340
MART-NİSAN 2008
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
YANSIMALAR

Bir Telefon Görüşmesi

Güven Birkan

Mimar

Telefon çaldı, açtım, karşımda Akgül Teyze; 85’inde bir yurtsever insan. Hal-hatırdan sonra:

 

- Mimarlar Odası seçimleri ile ilgili gelişmeleri bir süredir izliyordum, bugün gazetede seçim sonuçlarını gördüm. Seçimleri kazanan ekibin görüşlerini herhalde benimsiyorsunuzdur.

- Evet.

- Sizi ve kazanan görüşü kutluyorum.

- Teşekkür ederiz.

- Günümüzde, bu tür örgütlerin artmasına çok büyük gereksinim var.

- Evet ama, demokratik örgütlerin gelişmesi sürekli engelleniyor, 40 yıldır sadece meslek odaları seslerini biraz duyurabiliyor; zaten onların da sesini kesmeye çalışıyorlar.

- Haklısın.

- Üstelik, bu örgütlere katkı koyanların yaş ortalaması da oldukça yüksek, ama seçim sonuçları, gençlerin de verilen mücadeleyi en azından desteklediklerini gösteriyor.

- Madem ki destekliyorlar, öyleyse o gençleri, bu çalışmalara çekecek yöntemler bulmak gerek.

- Bizler biraz da eski alışkanlıkla, yani duygusal nedenlerle mücadeleye devam ediyoruz; gençler ise geçmişle böyle bir bağları olmadığı için, konuyu salt mantıklarının süzgecinden geçiriyorlar ve ufukta bir umut ışığı göremedikleri için de çabayı gereksiz buluyorlar.

- Durumu, sadece mantıkla değerlendirseler bile, mücadele verilmediğinde neler olacağını görüp, bu örgütlerdeki çalışmalara katılacaklarından eminim.

 
* * *
35 yıl kadar önce, 12 Mart darbesinin hemen sonrası; sesini çıkaran örgütler teker teker kapatılıyor. Biz, Oda yönetimi olarak, bir yandan Mimarlar Odası’nı açık tutmaya, öte yandan sınırlı da olsa, bir demokratik muhalefet oluşturmaya çalışıyoruz. Ama meslek örgütü sınırlarını taşan en ufak bir davranışımızda da savcılığa çağırılıyoruz. Yine de, süregelen tutuklama ve işkencelere karşı bir ses çıkarmanın yollarını arıyoruz. İşte o sırada, tutuklu genç bir mimarın, Hatice Alankuş’un, gerekli sağlık koşulları sağlanmadığı için hapishanede öldüğünü öğreniyoruz. Olayı kınayan basın bildirimiz gazetelerde yer alıyor.
 
Aradan ne kadar zaman geçtiğini anımsamıyorum, bir gün odanın kapısı çalındı; orta yaşlı bir hanım; kızının ölümü ile ilgili tutumu nedeniyle Mimarlar Odası’na teşekkür etmek için, Ankara’ya kadar gelmişti. Akgül Teyze ile ilk karşılaşmamızdı.
 
Akgül Yulkaslan’ın “teyze”liği, hapishane günlerinde, kadınlar koğuşundaki genç kızlara kol kanat gerdiği günlerden kalmaymış; çünkü kızıyla beraber kendisini de götürmüşler; bir süre tuttuktan sonra, suçsuzluğuna kanaat getirip salıvermişler. Ama kızı, o kadar şanslı olmamış.
 
Bu aydınlık insanla dostluğumuz hep sürdü. Yakın zamanda kaybettiğimiz annesini tanıyınca, yurtseverliğin tohumlarının nerelerden geldiğini anladık. Akgül Teyze’nin annesi, Kurtuluş Savaşı’nda, kaymakam olan eşi ile birlikte, at sırtında çeteci olarak nasıl savaştıklarını anlatırken, 70 yaş birden gençleşiyordu.
 
* * *
 
Telefonu kapatmadan önce Akgül Teyze, “O gençler de umutlarını yitirmeyecek, muhakkak bu mücadeleyi sürdüreceklerdir, insan umutsuz yaşayamaz” dedi.

Bu icerik 4806 defa görüntülenmiştir.