TEMA[S]
Mimarlık, Gastronomi ve Sürdürebilirlik Üzerine Bir Proje: Under
Deniz Gürata Hayırlı
Y. Mimar
Under, Dünyaca ünlü mimarlık firması Snøhetta’nın 2019’un Mart ayında açılan restoran projesi. Avrupa’nın ilk su altı restoranlarından biri olan yapı Norveç’in Lindesnes kentinde yer alıyor. Yarı batık yapısı ziyaretçilerin zeminden su altına geçişi hissetmelerini sağlıyor ve panoramik penceresi deniz altını gözlemlemeyi mümkün kılıyor. Ancak bu yapının tasarımında bir su altı projesi olmasından çok daha fazlası gizli. Under, mimarlık, yemek, doğa ve kültürün bütünlük içerisinde olduğu, ‘farkındalık’ ilkesini benimseyen bir proje.
Bina, renklerini çevresinden alıyor. Beton ve ahşabın ahenkle bir araya geldiği bu tasarım giriş tarafında göze çarpan ahşap malzeme ile bir tekne gibi görünürken deniz tarafından bakıldığında beton kullanımı sayesinde kayalıkların bir parçasıymış gibi görünüyor. (
Resim 1) Doğanın ortasında bir insan ürünü olarak yükselen yapı bulunduğu alana nezaketle yerleşiyor. Beton bulunduğu sert doğa koşullarının bir temsili olarak ve bunu göğüslemek için kullanılırken ahşap, mekâna sıcaklık ve hayat katan bir dokunuş niteliğinde; bu iki malzeme iç mekânda da kendilerini göstermeye devam ediyor. Tavan ise güneş ve kum renklerini anımsatan, yumuşak sarı, turuncu ve pembe tonlarda. Bu dokunuşlarla iç mekân, karadan denize geçişi hissettiren, sıcak tonlardan soğuk tonlara doğallıkla akan bir renk paleti sunuyor. (
Resim 2)
Under’ın tasarımındaki seçimler yerellik ve doğayla uyum içerisinde olma esasları baz alınarak yapılmış. Az bakım gerektiren dış cephe, yosunların ve midyelerin tutunmasına izin vererek yapay bir resif oluşturuyor. (
Resim 3) Midyeler de bu uyuma cevaben suyu temizleyerek restoranın çevresinde daha canlı bir deniz yaşantısına imkan tanıyorlar. Yerel marangozlar tarafından üretilen minimalist ahşap mobilyalar Norveç’in tasarım çizgisine sadık kalmakta. Yapı, restoran işletmesinin yanı sıra deniz yaşamı için bir araştırma merkezi olarak da hizmet veriyor.
Restoranın kendisi ise yapıyla aynı ilkeleri benimseyerek bulunduğu bölgeye has ürünlerden oluşan, atık miktarını olabildiğince aza indirgeyen sabit bir menü sunuyor. Sürdürülebilirlik esas alınarak menüde yerlerini alan yerel üretim sezonluk yiyecekler, Norveç yemek kültüründen esinleniyor. Menüde elbette pek çok deniz ürününe rastlanmak mümkün. Bu yemekleri yemenin deneyimine ziyaretçileri çevreleyen su altı manzarası eşlik ederek tabaklarındaki yemeğin nereden geldiğini hatırlatıyor. (
Resim 4) Marketlerde reyonlarca paketli ürün görmeye alıştığımız, şehir yaşantısının yiyeceklerin üretiminden, ürünlerin döngülerinden yabancılaşmaya sebep olduğu bu dönemde, Under tam da bu durumu eleştiren bir deneyim sunuyor. Çevresi, içi ve sundukları bir arada varolan bu yapının tasarımı doğa odaklı olduğu kadar yiyecek odaklı; zira yiyeceği doğadan ayırmak mümkün değil.
Adeta doğanın kanunlarına ne kadar karşı çıkabileceklerini kanıtlamaya çalışan pek çok modern projenin aksine Under, doğanın karşısında saygıyla eğimekte, bulunduğu alanı çalıp işgal etmek yerine oradaki varlığını zahmetsiz bir hale getirmek için çabalıyor. Ziyaretçilerin deneyimine baktığımızdaysa, Snøhetta görsel uyaranları ustalıkla kullanmanın yanı sıra kişilerin diğer duyularını da dikkate alarak tasarımın odağını nasıl genişletebileceğine de dikkat çekiyor. Lezzet, koku, doku, manzara ve ses duyularının hepsi, suyla iç içe yaşayan bu yapıda uyarılıyor. Under bizlere sadece insan odaklı hareket ederek etrafımızdaki dünyanın bir parçası olamayacağımızı hatırlatıyor. Kara ve su arasında, deniz ve tabak arasında bir geçiş sağlıyor; ziyaretçilerini de bu deneyimle tekrardan doğayla ve tabağındakilerle bağ kurmaya davet ediyor.
Bu icerik 458 defa görüntülenmiştir.