325
EYLÜL-EKİM 2005
 
MİMARLIK'tan

Öğrenci Yarışması: Aşırı

Topluma Yansıyanlar

Gelecek Kongrelere Doğru…

uia2005istanbul

  • İzlenimler

    Zuhal Ulusoy

    Yrd.Doç.Dr., Bilkent Üniversitesi, Peyzaj Mimarisi ve Kentsel Tasarım Bölümü



KÜNYE
Kongreden İzlenimler

Kongre’nin Şehirdeki İzleri

Cem İlhan

Y.Mimar

Kongre’yi takip etmek ciddi bir efor sarfetmeyi gerektiriyordu. Ben şahsen iki gün takip edebildim. Bir de Global Studio adındaki grubun Zeyrek’te yaptığı bir atölye çalışmasına dahil oldum. Serbest Mimarlar Derneği olarak organize ettiğimiz sergi de bu dahil olma durumuna eklenebilir.

İyilerden başlayalım. Kongre yoğun programı içinde herkese hitap edecek çeşitlilikte etkinlikler içeriyordu. Bu açıdan genel olarak zengindi diyebilirim. Mimarlık birkaç hafta da olsa kentin gündemine girebildi. Ünlü mimarlarla yapılmış söyleşiler basında yer almaya devam ediyor. Atölye çalışmalarının farklı milletlerden mimarların birbirini tanıyabilmesi açısından uygun ortamlar yarattığını gördüm. Bunun dışındaki ortamlarda ‘medeniyetler buluşması’ ne derece gerçekleşti bilemiyorum. Canlı mıydı peki? Canlı gibiydi. Gibiydi diyorum çünkü Kongre sırasında mimarlıktan faydalanamadık maalesef.

Kongre (1), mimarlığın kendisini kullanmayarak iki durum yarattı: Birincisi Kongre Vadisi içinde kendine tahsis edilen mekânları kurarken mimarlık mesleğinin içinden geçmeyen düzenekler sundu kente. Üstelik bunu da bir yarışma açtığı halde bu yarışmanın birikimini hiçbir şekilde hayata geçiremeyerek becerdi. Gelinen noktada sadece Mimarlar Odası tek sorumlu olarak gösterilemez elbette. Burada jürinin payını da unutmamak gerekiyor. Jüri seçtiği projelerle Mimarlar Odası’nı alternatifsiz bırakmıştı. Konsepte takılınıp kalındığı zaman bir açmaz içine düşülmüş, uygulama kabiliyeti olabilecek alternatifler dışarıda bırakılmıştı hatırlarsak. (Bu konuya star konuklarla ilgili bölümde tekrar değineceğim.) Kısacası, yarışmada sürecinde ekonomik açıdan kendini ‘döndürebilecek’ sürdürülebilir bir çözümün uzağına düşülmüştü. Bence bu durum önemli bir prestij kaybı yarattı. Gönderilen birçok proje arasında uygulanabilecek fikirler elbette vardı. Bazıları uygulanabilseydi modern mimarlık üretimindeki son derece şaibeli prestijimiz belki de yeniden kazanılabilirdi.

İkincisi kongrenin kentliler ile buluşma, bütünleşme iddiası idi. Bu da yine kongre sırasında mimarlığın sunacağı çağdaş mekânlar ile başarılacaktı. Kamusal alanda üretilen geçici sergi mekânları genel olarak amaçlananın çok uzağında kaldı. Bu konu önemli, çünkü her lafın başında “mimarlık hizmeti” almanın nimetlerinin bıkılmadan sayıldığı, şehirlilerin mimarlık konusundaki ‘eğitimsizliğinin’ ve ‘görgüsüzlüğü’nün vurgulandığı bir ortamdayız. Kongre sırasında, “terzi söküğünü dikemeyerek” kentlilere “eğer mimarlık bu ise almayalım” dedirtmiş olabilir. Kısacası şehirlinin işin içine çekilemediğini gördük.

Ne tesadüftür ki izleyebildiğim star mimarlar bile büyük söylemlerini bir kenara bırakmış ve şu son günlerin revaçtaki konusu olan ‘kamusal alan’ meselesine odaklanmışlardı. Onlar da mimarlık pratiğinin kendi küçük dünyasını kırıp kitlelere erişmesi gerektiğinden, mesleki birikimlerin kamusal alana dökülmesi gerektiğinden bahsettiler. Ando ve Safdie bunların arasında.

Ando’nun samimi bir havası olduğunu itiraf etmeliyim. İzleyenlerin bu toplantıdan sonra iki aykırı görüş ile oradan ayrıldıklarını müşahade ettim. Kimilerine göre çok hayal kırıcı bir konuşmaydı. Büyük bir ihtimalle son işlerinden müthiş imajlar ve iri laflar bekliyorlardı. Ama bu olmadı. Bence Ando sürpriz bir çıkış yaparak son derece samimi ve insani bir sunum yaptı. Mimarinin sebep olduğu tahribatların telafisi niteliğinde müdahalelerden bahsetti bizlere. Genç izleyicilerin hayal kırıklığı yaşamak yerine ciddi bir şekilde konuşulanları hatırlayıp yeniden düşünmesini öneririm. İzlemeyenler izleyenlere anlatır inşallah.

1. Kongre etkinliğinin öznesi oldukça farklı aktörleri içeriyor. Kongre Organizasyon Komitesi ve tabii ki Mimarlar Odası bunların başında geliyor.

Bu icerik 2749 defa görüntülenmiştir.