317
MAYIS-HAZİRAN 2004
 
MİMARLIK'TAN

ODADAN

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ÖDÜL ve SERGİ: 9. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri

  • Eski Van Şehri
    Şahabettin ÖZTÜRK

    Yrd.Doç.Dr., Mimar, Yüzüncü Yıl Üniversitesi,

    Fen Edebiyat Fakültesi,

    Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi



KÜNYE
ÖDÜL ve SERGİ: 9. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri

IX. ULUSAL MİMARLIK SERGİSİ VE ÖDÜLLERİ: Kurum ve Katılımcı Performansları

Aydan Balamir

Aşağıdaki yazı, 12 Nisan 2004 tarihinde gerçekleşen IX. Ulusal Mimarlık Sergisi açılışı ve ödül töreni için hazırlanmış ‘cep notları’ esas alınarak hazırlandı. Her ödül töreninde Komite ve Seçici Kurul Başkanlarının, hazırlık ve değerlendirme aşamaları hakkında kısa açıklamalarını yapmak üzere kürsüye çağırılmaları adetten olduğu için, böyle küçük notların hazırlanıp cepte tutulması da gelenektendir. (Bunu ihmal ettiğim ilk Ulusal Jüri deneyimimde ne diyeceğimi bilememiştim -ki bu, notların böyle cepte kalmasından daha elimdir.) IX. dönemin açılış ve ödül töreninin seyri Oda yönetimince planlandı. Açılış için yoğun bir Türk Sanat Müziği Korosu seçiminin, bu yılın Büyük Ödül sahibi Behruz Çinici’ye bir jest olduğunu sanırım. Mimarlık dışından katılımın eksikliği ise, ödül programının “mimarlığı kamuoyu gündemine taşıma” amacından uzaklaştığını düşündürdü katılımcılara. Ne bir basın toplantısı, ne medyanın ilgisi, ne mimarlığa yakınlığı olması beklenen kamu kurumlarının teveccühü... Bunda mimarlığın toplumumuzda pek önemsenmeyişinin payı olduğu kadar, ödül programının sahibi olan Odamızın tanıtım konusunda donanımlı ve istekli olmayışının da payı vardır. Düzenleme Komitesi’nin de rolü vardır kuşkusuz; bu konuda görüşüm, tanıtım-teşrifat işlerini komitecilik ruhuyla yürütmek yerine, profesyonel hizmet alarak üst düzeyde gerçekleşmesini sağlamak gerektiğidir. Buna karşılık, bazı dönemlerde komite olanaklarıyla da bundan daha başarılı organizasyonların gerçekleştiği olmuştur. Örneğin ödülün ilk dönemlerinde başbakan-bakan-belediye başkanı mertebesinde katılımlar olmaktaydı, katılanların kendi medya hareleriyle birlikte. Son 2 dönemdir medya biraz azalıp basın ağırlıklı olmuş; cumhurbaşkanının mesajı ve bizzat başdanışmanı ise hemen hiç eksik olmamıştı. Bu dönemin kurumsal performansının, katılımcılar cephesinde giderek yükselen performansın gerisinde kalışını çok yönlü olarak değerlendirmek gerekir.(1)

Yerleşik meslekler ve akademik disiplinler, üyelerini çeşitli ödül programlarıyla onurlandırırlar. Maddi bir karşılığı olmayan, yalnızca simgesel değeriyle öne çıkan bu ödüller, bir yandan kamuoyunun dikkatini mesleğin meselelerine çekmeyi, bir yandan da duyulan onurun paylaşılmasını sağlarlar. Uğraş alanlarını kimsenin anlamadığı, umursamadığı, önemsemediği duygusunu derinden paylaşan meslekler için ödüller, birer “teselli mükafatı” olarak da anlam taşırlar.

Türkiye’de teselli mükafatlarına ihtiyacı bulunan meslek gruplarının başlarında olan mimarlar, kendi ödüllerini Mimarlar Odası bünyesinde oluşturdular. İlk kez 1988 yılında Mimar Sinan’ın 400. ölüm yıldönümü anısına düzenlenmiş olan Ulusal Sergi ve Ödül Programı, Türkiye’de mimarlık mesleği ve kültürünü gündeme taşıma yolunda ilk kurumsal girişim örneğidir. Ankaralı, o zamanlar çok genç üç mimarın –Hasan Özbay, Tamer Başbuğ ve Cem Açıkkol– öngörülü girişimleriyle başlatılan programın oluşmasında, o dönem Oda yönetiminde bulunan Merih Karaaslan ve arkadaşlarının da itici gücünü anımsamak gerekir. İlk dönemde “ya kimse katılmazsa” endişesiyle, sergiye Oda yönetim kurulu üyelerinin de topyekün (değerlendirme dışı olarak) katılımı, bugün fıkra gibi gelen, hoş bir anıdır.(2)

Sonraki yıllarda giderek artan katılım, belki mimar sayısına oranla yeterli değilse de yüreklendiricidir. Bu yıl Ulusal Sergi’ye 349 mimar ve firma, 177 eser (toplam 195 pano) ile katıldı. Bu, en az 500 mimarın düşüncesi ve emeği demektir... Sergiye katılan çalışmalar arasından, “Yapı” ve “Proje” dallarında 28 Ödül Adayı belirlendi; Seçici Kurul çalışması sonunda “Büyük Ödül” ile “Mimarlığa Katkı” dalındaki ödüller hemen açıklandı; Yapı ve Proje dallarında ise sadece ödül adayları duyurularak, ödüller tören sırasında açıklanmakta. İlk kez 2002 döneminde başlatılan bu ‘Oskar Modeli’ denemesi, yüzeysel bir özenti olmaktan çok, ilgi çekme ve katılımı özendirme hedefli bir girişimdir. Bu gerekçe de çok derinlikli gelmeyebilir kulağa, amatörce bir girişimdir belki; ama en azından şunu söyleyebilirim: Geçen yıl kimse gelmezse diye korkulup ufak-tefek çıtlatmalar olmuştu bazı adaylara, bu yıl hiç esneklik gösterilmedi. Görebildiğim kadarıyla, ödül sahiplerinden yalnızca birisi yoktu aramızda, bir ödülün de iki ortağından biri gelebildi.

Ulusal Mimarlık Ödülleri, meslek topluluğumuz içinde giderek daha çok önemsenen ve gelenekselleşen bir örneklik etme ve paylaşım ortamı konumundadır. Bu ortama, varlıklarıyla örnek oluşturdukları ve uzun soluklu çabalarını bizlerle paylaştıkları için, öncelikle bu yılın Büyük Ödülü ile Mesleğe Katkı Ödülü’nü alan değerli meslektaşlarımıza –Behruz Çinici’ye ve Gürhan Tümer’e– hepimiz teşekkür borçluyuz. Onların öncü çalışmaları ve örnekliği, bu yılın başarı ödüllerinin her birinde gizlidir diye düşünüyorum. Bu ortamın 9 dönemdir kurulabilmesini sağlayan değerli çabaları için diğer ödül sahiplerine ve tüm katılımcılara da Komite adına teşekkür ederim.

Bu yılın Seçici Kurul üyeleri Nejat Ersin (Başkan), Zeynep Ahunbay, Ziya Tanalı, Abdi Güzer ve Tevfik Tozkoparan’a, üç gün üç gece boyunca titizlikle çalışmaları, ve iki yıllık döneme yayılan katkıları için teşekkürler. Komite arkadaşlarım Oğuz Bulhaz, Cüneyt Akbulut ve Nurçin Çelik (aynı zamanda sunucumuz) verimli bir işbölümüyle, tüm görevleri üstlendiler. Beni bu yıl resmi duyuru ve dokümanların hazırlanması dışında pek yormadıkları için, özel teşekkürlerimi sunuyorum. Son olarak, komitemizin profesyonel kadrosu olarak Bayar Çimen’e de, nerdeyse her mimarı tek tek arayıp yakın takibe alarak, ve 195 panonun her birini işlemden geçirerek, bu serginin gerçekleşmesini sağladığı için teşekkürler.

Ödül plaketimizin de, mimarlara yakışır nitelikte ve Oda ruhuna en uygun şekilde, bir imece tasarım ürünü olduğunu hatırlatmak isterim. Tasarım, 2002 jüri ve komite toplantılarında doğdu. Hemen herkesin eli ya da sözü değdi, ama en çok eli değen Nevzat Sayın olduğu için, prototip üretimini de o üstlenmişti. Bu yıl isim altındaki çizginin konumu ve uzunluğunda bir farklılaşma görüyorum; uygulamada birileri ‘yorum’ yapmış olmalı. Mimarlar olarak ne zaman ki bir çizgi üzerindeki hakkımızı dahi koruyabileceğiz, o zaman bu ödül törenleri de mesleğimize yaraşır parlaklıkta olacak...

1. 27 Nisan-25 Mayıs arasında Arkitera Diyalog’da yer alan tartışma, bunun için bir fırsat oldu. (www.arkitera.com) Konu üzerine ilk yayınlar için bkz. Kadri Atabaş, Gezin Evren ile Boğaçhan Dündaralp’in yazıları: Mayıs 2004, Yeni Mimar, sayı: 1, 3-16; 4-5.

2. Mayıs 2004, Yeni Mimar; Hasan Özbay’ın ödül programının kısa tarihçesi üzerine yazısı.

Bu icerik 1305 defa görüntülenmiştir.