339
OCAK-ŞUBAT 2008
 
MİMARLIK'tan

MİMARLIK DÜNYASINDAN

ETKİNLİKLER

YANSIMALAR: “Koruma Alanına Yeniden Bakış” Dosyası Üzerine

DOSYA: Mimarlık ve Eğitiminde “Süreklilik ve Değişim”

MİMARLIK ELEŞTİRİSİ: Turgut Cansever’in Söylemi ve Mimarlığı

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY
TÜRKÇE ÖZET
YAYINLAR



KÜNYE
ETKİNLİKLER

Mimar Kemalettin ve Çağı: Mimarlık, Toplumsal Yaşam, Politika Sempozyumu

Ali Cengizkan

Doç. Dr., ODTÜ Mimarlık Bölümü; Mimar Kemalettin ve Çağı Sempozyumu Sorumlusu

Mimarlar Odası Genel Merkezi’nin X. Ulusal Mimarlık Sergisi ve Ödülleri kapsamında gündeme getirdiği Anma Programı, 2006-2008 yıllarını kapsayan döneminde Mimar Kemalettin Bey’e özgülenmişti. Beş ana oturum ve bir forum/değerlendirme oturumundan oluşan “Mimar Kemalettin ve Çağı: Mimarlık, Toplumsal Yaşam, Politika” Sempozyumu, 7-8 Aralık 2007 tarihlerinde, Ankara’da, Kemalettin’in son tasarımlarından olan, 1930 yılında Gazi İlk Muallim Mektebi olarak hizmete giren (sonradan Gazi Eğitim Enstitüsü), bugünkü Gazi Üniversitesi Rektörlüğü yapısında, özgün adı Mimar Kemalettin Salonu olan toplantı salonunda gerçekleşti.

Sempozyumu Anma Komitesi adına düzenleyen Ali Cengizkan, yaptığı açış konuşmasında, toplantının ikinci başlığına dikkat çekerek, toplantıda, “Mimar Kemalettin uzmanı araştırmacı, bilim ve sanat insanları kadar, Kemalettin’in yapı ve düşünce ürettiği dönem, o dönemin kültürel, düşünsel, ekonomik ve politik dönüşümlerine ışık tutan çalışmalar yapan bilim insanlarının da davetli olarak bildiri sunmakta” olduğunu; aralarında “bir kültürel coğrafyanın iklimine eğilenler, bunu toplumsal ve uzman ‘kolektif bellek’te yeniden tazeleyenler olduğu gibi, uzmanlaşmış tikel alanlarda ‘derin kazı’larla yeni ‘sözler’ üretmeye çalışan genç araştırmacı ve tarihçilerin de” bulunduğunu vurguladı. Cengizkan, toplantıya konu olan ikinci başlığı, Konya Alaettin Tepesi’nin kültür tarihindeki önemli yeri ve koruma değeri üzerine Mimar Kemalettin’in 1911’de yazdığı bir yazıyla, aynı konuda Atatürk’ün (Gazi Mustafa Kemal imzasıyla) Başbakan İnönü’ye 22 Mart 1931 yılında gönderdiği iki maddelik “rica” yazısı ışığında değerlendirdi: Cengizkan’a göre her iki rolü yerine getiren kişi de “modern” sayılırdı: “Demokratikleşme konusunda gecikmiş olan toplumlarda böylesi erken konuşan böylesi aydın ve böylesi politikacı bireylerin bulunduğu kültür ortamlarına, ve onların varlığına” gerek vardı; özellikle de “günümüz dünyasının taklit ve özenti kaynaklı ‘sahte kimlik’ arayışlarının ağırlık duyurduğu ortamında…”

 

İlk oturumda oldukça kalabalık bir dinleyici topluluğuna seslenen İlhan Tekeli, “Mimar Kemalettin ve Eseri Hangi Ortamda Gelişti” başlığı altında, Kemalettin’i “çağına oturtmak” kaygısı ile altı kritik noktanın irdelenmesi gerektiğini vurguladı. Bu kapsamlı konuşmasında adeta Osmanlı Devleti sınırları içinde 1800’lerin başından 1925’e kadar bir politik-toplumsal-örgütsel panorama çizen Tekeli, modernleşme çabaları ve bunun sonurguları üzerinden Kemalettin’e baktı: 1870-1927 arasında yaşayan bir birey olarak neleri yaşadığını; Hendese-i Mülkiye ve Charlottenburg’taki kişisel eğitimini ve formasyonunu; sivilleşen bir toplumun bireyi olarak Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’nin kurucularından biri oluşunu; Evkaf Nezareti’nde yalnızca tamirat değil yeni yapı ile (de) uğraşan İnşaat Müdüriyeti’ni kurmasını; Birinci Ulusal Mimarlık Akımı’nın iki önemli figüründen biri olmasını; mimarlık konusunda yalnız pratik yapan değil, yazılar yazıp kuramsal yaklaşımlar geliştiren bir mimar olmasını inceledi bu panoramayı çizerken…

 

Osmanlı’da Mimarlığın Üretimi” başlığını taşıyan ikinci oturumda, oturum başkanı Günhan Danışman, “Ertuğrul Gazi Mescidi’nden Laleli Apartmanları’na: Yığma Duvardan Betonarmeye Osmanlı Yapı Teknolojisinin Evrimi” başlığı altında, neredeyse 600 yıllık deneyime oturan yığma inşaat tekniğini anımsatarak, 19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başında birdenbire çelik ve beton ve betonarmenin inşa ortamına girip kullanıldığını, örnekleriyle anlattı; daha geç örneklerden Chandigarh’a bakıma gereksinim duyulduğu halde, IV. Vakıf Hanı’nın durumunun iyi olduğuna da değindi. Ayla Ödekan “Zanaattan Mimarlığa Doğru” başlıklı sunuşunda Kemalettin’in yaşadığı yıllarda ‘usta-çırak’ ilişkisiyle yapımdan “yeni usul” olarak adlandırılan, mühendis-mimar gibi diplomalı meslektaşların başını çektiği, “proje” ile yürütülen süreçlere geçildiğini; yine de pek çok yapının hem üretiminde hem de mimari tasarımında zanaatkar ustaların kullanıldığını anlattı. Gülsün Tanyeli “Yüzyıl Dönümü’nde Kentsel Altyapının Modernleşmesi ve Mühendislik”; Gül Cephanecigil, “Yüzyıl Dönümü Süreli Yayınlarında Mimari Geçmiş”; Oya Şenyurt “Geç Osmanlı’da İnşaat Örgütlenmesi ve İnşaat Alanının Aktörleri: Gayrimüslimler” başlıklı konuşmalarında; özellikle İstanbul (payitaht) merkezli okumalarla, başkentin rıhtım-elektrik-su-aydınlatma-havagazı-tramvay benzeri altyapı yenilenmesiyle nasıl modernleştiğini ve bunun içinde yabancı mühendislerin katkısını, aktörlerin isimleriyle; mühendislik-sanat-tarih dergilerinde yer alan yazıların ilgi alanlarını ve yazarlarını, bu dergilerin süreklilik gösteren yapısı içinde; yine Ödekan’ın da değindiği geçiş döneminde Hassa Mimarlar Ocağı’nın mimarları yerine nasıl neccar, dülger ve kalfalarla inşaat etkinliğinin yürütüldüğünü ayrıntılı çerçeveler içinde dile getirdiler. İkinci oturumdaki katkılarla, İstanbul merkezli bir biçimde de olsa, Osmanlı Devleti’nin son 50-60 yılındaki inşaat etkinliğinin aktörleri, inşa teknolojisi, düşünsel ve kentsel altyapısı ayrıntılı biçimde ve açıklıkla sergilenmiş oldu.

 

Osmanlı’da Mimarlık ve Egemen Beğeni” başlıklı üçüncü oturumda Afife Batur “Kemaleddin’in Mektebi” başlıklı sunuşla, Osmanlı’da mimarın eğitimine okul ve kurumların tarihçesiyle yaklaştı ve İTÜ Arşivi’ndeki kayıtlar ışığında Kemalettin’in verdiği dersleri, yerine vekil bıraktığı hocaları ve kendisiyle ilgili ‘izin’ benzeri resmî kayıtları aktardı. Uğur Tanyeli “Bir Ulusalcılık Açmazı Olarak Kemalettin ve Ali Tal’at Bey’in ‘Fenn-i Mimarî’si” başlıklı sunuşunda, ikilinin 1911’de basılan ve 1926 yılında yeni baskısı yapılan, ancak çok okunduğu ve etkili olduğu söylenemeyecek olan bu 112 sayfalık+110 planşlık kitabının söylemsel temellerine eğildi. Üslup-fen-usul-hars-medeniyet-uygarlık-milliyet-kavimler-‘nasyon’ sözcüklerinin dilsel ve ideolojik arka planlarına tarihsel olarak bakıp, şu saptamayı yaptı: “Bu süreç sonucunda ulusalcı mimarlık duvara toslar!” Ahmet Ersoy’un Yavuz Sezer tarafından sunulan “XIX. Yüzyılda Osmanlı Mimarlık Tarihi ve Kuramsal Söylemin İnşası” başlıklı bildirisi, “Hanedan’ın mimari geleneğini” 1873’te yayımlanan “Usul-i Mimari-i Osmani” üzerinden kurma-açıklama çabasına girişine odaklı idi; bir ‘tarz’ın nasıl inşa edildiğini vurguladı. Onu izleyen Yavuz Sezer, “Bir Türk Aşiyanı Yapmak”: Yirminci Yüzyıl Başında Geleneksel Osmanlı Evinin Tarihi Miras ve Mimari Model Olarak Algılanışı” başlıklı bildirisinde, yüzyıl başındaki konut-ev-yuva-aşiyan kavram ve imge nesneleri üzerinden, anıtsal (monumental) tarih yazımına paralel eskici (antiquerian) tarih yazımının yağlıboya resim-sanat eleştirisi ve nihayet mimarlık alanını, “mimari miras” çerçevesinde nasıl etkilediğinin şifresini çözdü. Üçüncü oturum, Kemalettin’i kuşatan mimari mesleki söylemsel alanın, ana çizgiler ve belli başlı aktörlerle ortaya çıkışını sağladı.

 

Mimar Kemalettin’e Yakından Bakmak” başlıklı, dördüncü oturumda Yıldırım Yavuz, yayıma hazırladığı kitapta yer alan Kemalettin Bey’le ilgili yeni bilgi kaynakları arasında eşi Sabiha Hanım’la olan mektuplaşmalarını; Mimar Kemalettin’in Vakıflar Arşivi’nde ortaya çıkan bilinmeyen çizimlerini; yine aynı arşivde bulunan büyük olasılıkla kendisinin çektiği fotoğrafları saydı ve bunlardan örnekler gösterdi. Meryem Fındıkgil Doğuoğlu, Kemalettin’in izinde gidip arşiv araştırması yaptığı, yüzyıl başı onun yaşamış olabileceği mekânları kartpostal ve arşiv belgeleriyle ortaya çıkardığı “Kemalettin’in Berlin’i”ni; Çetin Ünalın, “Meşrutiyet Dönemi ’Cemiyetleşme’ Hareketleri ve Bir ‘Osmanlı Aydını’ Olarak Mimar Kemalettin”i; Emre Madran, “Mimar Kemalettin’in Koruma Alanında Hazırladığı Bir Raporun Çağdaş Yaklaşımlar Işığında İrdelenmesi” başlığı altında, Kemalettin’in koruma alanında önem verdiği “örgütlenme”, “uzmanlaşma”, “işbölümüne gitme” ve “bakım sürekliliği” gibi kavramları nasıl irdelediğine baktı; “eylemi ile söylemi” arasındaki tutarlılığı irdelemeyi bir başka sunuşa bıraktı. Dördüncü oturum bu özellikleriyle, Kemalettin’i yeniden görmemizi ve onunla ilgili bilgileri güncellememizi sağladı.

 

Yapıtları ve mimarlığına odaklanan beşinci oturum, Suha Özkan’ın yeni başkent Ankara’yı sahne alarak geliştirdiği “ ‘Cumhuriyet’ için Çalışmak: Ankara” bildirisiyle, o yılların Ankara’sındaki Mimar Vedat Bey-Mimar Kemalettin Bey ve diğer inşaat-tasarım-ustalık-beceri aktörlerinin uygulamalarına eğildi. Ali Cengizkan, “Mehmet Nihat Nigisberk’in Katkıları: Evkaf İdaresi ve Mimar Kemalettin” bildirisiyle, Kemalettin’in baş yardımcısı sayılabilecek Mimar Mehmet Nihat’ın arşivinden, dönemin yapı üretimine, Kemalettin’in bilinmeyen yapılarına ve dört mektubuna ışık tuttu. “I. Vakıf Apartmanı ve Belvü Palas” bildirisiyle Gökçe Günel, Vakıflar Arşivi’nden aydınlığa çıkardığı belgelerle, 1970’lerin başında yıkılan ünlü otelin yapım sürecine, detay çizimlerine ve dönemin Ankara’sının sosyal coğrafyasına açıklık getirdi; hafızamızı canlandırdı. Sempozyumun son bildirisi, “Kemalettin’i Yeniden Konumlandırmak” başlığı ile Bülent Tanju tarafından verildi. “Her konumlandırma denemesinin, bu eylemi gerçekleştiren özneyi de yeniden konumlandırdığını” söyleyen Tanju, “aşkın değer” ve “mutlak metin” kavramlarını kullanarak, “duraksama”nın önemine vurgu yaparak, “değişmez form” ve “mutlak tanım” kesinleştirmenin tehlikelerine değinerek örnekler verdi. İlk oturumda İlhan Tekeli’nin vurguladığı gibi, “Kemalettin ve dönemi üzerine söylenecek daha çok şey var!” Ve belki de Anma Programı kapsamında ele alınan sempozyum, sergi, kitap yayınları ile henüz daha konuşmalarımızın başlarındayız!

 

İki günlük sempozyumun ilk günü akşamı rektörlük yapısının zemin katındaki Gazi Üniversitesi Rektörlüğü Sergi Salonu’nda açılan “Mimar Kemaleddin: Tarihin Dönüm Noktalarında Bir Mimar” sergisi, Afife Batur tarafından hazırlanmıştı. Sempozyumda ele alınan dönemi, bu kez mimari yapı fotoğrafları, çizimleri, bir maket ve arşiv belgeleriyle ele alan sergi, 26 Aralık 2007 günü İstanbul Büyükşehir Belediyesi Taksim Galerisi’nde, iki büyük maket ve yeni çözümleme paftalarıyla zenginleştirilmiş biçimde açılacak. Sergi, 2008 başında uzun süreli olarak Ankara Vakıf Eserleri Müzesi’nde (İlk Hukuk Mektebi) açıldıktan sonra, Türkiye’de diğer kentleri de gezecek.


Bu icerik 3566 defa görüntülenmiştir.