “Ecotopedia - Walk the Talk” 

Danimarka pavyonunda, küresel iklim değişikliklerine dikkat çekiliyor ve küresel ısınmaya karşı çözüm önerilerinin uluslararası ölçekte iletişim ve ortak girişim ile gerçekleşebileceği öne sürülüyor. (Resim 12)
 

Almanya,Updating Germany - Projects For A Better Future

Almanya pavyonunda enerji tüketimi irdeleniyor ve düzenlenen sergiyle enerji kaynaklarının nasıl boşa harcandığı vurgulanıyor. (Resim 13)
 

Japonya, “Extreme Nature: Landscape Of Ambiguous Spaces”

Japon pavyonunda mimari formların sunumunda farklı bir sergileme formatı-alternatifi öneriliyor. 1:1 ölçeğinde çok kırılgan strüktürler ve geçicilik hissi veren fiziksel yapıya sahip sera konstrüksiyonları inşa edilerek “mimarlığın anlamı” irdeleniyor. (Resim 14)
 

Polonya, “Hotel Polonia. The Afterlife of Buildings”

Polonya pavyonundaki çalışma, binaların olası yaşam döngüsünü irdeliyor ve bizleri bu süreci düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyor. Bu çalışma ile Polonya, 2008 Altın Aslan Ödülleri’nde “En İyi Ulusal Enstalasyon Ödülü”nü kazanmış. (Resim 15)
 

Çek Cumhuriyeti ve Slovakya Cumhuriyeti, “Sideways”

Çek ve Slovak Cumhuriyeti pavyonunda, sıradan insanların hayatları ve günlük alışkanlıkları bu insanların buzdolapları üzerinden anlatılıyor. Böylece farklı eğitimlere, gelirlere, geçmişlere, ailelere sahip insanların hayatları, buzdolaplarının nasıl olduğu, neleri içerdiği ile irdeleniyor. Bu bir nevi bu buzdolabına sahip insanın ekonomik açıdan, gelenekleri ve alışkanlıkları açısından farklı “mimari” yapısını ortaya koyuyor. (Resim 16)
 

Rusya, “Chess-Play for Russia”

Rus Pavyonu’nun zeminine bir satranç tahtası yerleştirilmiş ve üzerinde Dominique Perrault, Zaha Hadid, William Alsop, SOM, Norman Foster, Jean Nouvel gibi dünyaca ünlü mimarların yapılarının maketleri “yabancı oyuncular” olarak-piyonlar gibi dizilmiş. Bunun yanında Alexander Asadov, Alexey Bavykin, Mikhail Belov, Andrey Bokov gibi Rus mimarların yapılarının maketleri de “Rus oyuncular” olarak yerlerini almış. (Resim 17)
 
Genel anlamda bakıldığında bienal, pek çoğu çok iyi düşünülmüş enstalasyonların ve sergilerin bombardımanı. Bazen çok şaşırtıcı olabiliyor, bazen çok eğlendiriyor bu çalışmalar ve tabii ki arkalarındaki fikirler. Bu sergilerin, enstalasyonların, performansların içerisindeyken günün sonunda, hatta ortasında tüm görünenlerin yarattığı beyin fırtınası ve şaşkınlık-fikir yüklemesi ile iyi bir ürünü kaçırmak da olası. Bu yüzden aynı rotayı birkaç kez izleyip bienali sindirmek gerekiyor. Sonuç itibariyle yüklendiğimiz fikirlerin çeşitliliği yaptığımız her işte, bulunduğumuz her ortamda mekânın ve sosyal ilişkilerin sayısız farklı şekilde irdelenebileceğini, üretmek ve yaşamak-tecrübe etmek için düşünme şeklimizi, bakış açımızı sürekli yenilememiz gerektiğini, durduğumuz noktanın hep dinamik olması, değişmesi gerektiğini öğretiyor.

Bu icerik 3351 defa görüntülenmiştir.