MİMARLIK TARİHİ
Anadolu’da Toplumunu Kaybetmiş Dini Yapılar
Firdevs Kulak Torun, Doç. Dr. Atatürk Üniversitesi İç
Mimarlık Bölümü
Erzurum, farklı toplumların ve kültürlerin
etkileşimine sahne olmuş, önemli bir kenttir. Bu
etkileşim ortamında uzun süre var olan Ermeni
toplumu, kentte farklı dönemlerde nüfus olarak
yoğunluk göstermiş ve kendi dini yapılarını
inşa etmiş, ancak bu yapılardan sınırlı bir kısmı
günümüze ulaşmıştır. Bazı yapıların günümüze
ulaşamamış olması ve bazılarının da hangi
topluma ait olduğunun belirlenmesinin zorluğuna
dikkat çeken yazar, bu çalışmada, Erzurum’da
yer alan Ermeni kiliselerinin mimari özelliklerini
karşılaştırmalı olarak inceliyor. Bu yapıların,
Ermeni mimarlık geleneğinin birer örneği olarak
dini, kültürel ve tarihi açıdan büyük değer
taşıdığını vurguluyor.
Doğu Anadolu bölgesinin önemli kentlerinden biri Erzurum’dur. Tarihi ve önemli yolların kesişim noktasında bulunmaktadır. Tarihinde konumu sebebiyle Anadolu’ya açılan giriş kapısı olma özelliği taşımıştır.
[1] Kent, tarihinde askeri nitelikte kullanılan sınır şehri vazifesi üstlenmiştir. Doğu Roma ve İran arasında gerçekleşen savaşlarda sınır kalesi olmuştur.
[2] Erzurum kenti Bizans tarafından İran saldırılarına karşı oluşturulmuştur.
[3] Bu özellikleri sebebiyle kent tarihi içerisinde sürekli el değiştirmiştir.
[4] 1071 yılında gerçekleşen Malazgirt Zaferi’nin ardından kente Selçuklu hâkim olmuştur.
[5] Bu tarihten itibaren Erzurum, Türk hakimiyetine geçmiştir. Türkler Erzurum’a geldiğinde Ermeni ve Gürcü halkın birlikte yaşadıkları bilinmektedir. Birlikte yaşamalarının sebebi ise Bizans döneminde 8. yüzyıl boyunca bölgeye nüfus naklinin gerçekleştirilmesidir. Bu nüfus nakli esnasında Ermeni halkı bu bölgeye yerleştirilmiştir.
[6]
Türkler kente geldiğinde yedi yüze yakın kilise bulunduğu bilinmektedir.
[7] Selçuklu hakimiyetinde kiliseler kullanılmaya devam etmiştir. Kiliselerin etrafındaki yerleşmeler gayrimüslim halk için yaşam alanlarına dönüşmüştür.
[8] Beylikler döneminde de kiliseler işlevlerine devam etmiştir. Çünkü bölgeye hâkim olan Türkler farklı inançlara müdahale etmemiştir. Gayrimüslim halk da dinlerini yaşayabildikleri için kenti terk etmemişlerdir.
[9] Bölgede sonradan yaşanan Osmanlı döneminde gayrimüslim halka önemli haklar tanınmıştır. Bölgede yaşayan gayrimüslim halk dini, idari ve adli konularda kendi toplumu içerisinde özgür bırakılmıştır. Her azınlık grubun kendi din adamlarından oluşan ruhani bir meclisi oluşturulmuştur. Her topluluk kendi inanç sistemlerine göre ibadetlerini gerçekleştirmiştir.
[10]
Erzurum kenti tarihte farklı toplumların ve kültürlerin etkileşiminde olan bir çevre olmuştur. Bu bölgede Ermenilerin tarihi ise Bizans İmparatorluğu dönemine kadar dayanmaktadır.
[11] Ermeni toplumu Orta Çağ’da bölgede var olan Bagratuni Hanedanı döneminde de önemli bir varlık göstermiştir. Bölgeye Selçuklu ve Osmanlı hakimiyeti geldiğinde yine Ermeni toplumu bu imparatorlukların yönetimi altında yaşamlarına devam etmiştir.
[12] Bölgede Osmanlı İmparatorluğu hakimiyeti sürerken Müslüman ve Hristiyan topluluklarının nüfusları arasında dönemsel değişiklikler gerçekleşmiştir. 19. yüzyılın sonlarına gelindiğinde Erzurum kentinde Ermeni nüfusunun yaklaşık olarak 70.000 olduğu tahmin edilmektedir.
[13] Ancak bölgedeki Ermeni nüfusu I. Dünya Savaşı sonrasında azalmıştır.
[14]
Ermeni nüfusu bölgede yaşarken tarım, hayvancılık, zanaat, ticaret gibi farklı alanlarda faaliyet göstermişlerdir.
[15] Eğitim hayatına da büyük önem vermişler ve bölgede dini ve kültürel merkezler oluşturmuşlardır.
[16] Ermeni toplumu zengin bir kültürel hayata sahip olduğu bölgede önemli mimari eserler de ortaya çıkarmıştır. Özellikle dini kültürlerinin bir ürünü olarak gelişen Ermeni kiliseleri kentte önemli eserler arasında yer almaktadır.
[17]
Çalışmaya konu olan yapılar ise Erzurum’da yer alan Ermeni toplumuna ait kilise yapılarıdır. Ermeni nüfusunun bu bölgede uzun süredir var olması ve diğer azınlıklara göre belli dönemlerde nüfus olarak yoğun olması günümüze kendi dini yapılarını ulaştırmalarına katkı sağlamıştır. Evliya Çelebi, seyahatnamesinde 1645 tarihinde Erzurum’da Ermeni toplumunun yedi sokakta yaşadığını belirtmiştir. Ayrıca Ermeni halkının ibadetlerini gerçekleştirmek üzere 13 adet kiliseyi kullandıklarını da söylemiştir.
[18] Ancak Ermeni halkına ait kiliselerden hepsi günümüze ulaşamamıştır.
Geçmişte bölgede Bagrati Hanedanlığı hakimiyeti altında yaşayan Ermeni toplumuna ait olan kiliselerin tespiti ise günümüzde zorlaşmaktadır. Bölgede var olan ve günümüze âtıl durumda da olsa ulaşabilmiş, tespit edilebilmiş kilise yapılarının Ermeni toplumuna ait olup olmadığının belirlenmesi, çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Özkan’ın
[19] sanat tarihi alanında tamamladığı “Erzurum ve İlçelerindeki Hristiyan Mimarisi” isimli tezinde bölgede var olan kilise yapılarını ele almıştır. Ancak bazı kiliselerin hangi topluma ait olduğu konusunda veriler oldukça sınırlıdır. Ön araştırma aşamasında kiliselerin isimleri tarandığında Gürcü ve Ermeni toplumuna ait olan kiliseler tespit edilmiştir. Bazı kiliseler hakkında ise literatür araştırmasında herhangi bir bilimsel veriye rastlanmamıştır. Ardından Ermeni kiliselerinin mimarisi hakkında genel bilgiler literatür kapsamında derlenmiştir. Ermeni kiliselerinin mimari özellikleri ikinci aşamada araştırıldığında, bilimsel veriye ulaşılamayan kiliselerin sınıflandırmasının yapılabileceği düşünülmüştür. Bu aşamada örneklem tespit edilen Ermeni Kiliseleri ve iç mimari, mimari özellikleri kapsamında sınıflandırılabilecek kiliseler seçilerek örneklem belirlenmiştir. Özkan’ın
[20] tez çalışmasından yola çıkılarak örneklemde yer alan kiliselerin planları çizilmiş ve hepsi tanıtılmıştır. Son olarak Ermeni kilise mimarisi kapsamında tespit edilen özellikler ile incelenen yapıların özellikleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları tespit edilmiştir.
ERMENİ KİLİSELERİNİN MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Ermeni toplumu 4. yüzyılın başlarında Surp Krikor Lusavoriç önderliğinde Hıristiyanlık dinini kabul etmiştir. Ermeni tarihçilerin açıklamalarına göre bu kabulle birlikte ilk Hıristiyan devlet olma özelliğini kazanmışlardır.
[21] Yaşanan bu durumun ardından Ermeni toplumu için din ile milliyet iç içe geçmiştir. Hıristiyanlığı kabul eden Ermeni toplumu bu süreçte farklı inançlara sahip devletlerin egemenliği altında yaşamıştır. Henüz Hıristiyanlık dinini benimsememiş olan Roma İmparatorluğu’nun egemenliğinde olan Ermeni toplumu baskı ile karşılaşmıştır. Bu süreçte Ermeni toplumunun verdiği mücadele kilise liderliğinde gerçekleşmiştir.
[22]
Surp Krikor’un çalışmaları ile Ermeni Kiliseleri ana kiliseden ayrılmıştır.
[23] Ermeniler için kiliseler müstakilleşmenin de getirdiği özellikler ile çok önemli olmuştur. Gürün
[24] Ermeni devlet fikrinin aslında Ermeni kiliselerinden doğduğunu söylemektedir. Bağımsız bir devlete sahip olmadan, farklı din ve milliyetten devletlerin egemenliği altında Ermeni toplumunun yok olmadan varlığını sürdürmelerinde Ermeni kiliselerinin katkısı çok fazladır.
[25] Ermeni kiliseleri fikir olarak topluma yön verdiği gibi yaşamın birçok alanını da etkilemiştir. Ermeni mimarlığının en önemli yapı türlerini kiliseler oluşturmuştur.
[26] Ermeni toplumu yaşadığı bölgelerde Yunan, İran ve Arap saldırılarının devam etmesine rağmen anıtsal kiliseler inşa etmeye devam etmişlerdir.
[27] Erken dönem Ermeni kiliselerinin günümüze ulaşan sayıları az olsa da araştırmalar ile 7. yüzyılda yoğun bir yapı inşası olduğu bilinmektedir.
[28]
Yoğun yapı inşasının devam ettiği 7. yüzyıl içerisinde Ermeni kilise mimarisinin üslubu şekillenmiştir. Genel itibariyle Ermeni kiliseleri diğer toplumların dini yapıları kadar büyük inşa edilmemiştir. Kilise mimarisinde fazla sayıda plan tipolojisi gelişmiştir. Bu gelişmede çeşitliliği artırmıştır. Çeşitlenen kilise plan tipleri, tek nefli, bazilika, kubbeli bazilika, kubbeli tek nefli, merkezî plan, nişle payandalanmış kare plan, hripsime tipi, dairesel plan ve jamatun olarak sınıflandırılmıştır.
[29]
Bazilika ve tek nefli kilise yapıları erken dönem Ermeni mimarlığında rastlanan, örneklerinin 5. ve 6. yüzyılda Mezopotamya ve Küçük Asya’da görüldüğü, kubbesiz, bazilika formunda tonozlu yapılardır.
[30] Bu plan tiplerinin üç nefli örnekleri de mevcuttur. Kubbeli bazilika ve tek nefli kilise tipleri Ermenilerin kubbe kullanımı sıklaştırmasının bir ürünü olarak değerlendirilmektedir. Merkezî planlı kiliseler, yonca formuna sahip, 6. ve 7. yüzyıllarda ortaya çıkmış örnekler arasındadır. Nişle payandalanmış kare plan kiliseler, merkezî kubbe ile örtülü, dört apsisli, dört duvarından da apsisleri dışarı taşan biçimdedirler. Hripsime olarak isimlendirilen kilise tipleri, yonca şeklinde, apsislerin kesişim noktalarında derin dairesel nişlere sahip yapılardır. Bu nişler dört apsis ile birleştiğinde sekizgen bir taban oluşturarak daha büyük bir iç mekân kurgulanmasına olanak sağlamışlardır. Dairesel plan tipi 7. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan plan tasarımının kusursuz bir daireden oluştuğu örnektir.
[31] Jamatun, manastır kiliselerinde görülen bir örnektir. Eğitim amaçlı kullanılan yarı dini yarı sivil işleve sahip yapılardır.
[32] (
Tablo 1)
[33].
Ermeni kiliselerinde farklılaşan plan tipolojilerine rağmen ortak özellikler de mevcuttur. Kiliselerde yapı malzemesi olarak taş kullanımı mevcuttur. Kiliselerin dış cephelerinde geometrik desenler, çiçek motifler ve dini sembolleri içeren taş işçiliği ile süslenmiştir. İç mekân süsleme unsurlarında ise fresk ve dini hikayelerin anlatıldığı duvar resimleri kullanılmıştır. Tipik merkezî planlı bir düzenlemeleri mevcuttur. Sunağın yerleştirildiği apsis bölümü ise sıklıkla yarım daire şeklinde inşa edilmiştir. Kare ya da dikdörtgen plan düzlemine sahip simetrik iç mekân organizasyonu kullanılmıştır. Tonoz ve kubbe ile tavanı örttükleri için tavanlar çok parçalı olarak inşa edilmiştir. Kubbe kullanımı ise 6. yüzyıldan itibaren artmıştır. Bu tarihten sonra kubbesiz kilise örnekleri hemen hemen yoktur.
[34]
ERZURUM’DA YER ALAN ERMENİ KİLİSELERİ
Erzurum ve çevresi zengin bir geçmişe sahip olduğu için çok fazla sayıda kilisenin varlığından söz etmek mümkündür. Ancak çalışma kapsamında gerçekleştirilen ön araştırmanın sonucunda ele alınacak yapılar tespit edilmiştir. Ermeni toplumuna ait olduğu belirlenen Demirciler Kilisesi (Fetih Cami), Surp Minas Kilisesi ve bilimsel kapsamda net verilerin elde edilmediği Hınıs Kilisesi, Hins Kilisesi, Oğlan Kale Kilisesi, Tortum Kale Kilisesi, Kevank Kilisesi ve Pernak Kilisesi ele alınmıştır.
Demirciler Kilisesi, Yakutiye ilçesinde yer almaktadır. Yapının kitabesi günümüze ulaşmadığı için yapım tarihi hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak yapı 17. yüzyılla tarihlendirilmiştir ve kesme taş, kaba yontu taş yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Yapı, kültür envanterinde Ermeni mimarisi kapsamında değerlendirilmiştir. 1977 yılında koruma altına alınmış, işlev değişikliği ile camiye dönüştürülmüştür.
[35] Yapının planı dikdörtgen şeklindedir, apsis duvarı plan düzleminde dışarı çıkıntılıdır. Yapının iki sıra sütunla ayrılmış olan bir narteks bölümü bulunmaktadır. Narteks bölümünün orta kısmından yapının iç mekânına giriş gerçekleşmektedir. İç mekâna girildiğinde girişin iki yanında üst kata çıkan merdivenler bulunmaktadır. Üst katta küçük bir galeri bölümü yer almaktadır. Kesit şeması incelendiğinde pencere açıklıklarının oldukça küçük olduğu saptanmıştır. Pencereler galeri bölümünde yer alacak şekilde yapının üst bölümünde tasarlanmıştır. Üç nefli bazilika tipinde plan şemasına sahiptir. Üst örtüde beşik tonoz kullanılmıştır. Giriş bölümünün hemen karşısında apsis duvarı yer almaktadır. Apsis bölümü nefleri takip edecek şekilde üç bölümlü olarak ve her biri yarım daire şeklinde dışarı taşan şekilde düzenlenmiştir. (
Tablo 2).
[36]
Surp Minas Kilisesi, Aziziye ilçesi, Saltuklu mahallesinde bulunmaktadır. Yapı 1790 yılında inşa edilmiştir. Kilisenin daha eski bir yapının bulunduğu konumda kalıntılar üzerine tekrar inşa edildiği, duvarında bulunan 1740 tarihli yazıttan anlaşılmaktadır. Ayrıca kilisenin alt kotta bir nartekse sahip olduğu, ahşap bir çan kulesinin var olduğu bilgisi de eski kayıtlarda yer almaktadır.
[37] Şu an bir şahsa ait olan yapı harabe haldedir. Plan düzlemi incelendiğinde dikdörtgen biçiminde, üç neflli bir kilisedir. Batı duvarında, orta nefte orijinal giriş kapısı bulunmaktadır. Ancak şu an bu giriş kullanılmamaktadır. Giriş kapısının karşısında apsis duvarı vardır. Apsis bölümünün iki yanında odalar bulunmaktadır. Ayrıca bu bölümün üst kısmında dairesel açıklıklar bulunmaktadır. Yapının üst örtüsünde mekânı dokuz bölüme ayıran enine nervürlü beşik tonozlar kullanılmıştır. Kilisenin kesit şeması incelendiğinde pencere açıklıklarının oldukça küçük şekilde tasarlandığı görülmüştür. Ayrıca pencere açıklıkları yapının üst bölümünde konumlandırılmıştır. İç mekân sütunlar ile bölümlenmiştir. Burada kullanılan sütunlar ise tek parça taştan inşa edilmiş, sade başlıklara sahiptir. Tek katlı olarak tasarlanan yapı yığma taştan inşa edilmiştir. Köşelerde ve yapı açıklıklarının kenarında kesme taş kullanılmıştır. (
Tablo 2).
[38]
Hınıs Kilisesi, Hınıs ilçesinde Kilise Deresi isimli mevkide yer almaktadır. Yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak mimari özellikleri kapsamında yapılan incelemeler neticesinde yapı 11-12. yüzyıla tarihlendirilmiştir ve yapı malzemesinin kesme taş olduğu tespit edilmiştir.
[39] Tarbassian
[40], Hınıs ve çevresinde Ermeni mahallelerinin yer aldığını belirtmiştir. Bu sebeple yapı Ermeni mimarisi kapsamında ele alınmıştır. Günümüzde kullanılamaz durumda olan yapının plan düzlemi üzerinden incelemesi gerçekleştirilmiştir. Haç planlı olarak tasarlanan yapıya giriş orta alandan sağlanmaktadır. Girişin karşısında apsis duvarı yer almaktadır. Yarım daire şeklinde tasarlanan apsis dış mekândan dairesel olarak hissedilmemektedir. Haç kolunun birleştiği alanda kubbe kullanılmıştır. Tavan düzlemi diğer alanlarında ise beşik tonoz ile örtülmüştür. (
Tablo 3).
[41]
Hins Kilisesi, Erzurum ilinin Pasinler ilçesinde yer almaktadır. Kurbançayırı köyünün sınırları içerisinde olduğu için ismi Kurbançayırı Kilisesi olarak da anılmaktadır. Yapının yapım tarihinin kesin olarak bilinmemekle birlikte 11 ve 12. yüzyılla tarihlendirilmiştir ve yapı malzemesinin kesme taş olduğu tespit edilmiştir.
[42] Yapı ile ilgili yapılan literatür taramasında bilimsel kaynaklardan verilere ulaşılamamıştır. Günümüzde ise kullanılamaz durumdadır. Yapının plan ve kesit şeması üzerinden incelemeler gerçekleştirilmiştir. Haç planlı olarak tasarlanan kilise yarım daire şeklinde apsise sahiptir. Haç kollarının üzerinde beşik tonoz kullanımı ve haç kollarının kesiştiği noktada kubbe kullanımı plan düzleminden okunmaktadır. (
Tablo 3).
[43]
Kevank Kilisesi, Pasinler ilçesinde Taş Kaynak köyünde yer almaktadır. Kilisenin plan tipolojisi, malzeme kullanımı olarak Hins kilisesi ile benzerlik göstermesinden dolayı yapıyı 11 ve 12. yüzyıl ile tarihlendirmiştir.
[44] Yapı malzemesi olarak kesme taş kullanılmıştır.
[45] Yapının apsis kısmı girişin tam karşısında ve yarım daire şeklinde yer almaktadır. Ancak bu yarım daire kullanımı tüm haç kollarında tekrarlanmıştır. Haç kollarının birleştiği noktada kubbe kullanımı bulunmaktadır. (
Tablo 3)
[46]
Pernak Kilisesi, Oltu ilçesinde İri Oğlu köyünde yer alan kilise tek nefli bir kilisedir. Yapının giriş kısmının karşısında apsis duvarı bulunmaktadır. Yarım daire şeklinde tasarlanan apsis diğer örneklere göre oldukça derin olarak kurgulanmıştır. Günümüzde oldukça yıkık halde bulunan kilise hakkında literatür kapsamında verilere rastlanmamıştır. Bu yüzden yapının yapım tarihi hakkında bir bilgiye ulaşılamamıştır. (
Tablo 4).
[47]
Oğlan Kale Kilisesi, Oltu ilçesinde yer alan karşılıklı iki kaleden biridir. Ancak bu kalede tek nefli kilise bulunmaktadır. Ermeni köylerinin bir kilometre güneydoğusunda yer alan kalenin yapım tarihi ile ilgili net veriler bulunmamaktadır. Ancak Edwars
[48] çalışmasında 11. yüzyılın ilk yarısında kalenin varlığından söz etmektedir. Tek nefli olan kilisenin giriş kısmının hemen karşısında apsis duvarı bulunmaktadır. Yarım daire şeklinde tasarlanan apsis duvarı dışa taşmış değildir. Özkan
[49],yapının kalıntılarından elde ettiği verilerde yapı malzemesinin farklılaştığını belirtmiş ve üst örtü sisteminde beşik tonoz kullanıldığını tespit etmiştir. Ancak plan çiziminde tam olarak nerede kullanıldığı verisi bulunmamaktadır. (
Tablo 4).
[50]
BULGULAR
Çalışma kapsamında ele alınan kilise yapıları plan düzlemi, üst örtü sistemleri ve yapı malzemeleri kapsamında değerlendirilmiştir. (
Tablo 5).
Plan düzlemi kapsamında yapılan değerlendirmede plan tipolojilerinin üç farklı kapsamda olduğu tespit edilmiştir. Ele alınan kiliselerden iki tanesi üç nefli bazilika, üç tanesi haç planlı, iki tanesi ise tek nefli bazilika tipolojisindedir. Ayrıca plan düzlemi kapsamında plan düzleminin simetrik olması ve apsis duvarının yarım daire şeklinde tasarlanması Ermeni Mimarisinin bir özelliği olarak literatürde yer aldığı için bu başlıklarda bir inceleme gerçekleştirilmiştir. Yapılan incelemede ele alınan tüm kilise yapılarında plan düzleminde bir simetri vardır ve apsis duvarının yarım daire şeklinde tasarlandığı saptanmıştır.
Üst örtü kapsamında yapılan incelemede Ermeni kilise mimarisinde sıklıkla rastlanan kubbe ve beşik tonoz kullanımına bakılmıştır. Ancak 4 kilise yapısında kubbe kullanımı yoktur, 3 yapıda ise kubbe kullanımı mevcuttur. Özellikle literatür kapsamında Ermeni Kiliseleri olarak belirtilen Demirciler ve Surp Minas Kiliselerinde kubbe kullanımı tespit edilmemiştir. Beşik tonoz kullanımı ise 5 kilise yapısında mevcuttur, 2 yapıda bulunmamaktadır.
Son inceleme olarak yapı malzemesi ele alınmıştır. Ermeni mimarisinde kullanılan taştan oluşturulan dolgu malzemesi ve harçtan duvar kütlesinin oluşturulduğu ve dış yüzeyinin kesme taş ile şekillendirildiği bir teknik mevcuttur.
[51] Yapılarda da kesme taş kullanımı 4 kilisede mevcuttur. Ayrıca Pernak Kilisesinde kullanılan sarı kum taşının kesme taş örme stili ile düzenlendiği bilinmektedir. Haç planlı kiliselerin hepsinde ve Surp Minas Kilisesi’nde kesme taş kullanılmıştır.
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Kiliseler plan tipolojisi bağlamında bir dil birliği göstermemekle birlikte Ermeni kilise mimarisi kapsamında yer alan tipolojiler ile bağdaşmaktadırlar. Plan düzlemi üzerinde simetri ve apsis duvarında yarım daire kullanımı ise örneklemdeki tüm kiliselerde mevcuttur.
Üst örtü sistemi olarak Ermeni kilise mimarisinde belli bir dönemden sonra yaygın şekilde kullanılan kubbe ise sadece haçvari plan tipine sahip Hınıs, Hins ve Kevank Kiliseleri’nde bulunmaktadır. Tek nefli bazilika plan tipolojisine sahip kiliselerde mevcut değildir. Ermeni kilisesi olduğu kesin olan Demirciler Kilisesi ve Surp Minas Kiliselerinde de kubbe kullanımı bulunmamıştır. Beşik tonoz kullanımı daha yaygın olarak kullanılmıştır. Beşik tonoz kullanımı Kevank, Pernak Kiliselerinde yokken diğer kiliselerde mevcuttur.
Yapı malzemesinde taş kullanımı hepsinde saptanmıştır. Ermeni mimarisine özgü olarak kullanılan duvar yapım tekniklerinden olan ve kesme taş kullanımı ile sonlanan teknik ise Surp Minas, Hınıs, Hins ve Kevank kiliselerinde vardır. Pernak Kilisesinde ise kullanılan taş türü farklı olsa da benzer bir teknik kullanıldığı öğrenilmiştir.
Demirciler Kilisesi ve Surp Minas Kilisesinin araştırmalar sonucunda Ermeni toplumuna ait olduğu bilinerek çalışmaya başlanmıştır. Ancak diğer kiliselerin ait oldukları toplumun saptanması için çalışma devam etmiştir. Elde edilen bulgular ve yapılan değerlendirmeler ile Hınıs, Hinis, Kevank ve Pernak kiliselerinin Ermeni kilise mimarisinin özellikleri ile daha çok örtüştüğü görüşüne varılmıştır. Ayrıca Oğlan Kale Kilisesi, Ermeni kilise mimarisinin özelliklerini gösterse de yapı malzemesinin kullanımı ve yapım tekniği konusunda benzerlik göstermemektedir.
Yapılan araştırma, inceleme ve değerlendirme neticesinde ele alınan kilise yapılarının Ermeni mimarisine ait olduğu net şekilde söylenememektedir. Ancak bu araştırmanın bir ön çalışma niteliğinde olduğu düşünülmektedir. Daha kesin sonuçlara ulaşabilmek için sanat tarihi, mimarlık, tarih gibi birçok bilim dalının ortaklaşa gerçekleştireceği bir araştırmanın gerekliliği ortadadır.
Bölgenin tarihi düşünüldüğünde Erzurum kentinde aynı zaman diliminde yaşamış farklı toplumların her konuda olduğu gibi mimari bağlamda da birbirlerinden etkilendiklerini ortaya koyan bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Örneklemde yer alan tarihi kiliseler hem bizler için hem de geçmişte bu topraklarda yaşamış olan Ermeni ve Gürcü toplumlar için büyük önem taşımaktadır. Ayrıca bu eserler Anadolu’nun bizlere bıraktığı kültürel ve dini mirasın bir parçasını oluşturmaktadır. Bölgenin geçmişinde yaşamış olan toplumlara ait ipuçları sunmakta, bölgenin tarihi ve kültürel zenginliğini simgelemektedir. Ancak günümüzde kullanıcısı olmadığı için âtıl durumda olan kilise yapıları tekrar hayata kazandırılmalıdır. Kiliselerin tekrar hayata kazandırılması, hangi topluma ait olduğu konusunda farklı bilim dallarıyla işbirlikçi şekilde geniş kapsamlı bilimsel çalışmaların gerçekleştirilmesi önemli bir görev niteliğindedir.
NOTLAR
[1]Zaman, Mehmet, Sevindi, Cemal ve Birinci, Salih, 2018, "Tarihi Yolların Buluştuğu Erzurum Şehrindeki Beşerî Turistik Eserler", Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt:22, Özel Sayı, ss.581-601.
[2] Konyalı, İbrahim Hakkı, 1960, Abideleri ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi, Erzurum Tarihi Araştırma ve Tanıtma Derneği Yayınları, İstanbul.
[3] Küçük, Cevdet, 1967, Erzurum Maddesi, İslam Ansiklopedisi, cilt:4, İstanbul, s.322-326.
[4] Konyalı, İbrahim Hakkı, 1960. ss.9-11.
[5] Konukçu, Enver, 1992, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Yüksek Öğretim Kurulu Matbaası, Ankara.
[6] Garsion, Nina, 1997, The Byzantine Annexation of the Armenian Kingdoms in the Eleventh Century, The Armenian People from Ancient to Modern Times, St. Martin's Press, New York. ss.187-198.
[7] Simbat, Gundstabl, 1946, Simbat, Vekâyinâme (951-1334), (çev.) H.D. Andreasyan, TTK, Basılmamış Tercüme, İstanbul.
[8] Eravşar, Osman, 2002, "Ortaçağ Anadolu Kentleri", Türkler Ansiklopedisi, cilt:VII, Ankara, ss.333-343.
[9] Üstüner Çelik, Hatime, 2011, Türkiye Selçukluları ve Beylikler Döneminde Erzurum’da Sosyal ve Kültürel Hayat, Sakarya Üniversitesi, Sakarya.
[10] Tozlu, Selahattin ve Yılmaz, İskender, 2014, "Erzurum (Ova) Kazasının Nüfusu (1896)" Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı:53, ss.33-47.
[11] Hovannisian, Richard, 1997, The Armenian People From Ancient to Modern Times, Volume II: Foreign Dominion to Statehood: The Fifteenth Century to the Twentieth Century, Palgrave Macmillian Press, New York.
[12] Suny, Ronald Grigor, 1993, Looking Toward Ararat: Armenia in Modern History, Indiana University Press, ABD.
[13] McCarthy, Justin, 1995, Death and Exile: The Ethnic Cleansing of Ottoman Muslims: 1821-1922, Darwin Press, Birleşik Krallık.
[14] Suny, Ronald Grigor, 1993. ss.15-31.
[15] Hovannisian, Richard, 1997.
[16] Suny, Ronald Grigor, 1993. ss.15-31.
[17] Hovannisian, Richard, 1997.
[18] Konukçu, Enver, 1992.
[19] Özkan, Haldun, 1994, Erzurum ve İlçelerinde Hıristiyan Mimarisi, Atatürk Üniversitesi, Erzurum.
[20] A.g.e.
[21] Kılıç, Davut, 1997, "Selçuklulara Kadar Anadolu’da Grogeryan Ermeni Kiliseleri (M 452-1100)", Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Dergisi, sayı:452, ss.752-760.
[22] Küçük, Abdurrahman, 2003, Ermeni Kilisesi ve Türkler, Andaç Yayınları, Ankara.
[23] Kılıç, D., 1997, ss.752-760.
[24] Gürün, Kamuran, 2005, Ermeni Meselesi, Remzi Kitabevi, İstanbul.
[25] Küçük, Abdurrahman, 2003.
[26] Ahunbay, Metin, 1997, Ermeni Mimarlığı ve Sanatı, Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi, YEM, İstanbul, cilt:1, ss.537-542.
[27] Maranci, Christina, 2006, "Building Churches İn Armenia: Art At The Borders Of Empire And The Edge Of The Canon", The Art Bulletin, cilt:88/4, ss.656-675.
[28] Ahunbay, Metin, 1997.
[29] Kouymjian, Dickran, 1992, The Arts of Armenia, Lisbon: Calouste Gulbenkian Foundation, ABD.
[30] Nersessaian, D. J., 1945, Armenian and Bzyantine Empire A Brief Study of Armenian Art and Civizalition, Harvard University Press, ABD.
[31] Kouymjian, Dickran, 1992.
[32] Karaca, Zafer, 2006, İstanbulda Osmanlı Dönemi Rum Kiliseleri, YKY Yayınları, İstanbul.
[33] “Index of Armenian Architecture”, (https://cah.fresnostate.edu/armenianstudies/resources/architecture). [Erişim: 07.10.2023]
[34] Hillez Halifeoğlu, Semra, 2016, “Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Bulunan Ermeni Kiliseleri Koruma ve Kullanım Durumları”, Yüksek Lisans Tezi, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır; Maranci, Christina, 2006, ss.656-675; Donabedian Patrick ve Thierry, Jean Micheal, 1989, Armenian Art, Harry N. Abrams Yayınevi, New York.
[35] “Demirciler Kilisesi, Erzurum”, (https://kulturenvanteri.com/tr/yer/demirciler-kilisesi-erzurum/#16/39.913109/41.274574). [Erişim: 07.10.2023]
[36] Özkan, Haldun, 1994; Tut, Şevin, 2021, "Erzurum Fetih Cami (Demirciler Kilisesi)", Yüksek Lisans Tezi, Ordu Üniversitesi; “Ge(r)z Surp Minas Kilisesi”, (https://www.collectif2015.org/tr/100Monuments/L-Eglise-Saint-Menas-de-Guerz-ou-de-Guez/). [Erişim: 07.10.2023]
[37] Parsegian, Vazken L., 1990, Armenian architecture: A Documented photo-archival collection on microfiche for study of Armenian architecture of Transcaucasia and the Near and Middle-East, from the medieval period onwards Zug, Switzerland.
[38] Özkan, Haldun, 1994; Tut, Şevin, 2021, "Erzurum Fetih Cami (Demirciler Kilisesi)", Yüksek Lisans Tezi, Ordu Üniversitesi; “Ge(r)z Surp Minas Kilisesi”, (https://www.collectif2015.org/tr/100Monuments/L-Eglise-Saint-Menas-de-Guerz-ou-de-Guez/). [Erişim: 07.10.2023]
[39] Özkan, Haldun, 1994.
[40] Tarbassian, Hracth. A., 1975, Erzurum (Garin) Its Armenian History and Traditions, Garin Compatriotic Union of the United States, ABD.
[41] Özkan, Haldun, 1994.
[42] Bachmann, Walter, 1913, Kirchen und Moschen in Armenien und Kurdistan, Leipzig, Almanya; Özkan, Haldun, 1994.
[43] Özkan, Haldun, 1994.
[44] Bachmann, Walter, 1913.
[45] Özkan, Haldun, 1994.
[46] A.g.e.
[47] Özkan, Haldun, 1994.
[48] Edwars, Robert W. 1985, "Medieval Architecture ın the Oltu-Penek Valley: A Preliminary Report on The Marchlands of Northeast Turkey", Dumbarton Oaks Papers, cilt:39, ss.15-37.
[49] Özkan, Haldun, 1994.
[50] A.g.e.
[51] Kuban, Doğan, 1965, Anadolu Türk Mimarisinin Kaynakları ve Sorunları I, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul.
URL-1: “Ge(r)z Surp Minas Kilisesi”, (https://www.collectif2015.org/tr/100Monuments/L-Eglise-Saint-Menas-de-Guerz-ou-de-Guez/). [Erişim: 07.10.2023]
Bu icerik 521 defa görüntülenmiştir.