324
TEMMUZ-AĞUSTOS 2005
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

UIA 2005 İSTANBUL



KÜNYE
ETKİNLİK

17. Yapı-Yaşam Kongresi ‘…Ve Mimarlık’ Temasıyla Yapıldı

Melih Türa

Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı

BİLİMSEL KURUL

Bora Akçay, Aydan Balamir, Ersen Gürsel, Güngör Kaftancı, Haydar Karabey, Aslı Özbay, Murat Taş

Yapı-Yaşam 2005 Kongresi “…VE MİMARLIK” 19-21 Mayıs 2005 günlerinde Bursa’ da, yapılı çevrenin üretiminde görev alan yakın disiplinlerin ve mimarlıkla ilişkileri ile çelişkileri farklı alanlardan gelen meslek insanlarının katılımı ile gerçekleşti.

Kongrenin ilk günü Gürhan TÜMER açılış sunuşunda, “...teşbihte hata olmaz” diyerek, mimarlığın bugünkü durumunu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarda düştüğü duruma benzetti ve mesleğimizin, o koskoca imparatorluğu, yalnızca küçük bir bölümünü onun asli sahibine bırakarak parçalamayı öngören Sevr Anlaşması’nı anımsatan bir girişimle, bir dayatmayla karşı karşıya bulunduğunu ileri sürdü. Cengiz BEKTAŞ ise sunumunda “Kullanıcının mutluluğu belli bir zamana göre tanımlanamaz. Elbette yüzyıl önceki mutluluk duygusuyla bugünkü arasında, en azından geçen zaman ölçüsünde ayrım vardır. Mutluluk koşulları zamanla değişecektir. Statik değildir. Değişmezse bir sayrılık var demektir. Yapı esnek olmalıdır.” derken, bu esnekliğin de mimar tarafından çözüleceğini vurguladı.

Bora AKÇAY’ın yönettiği birinci oturumda, M. Çağlar MEŞHUR, mimarın kendisi dışında oluşturulmuş parseller ölçeğinde çözüm üretmeye zorlayan bir meslek adamı konumundan, yapı adası ve adaları düzeyinde çözümler üreten ve bu çözümler üzerinde taşınmaz sahiplerini uzlaştıran, başka bir anlatımla sadece mekânın değil, mülkiyetin de tasarımını yapabilen bir konuma gelmesinin önemli bir gereklilik olduğunu “Parsel Mimarlığı Nasıl Aşılır?” başlıklı bildirisinde ifade etti. Murat ÖZYABA ve Sibel POLAT, yeni gelişen yüksek nitelikli bir konut alanındaki kentsel çevrenin sorgulanmasını ve Bursa kenti ile olan entegrasyonundaki sorunları “Bursa-Bademli Örneği” ile belirlemeye çalıştı bildirilerinde. Ece KUMKALE, önemli bir problem olarak yalnızca yapısal ölçekteki çalışmalarından sorumlu olduklarına inanan mimarların, planlama bağlamından kopuk bir anlayışla inşa ettikleri örnekler ve bu örneklerin yarattığı birbirinden kopuk olarak oluşturulmuş konut topluluklarının üzerinde durduğu bildirisi ile ve Kemal Demir de Kayseri kent bütününde son 25 yılda yaratılan kent silueti ve kent kimliğinde tasarımcıların rolünü irdelediği bildirisi ile bu oturumda yer aldılar.

Murat TAŞ’ın yönettiği ikinci oturumda, mimarlıkta farklı uzmanlık alanlarının nasıl bir mekanizma ve etkileşim içerisinde olduklarının ve tasarıma etki eden çeşitli aktörlerin bu mekanizma içerisindeki yerlerinin mimari tasarım yarışmaları üzerinden irdelendiği bildirileri ile Ebru ERDÖNMEZ, Senem ZEYBEKOĞLU, F. Pınar ARABACIOĞLU ve Ezgi TUNCER; öncelikle mimari proje elde etme süreçlerindeki şartnameleri detaylı bir şekilde irdeleyen ve tek yapı ölçeğindeki yaklaşımlarına ve bunların yarattığı sorun alanlarına kentsel tasarım bağlamında dikkat çekmeye çalışan bildirileri ile Nuray BAYRAKTAR, Hülagü KAPLAN ve Ayşe TEKEL; gelenekselden günümüze bina üretimi sürecinde mimarın görev ve sorumluluklarındaki değişiklikleri ele alan bildirileri ile Çiğdem ÇELİK ve Ülger BULUT; “Mimarlığı, şehircilikten, iç mimariden, restorasyondan ya da peyzaj mimarisinden ayırmak mümkün değildir. Mimarlık bir yaşam alanı yaratma ortamıdır. Yalnızca mekânsal değil, fiziksel, sosyal, kültürel pek çok alanı da kapsamaktadır. Ama bu alanlar içinde sıkışmamıştır, serbestçe dolaşır, özgürdür. Ama bu özgürlük, sorumsuzluk demek değildir. Aksine doğallıktır, duyarlılıktır, uyumdur, kimliktir” şeklinde başlayan bildirisi ile Dilek ŞEN BEYAZLI yer aldılar.

Günün sonundaki üçüncü oturumda ise poster sunuşları vardı. Ahmet AYBAR’ın yönettiği ve Yaşar SUBAŞI DİREK’ in “Kültürel Süreklilik Küresel Doğrular ve Mimarlık: Geleneksel Diyarbakır Kent Dokusu ve Evleri Üzerine Bir Araştırma”, Bedriye ASIMGİL’in “Korumacılıkta Çağdaş Yaşamın Salih Tozan Kültür Merkezi ile Sunumu”, Çiğdem ÇELİK ve Ülger BULUT’un “Kente Düşen Gölgeler”, Sibel POLAT’ın “Mimarlığın Tüketimi: Lüks Konut Siteleri Üzerine Bir Araştırma”, F. Demet ÇETİN’in “Kültür, Değişim ve Sürdürülebilirlik Kapsamında Geleneksel Diyarbakır Evlerinin Fonksiyonel Kullanımı” başlıklı posterleri sunuldu bu oturumda.

Kongrenin ikinci günkü oturumlarından önce İhsan BİLGİN “Meslek / Disiplin / Formasyon / Uzmanlık Ayırımlarını Know-how ve Know-that İkilemi Üzerinden Düşünmek” başlıklı sunumunu yaptı. “Dekorasyon / İç Mimarlık / Dış Mimarlık … ve MİMARLIK” oturumunu Haydar KARABEY yönetti. Burada Belgin KOZ “Niteliksiz Yapılarda Niteliksiz Yaşam Alanları.. Sorumlu Kim?”,

başlıklı bildirisinin sonunda “Burada hep birlikte kıyasıya sorguladığımız ‘mimarsız mimarlık’tan çok daha acı olan ‘mimarlı mimarlık’ uygulamalarının durumudur ve yapılması gereken, ilgili tüm sektörlerin öncelikle kendi hatalarından başlayarak, içtenlikle işbirliği içine girmeleri ve detayları önemserken, bütüne sahip çıkmalarını” vurguladı.

Tolga Altan TUĞCU ise bildirisinde “Her uzmanlık alanında, insan olmanın doğasından kaynaklanan, mesleğinde çok ehil, sadece yeterli ya da tamamen yetersiz farklı başarı kategorilerinde bireyler bulunmaktadır. Oysa mesleklerin küçülerek alt gruplara bölündüğü, uzmanlaşmanın giderek derinleştiği bu yeni bilgi çağında, hiçbir meslek grubu, yetersiz ya da eksik bilgiyi taşıyabilecek esnekliğe sahip değildir” dedi ve uzmanlık alanlarında ortaya çıkan boşlukların, hızla farklı dinamiklere sahip yeni oluşumlar tarafından doldurulduğunu öne sürdü.

Koray MALHAN bildirisinde, uluslararası büyük mimari projelerde de mimarlık stüdyolarının iç mimar gruplarla beraber çalıştığı örneklerin sayısının artmaya başladığını; Şerife MERİÇ de “İçi’i Dış’ı Mimarlık” başlıklı bildirisinde bina elde etme süreçlerinin, teknolojik bina yapma gerekliliğinin de etkisiyle pek çok disiplinin bir ana başlık altında koordineli çalışmasını zorunlu kıldığını belirtti.

“Mühendislik Hizmetleri …ve MİMARLIK” oturumunda Bilge IŞIK, “Mimarlık ve Mühendislik Hizmeti için Eğitim” başlıklı bildirisinde başarı için gerekli olan: 1. Eğitimde insan kaynağının incelenmesini. 2. Eğitimin insan kaynaklarına göre planlanmasını ve 3. Eğitim yönetiminde söz sahibi olmayı irdeledi. Aydın BOYSAN ise sunumuna başlarken “Mimarlarla mühendislerin, özellikle inşaat mühendislerinin birlikte iş yaparken geçinmesinde zorluk doğuşu, acaba hangi nedenlerden kaynaklanıyor? Meslek sorunlarının çözümünde mi anlaşamıyorlar? Yaşadıkları zamanlar mı farklı? Yoksa bu işe bile siyaset mi bulaşıyor?” diye sorarak başladı ve hemen cevabını da : “…çıkar çatışması var. Bu sebebin bilimsel ve mesleki gerçeklerden doğduğunu sanmak bile saçma… Bu çatışma, başka disiplinlerden pay kapma ilkelliğinden kaynaklanıyor.” şeklinde ekledi. “Bir Mesleki Tanıma Doğru: Mimarlık-Mühendislik İlişkisi” başlıklı sunumunda Meltem ANAY, mühendislik mesleğiyle ilişkilerin belirlenmesinde öne çıkan ve tartışılması gereken konulardan birinin “Yapı alanında mimarın yerinin, sorumluluğunun ne olduğu” diğeri ise “tasarım sürecinde mühendisliğin yerinin, sorumluluğunun ne olduğunu” ele aldı.

Aydan BALAMİR “Koruma / Onarım / Esi Eserleştirme ….ve MİMARLIK” oturumunu yönetirken Europa Nostra Bilimsel Kurul Başkanı Gianni PERBELLINI “Şehir Surlarının Değerlendirilmesi ve İyileştirilmesi”ni Venedik bölgesindeki Bassano, Vicenza ve Verona’dan örnekler ile anlatırken, “İstihkam edilmiş Bursa şehri ve onun antik surları, Venedik bilgi ve kültüründeki doğulu köklerin farkına varılmasını temsil etmektedir” dedi. Atilla YÜCEL ve Cem YÜCEL ise sunumlarında “Restore etmenin her seferinde güncel ve yeni bir tasarım konusu olarak ele alınmasını” tartışıp sorgulayacaklarını belirttiler. Nihal ERGÜN de Kapodokya’daki restorasyon uygulamaları üzerine değerlendirme yaparken kaderine terkedilmiş bir konağın hayat bulmasının mutluluk verici olduğunu; Hamiyet ÖZEN ve Ayça SÜRÜL, koruma yaklaşımı olarak eskileştirme uygulamaları sırasında “mevcut olan aynen koruma” ya da yeniden-işlevlendirme yaygın olan koruma yaklaşımlarıdır. Bunların dışında “taklit ve eskiye öykünme” uygulamalarına da sıklıkla rastlandığını vurguladı.

Bu oturumdan sonra yapılan geniş katılımlı forumda kongre Bilimsel Kurul Üyeleri, bildiri sunanlar ve Kadri ATABAŞ, Neslihan DOSTOĞLU, Sinan OMACAN, Salih Z. PEKİN, Ahmet SÖNMEZ, Sait KOZACIOĞLU ile Nesrin YATMAN günü değerlendirdiler.

Kongrenin son günü Salih Z. PEKİN açılış sunuşunda mesleki yapılanma üzerine TMMOB Kuruluş Yasası’ndan biçimlendiği şekliyle Odaların toplum yararını gözetirken, üyelerinin sendikal haklarının da savunulmasındaki çelişkinin irdelenmesi gerektiğini; TMMOB Yasası uyarınca kurulmuş bulunan Mimarlar Odası’nın kamu kurumu niteliği taşırken, sivil toplum örgütü misyonunu da yükümlenmesi, hem “meslek kurumu” ve hem de “meslektaş örgütü” niteliğini taşır görünmesinin, bu çelişkinin ifadesi olduğunu vurguladı.

“Peyzaj Tasarımı / Çevre Düzenleme … ve MİMARLIK” oturumunu Aslı ÖZBAY yönetti. Bu oturumda Belemir DALOKAY GÜZER, ‘80 sonrası peyzaj mimarlığının disipliner sınırlarına yönelik dönüşümler ve bunun yansımalarını; Hüseyin BÜTÜNER 21. yüzyılda artan çevre sorunları, fiziksel çevre oluşumuna katkı veren disiplinlerin çevreye olan duyarlılıklarını ve sorumluluklarını arttırdığını, disiplinlerarası işbirliğinin çok önemli ve gerekli bir hale geldiğini; Deniz ASLAN peyzaj mimarlığının da dünyada bir yol ayrımında olduğunu, doğanın soyutluk düzeyinin tasarımcı açısından ve özellikle mimar açısından çok önemli bir yerde durduğunu; Orcan GÜNDÜZ ise ilk aşamada her iki uzmanlık alanını tarifleyen dar ve geniş kapsamlı tanımların ele alınmasının gerektiğini vurguladılar.

Ersen GÜRSEL “Şehir Planlama / Kentsel Tasarım ….. ve MİMARLIK” kongrenin son oturumunu yönetti. Yaşar Bahri ERGEN, tasarımın gerekliliğini öngören şehir planlama-kentsel tasarım-mimarlık eğitimlerinin birlikteliğinin tartışılması; eğitim modeli önerisinde günümüzde mesleklerin ihtisaslaşarak ayrışması söz konusu olduğu düşünülürse, meslekler arası eğitim ilişkisinin iyi kurulması gerektiği ve yasal çerçevesinin gereğine uygun çizilmesi gerektiği söyledi. Mehmet TUNÇER, tarihsel / arkeolojik / kentsel koruma alanlarında karşılaşılan sorunlar, koruma planlamasında mimarlık disiplininin yeri ve konumu, tarihsel çevrelerin koruma amaçlı planlaması, son dönemde mimarlar ve şehir plancıları arasında gözlenen bazı mesleki tartışmalar üzerinde durdu ve meslekler arası ilişkilere somut öneriler geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Sümer GÜREL ise insan yapısı çevre oluşumunda mimar(lık)ın yeri ve öneminin (üçüncü) dünya genelinde ve Türkiye özelinde “mühendislikten şehir planlamaya doğru evrimleşme sürecinde mimarlık meslek ve disiplinin yeri ve önemini” sorguladı. Canan ÖNEM, Kapadokya’ da yeni planlama yaklaşımlarının, üst ölçek planlama yaklaşımlarıyla eşgüdümlü olarak kullanılmasının yöntemini anlattı. Baran İDİL, “Kentsel olgu ve sorunlara mimarlık kültürü içinden bakarken içine dahil olmaya ya da eklemlenmeye çalıştığımız Avrupa Birliği’nin Avrupa Kentlerine, kent planlamasına ve mimarlığına bakışı ve hükümetlerinin deklare ettiği “mimarlık politikaları” bizlere ne anlatıyor? Avrupa mimarlığı, yüzyıllara dayalı gelenek, kazanım ve birikimlerine rağmen, globalizmin sinsi yayılımına karşı filtre ve paradlar oluşturmayı neden çok ciddiye alıyor?” sorularının cevaplarını verdi.

Bugünün forumunda yine kongre Bilimsel Kurul Üyeleri, bildiri sunanlar, Kadri ATABAŞ, Salih Z. PEKİN, Sinan OMACAN, Nesrin YATMAN ve Sait KOZACIOĞLU ve diğer katılımcılar günü değerlendirdiler. Forum sonunda söz alan Gianni PERBELLINI, kongreyi ve Bursa’daki temaslarını değerlendirirken, Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin Europa Nostra ile ilişki içinde olması gerekliliğini vurguladı ve Bursa içi ve çevresindeki uygulamalarda “Europa Nostra’nın Türkiye’deki gözlerinden biri olması” için görevlendirilmek üzere üyeliğe önereceğini belirtti.

Ardından Bilimsel Kurul Yapı-Yaşam 2005 Kongresi “…ve MİMARLIK”ın sonuç bildirgesi taslak metnini sunarak, tartışmaya açtılar, katılımcılar tarafından yapılan önermeler üzerine son şeklini alan kongre sonuç bildirgesi tüm ilgililere deklare edildi. Ayrıca kongrenin ikinci günü eşzamanlı olarak düzenlenen maket atölyesinin yöneticisi ünlü mimarların maketçisi olan İtalyan Edoardo MIOLA idi. Teması “Model Yapılarak Mimari Projenin Kontrolü ve İletişim Stratejileri” olan atölyeye 40’a yakın mimarlık öğrencisi ve genç meslektaşımız katıldı. İki bölümden oluşan çalışmada, ilk olarak teorik bilgiler, örnekler üzerinden karşılaştırmalar ve yapım tekniklerini anlatan Miola, ikinci bölümde değişik gruplara değişik konularda maket çalışmalarını yürüttü.

Kongre Sonuç Bildirgesi

Bursa, 21 Mayıs 2005

Kongre, yapılı çevrenin gerçekleşmesinde rol alan, mimarlığın yakın işbirliği içinde olduğu meslek ve uzmanlık alanlarının mimarlıkla ilişkileri ve çelişkilerini irdelemek üzere, iç mekân tasarımı, koruma, peyzaj tasarımı, şehircilik ve mühendislik ana başlıkları altında konuyu tartışmaya açmıştır. Üç gün süren oturum ve forumlarda, bu beş alanın birikimleri ve sorunları, mesleki yetki alanlarının tanımlanması ile eğitim süreçlerinin düzenlenmesi açısından ele alınmıştır. İrdelemeler sonunda, iç mimarlığın ‘dekorasyon’, korumanın ‘eskieserleştirme’, peyzaj mimarlığının ‘bitkilendirme’, şehirciliğin de yalnızca ‘planlama’ etkinliği olmadıkları vurgulanarak, bu disiplinlerin mimarlıktan ayrı algılanamayacağı ve gerçekleştirilemeyeceği; mühendisliğin ise yapı üretimiyle ilgili olan dallarıyla iletişimin güçlenmesi gereği üzerinde durulmuştur.

Tartışılan konuların önemi ve acil önceliği şu üç nedene dayanmaktadır:

• Yapılı çevrenin üretim ve denetimini ilgilendiren (birisi sonuçlanmış diğerleri hazırlık aşamasındaki) yeni yasalar ile, mimari tasarım ve uygulama alanlarının sınırları yeniden belirlenerek, mesleki sorumluluk alanı daraltılmaktadır.

• Avrupa Birliği’ne uyum kapsamındaki birikim ise tam tersine, mimarlığı genişletilmiş bir kültür ve meslek alanı olarak tariflemekte; hukuk ve tıp gibi mimarlık mesleğinin de toplumsal sorumluluğu dikkate alınarak, mimarlık eğitiminin yeniden düzenlenmesi beklenmektedir.

• Mimarlar Odası yönetimi ile TMMOB arasında, mesleki yetki alanları konusundaki anlaşmazlık ve atışmalar, mesleki gündemi verimsiz bir yöne taşımaktadır. Kongrenin onaylamadığı bu talihsiz gerilimin, mimari tasarım alanlarına müdahale eden TMMOB kararlarıyla birlikte en kısa sürede kaldırılarak, öncelikli sorunlara eğilinmesi gerekmektedir.

Kongre, kamuoyuna hatırlatmak ister:

• Çağdaşlığın gereği olan rasyonel iş bölümü ve uzmanlaşmaya, mimarlar hiçbir zaman karşı olmamış; kongreye konu olan beş alanın kendi içinde gelişmesi ve örgütlenmesinde, Mimarlar Odası hep öncü olmuş; 50 yıllık tarihinde konuya hiçbir zaman “iş paylaşımı” yönünden yaklaşmamıştır.

• Ancak, yapılı çevrenin üretimi bütüncül ve tasarım odaklı bir eylemdir. Uygarlığın somut göstergesi olan mimarlık, kültürel bir üretim alanı oluşturması ve tasarım sürecinin başında ve başlangıcında olması nedeniyle, bu eylem sürecinin birleştiricisi konumundadır. Mimarlık, fiziki çevrenin oluşumuna katılan tasarım, planlama ve mühendislik disiplinlerinin evrensel altyapısını ve doğurgan odağını oluşturur.

Kongre’nin bu doğrultuda netleştirebildiği görüşler şöyledir:

• Yapılı çevrenin sağlıklı ve nitelikli üretimi için, disiplinlerarası işbirliğine dayalı “yaratıcı ekip” çalışması zorunludur. Doğallıkla, mesleki örgütlenme biçimlerinin de bu yaklaşım ışığında yeniden ele alınması gerekecektir.

• Yapılı çevrenin üretimine odaklanmış yakın disiplinlerin birbirlerini anlayarak, anlaşarak ve uzlaşarak oluşturacakları ortak aklın, hukuk temelinde de yapılanabilmesi gerekir.

• Mühendislik, planlama ve tasarım disiplinlerine dayalı uzmanlık ayrımları “yetki” ve “yetkinlik” temelinde tartışılmalı; bütünün denetiminde, yapılı çevreyi mimarlık kültürü içinden değerlendirebilecek bilgi ve bilince dayalı “sorumluluk” esası gözetilmelidir.

• Mesleki sorumluluk sınırları, yalnızca diplomayla edinilen “yetki belgesi” ile değil, meslek kurumlarının katılımıyla geliştirilecek “yetkinlik ölçütleri” ile tanımlanmalıdır.

Bu önermelerin ışığında kongre:

• Üniversitelerin ilgili bölümlerini, Odaları ve diğer meslek kuruluşlarını, ilgili Bakanlıkları, yasama organı temsilcilerini ve yöneticileri göreve çağırır.

• Bu amaçla, bu bildirgeyi temel alan, üst düzeyde katılımla gerçekleşecek, aynı konulu ve tek defalık bir toplantı düzenlenerek, meslek ve eğitim alanlarının çağdaş veriler ışığında yeniden tanımlanmasını; sonuçların yasama ve yürütme erkine aktarılmasını önerir.

Bu icerik 4600 defa görüntülenmiştir.