322
MART-NİSAN 2005
 
MİMARLIK'tan

UIA 2005 İSTANBUL’A DOĞRU

MİMARLIK DÜNYASINDAN

DOSYA

  • SANATHAYAT
    Ali Artun

    İletişim Yayınları SANATHAYAT Dizisi Editörü

YAYINLAR

  • Yazılı Camiler
    Gürhan Tümer

    Prof.Dr., DEÜ Mimarlık Bölümü, Yayın Komitesi Üyesi



KÜNYE
YAYIN DEĞERLENDİRME

SANATHAYAT

Ali Artun

İletişim Yayınları SANATHAYAT Dizisi Editörü

Sanat alanında eleştiri, modern eleştirinin doğduğu 18. yüzyıldan bu yana, en savunmasız, en etkisiz çağını yaşıyor. Arthur Danto, Donald Kuspit gibi kimi çağdaş eleştirmenler ise, eleştiri bir yana, bizzat sanatın bile çoktan sona erdiğini savunuyorlar. ‘Sanatın sonu’na ilişkin iddialar, tarihin, ideolojinin veya modernliğin ‘sonu’na ait olanlar kadar popüler değilse de, daha da eski ve yaygın. Eleştirisi ve tarihiyle birlikte sanat, iddia edildiği gibi belki son bulmuyor, ama köklü bir dönüşüm geçirdiği konusunda kimsenin kuşkusu yok. 1980’lerden başlayarak gelişen kültürün özelleştirilmesi sonucunda sanat yoğun olarak şirketlerin denetimine giriyor ve giderek işletmeleşiyor; yani, özel işletmelere özgü sevk ve idare yöntemleri ve disipliniyle yönetiliyor. Sanatı besleyen yeni himaye sistemleri, sanatın kilisenin ve sarayın iktidarından kurtulduğundan bu yana, eleştirisiyle, tarihiyle, galerileri ve müzeleriyle kurduğu özerkliği tehdit ediyor: Kant’ın, Schiller’in, Goethe’nin önderleri olduğu özerklik düşüncesi ve politikaları kadar, bunların örgütlendiği kamusal alanı da tehdit ediyor. Bu tehditler karşısında, sanata ilişkin düşünceler, hatta bizzat sanat pratikleri, ‘kültürel eleştiri’ veya ‘eleştirel kuram’ olarak anılagelen, tarih, eleştiri, kültür ve politikanın eklemlendiği, çok daha kapsamlı bir alana çekiliyor. Ve burada, kendi tarihselliğini yeniden keşfederek, modernliğini sorgulayarak, kuşatılmış olduğu karmaşık iktidar ‘teknoloji’lerini sökmeye ve bunlarla baş etmeye yöneliyor; özerkliğini korumaya çabalıyor. Sanatı gösteri kültürüne, popüler kültüre, iletişim teknolojilerine; beğeniyi eleştiri yerine reklama tabi kılan kurumları, ortamları inceliyor, teşhir ediyor ve onlara direniyor.

İki yıldır İletişim’den yayımlanan ve editörlüğünü üstlendiğim SANATHAYAT dizisi, böyle bir eleştiri bölgesi açmayı umut ediyor; sanatın hayata, hayalgücünün gerçekliğe teslim olmasına karşı uyarıda bulunuyor. Bunun için SANATHAYAT, sanatın temsil edildiği kurumlar, düşünce ve pratikler üzerine eleştirel incelemeler yayınlıyor. Sanat eleştirisinin öncelerdeki ve çağımızdaki kimi temel metinlerini derliyor. Kendi sanatımızı düşünebilmemiz, örneğin Türkiye’nin modernleşme süreçleri ile sanat arasındaki ilişkileri çözümleyebilmemiz için bir birikim oluşturabilmeyi umuyor. Yerel incelemelerin -‘tez’lerin- değerlendirilebileceği bir mecra sunuyor. Müze, bienal, festival gibi güncel, canlı konular çevresindeki kuramsal, eleştirel tartışmaları yansıtıyor...

SANATHAYAT dizisi 2003 yılında, modernizm ve avangard üzerine kimi temel metinlerin derlendiği üç kitapla başladı. İlki: Charles Baudelaire’in Modern Hayatın Ressamı. “Baudelaire’de Sanatın Özerkleşmesi ve Modernizm” üzerine editörün kaleme aldığı bir makaleyle sunuluyor. Baudelaire, şair olmadan önce bir sanat eleştirmeni. Ama aslında şiiriyle de eleştirileriyle de yazdığı nihayetinde estetik üzerine bir manifesto. Modern Hayatın Ressamı, bu manifestonun can damarı.

Modern Kültürde Çatışma, Georg Simmel’in modernliği ‘keşfettiği’ makalelerini sunuyor. Georg Simmel, sanata sosyolojinin, sosyolojiye de sanatın perspektifinden bakması ve toplumsal hadiseleri estetik formlar, imgeler olarak tasavvur etmesi dolayısıyla sosyolojinin ‘esteti’, ‘empresyonisti’ olarak anılıyor. Kitabın sunuş yazısı, Simmel’in en kapsamlı çağdaş yorumcusu David Frisby’ye ait.

Peter Bürger’in, yayımlandığı tarihten bu yana önemli tartışmalar uyandırmış olan Avangard Kuramı, iki dünya savaşı arasında tırmanan avangard girişimler ve kışkırttıkları kuramsal polemikler ışığında avangardın tarihsel ve toplumsal haritasını çıkarıyor. Sunuş yazısı, “Kuramda Avangardlar ve Bürger’in Avangard Kuramı”, ‘avangard’ ve ‘modernizm’ kavramlarına farklı yaklaşımları aydınlatıyor.

SANATHAYAT dizisi 2004 yılında “müze” konusuna yoğunlaşıyor: Çağdaş sanat kuramı ve eleştirisine politik bir ufuk kazandıran Hal Foster’ın Tasarım ve Suç adlı kitabı, 20. yüzyıl kültürünün egemen öğesi haline gelen tasarım ile sanat arasındaki ilişkiyi müze mimarlığı çevresinde inceliyor. Sanatın gösteriye dönüştüğü çağımızda türeyen farklı müze modellerini tartışıyor.

Tarih Sahneleri – Sanat Müzeleri, kamusal bir kurum haline geldiği Fransız Devrimi’nden bugüne, müzenin iktidarla, kültür endüstrisiyle, kimlik politikalarıyla ilişkisini konu alan eleştirel metinler içeriyor. Derlemenin sunuş yazısı, İskenderiye’deki ilk örneğinden, son Bilbao harikasına kadar, müzelerin barındırdığı iktidar ilişkilerine değiniyor. 2005 baharında yayınlanacak müze kitaplarının bu cildini arkadan Sanatçı Müzeleri izleyecek.

Wendy Shaw’un Osmanlı Müzeciliği: Müzeler, Arkeoloji ve Tarihin Görselleşmesi kitabı, Osmanlı’nın müze deneyimini, bu deneyimin temsil ettiği kimlik politikalarını ve tarih anlatılarını inceliyor. Batılı bir kurum olan müzenin, başka toplumsal, kültürel ve siyasal koşullar içerisinde nasıl farklılaştığına ışık tutuyor.

Bu icerik 2850 defa görüntülenmiştir.