436
MART-HAZİRAN 2024
 

MİMARLIK'tan

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KORUMA / YAŞATMA

İzmit Kırsal Yerleşmelerinin Dönüşümüne Dair Bir Kültürel Coğrafya Okuması

Esra Balcı, Dr., Koruma Uzmanı-Mimar, Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Doktora Programı; İclal Sema Dinçer, Prof. Dr., Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü

Kırsal alanlar yerel ve küresel birçok nedenle hızlı bir dönüşüm baskısı altında… Buna karşılık ülkemizde kırsal yerleşmelerin yere özgü taşıdıkları kültürel kimliği, doğayla kurduğu ilişkiyi, coğrafyaya özgü yerleşim karakterini anlamaya dair eksikliklere ve bu kavramların dönüşümün kontrollü olmasında en önemli aktörlerden biri olan planlama eyleminin analiz aşamasında yeterli düzeyde yer almadığına dikkat çeken Balcı ve Dinçer, İzmit kırsal yerleşmelerini kültürel coğrafya yaklaşımı ve habitus kavramıyla ele alıyor. Yazarlar, “ağırlıklı olarak niteliksel yöntemlerle toplanan verinin planlama disiplinin analiz aşamasına nasıl katkı sağlayabileceğini ortaya koyma amacını” taşıyan bir çalışmanın bulgularını kullanarak hazırladıkları makalede yer alan fiziksel, sosyo-kültürel ve planlama geçmişine dair çözümlemeleri, sahada sözlü tarih ve rehberli gezi yöntemleri ile derinleştiriyor.

İnsan, modernite ile birlikte, doğanın bir parçası olduğunu kabul ettiği ve bu şekilde davranış biçimleri, yaşam şekilleri geliştirdiği kültürden hızla uzaklaşmaya başlamıştır. Antroposen [1] çağın gereklilikleri şehirlerin kontrolsüz büyümesine, yaşanan ani krizler ise kırsal alanlar üzerindeki baskının giderek artmasına neden olmaktadır. [2] “İnsan çağı”na ait krizlerin etkilerinin kırsal alanların gündelik yaşamında hissedilmesi buna karşılık planlama araçlarının bu hızlı dönüşümü yönetmekte yetersiz kalması hem kırsalın korunmasına hem de sürdürülebilir şekilde geleceğe taşınmasına engel olmaktadır ve bu önemli bir tehdittir. [3] Her gün televizyonlarda, gazetelerde, internet ortamında karşımıza çıkan reklamlar doğa içinde, huzurlu, sessiz bir yaşam vadetmektedir. [4] (Resim 1) Bu yaşam alanları kırsal yerleşmelerin geleceği için ne anlama gelmektedir? Bu sorunun cevabının kırsal alanlar lehine olmadığı açıktır.

Diğer taraftan ülkemizde planlama eylemi; ekonomi, siyaset veya afetlerden kaynaklanan krizlere karşı giderek dirençsiz hale gelen kırsal yerleşmelerdeki dönüşümü dengeli bir şekilde yönetmekten uzaktır; hatta kendisi bu kontrolsüz dönüşüm içinde araçsallaşmış durumdadır. [5] Eres’in çalışması (2023) Cumhuriyet’in kuruluşundan günümüze uzanan 100 yılık süre içinde kırsal yerleşmelere dair üretilmiş farklı iyileştirme yaklaşımlarını ortaya koymaktadır. İlk yıllarda kalkınma hamlesinin kırsal alanlardan başlayacağı tasarısının ekonominin elvermemesi nedeniyle gerçekleşememesi, köyler için mimarların -kerpiç ve ahşap gibi geleneksel malzemeler önermiş olsalar da- tasarladıkları konutların kullanıcılar tarafından benimsenmemesi, merkez köy, köy-kent gibi yaklaşımların ihtiyaçlara cevap vermemesi, günümüze doğru gelindiğinde neoliberal politikalarla kırsal alanların büyük ölçüde çözülmesi ve kentleşme sorunları kadar büyük bir “insansız köy sorunu”nun ortaya çıkması, bu 100 yılın kısa bir özetidir. [6] Geçmişte kırsal yerleşmelerin korunması konusunda sahip olunan kararlı tavır günümüze yaklaştıkça esnekleşmiş ve 2012 yılında çıkan Büyükşehir Yasası, başta kırsal yerleşim tanımı olmak üzere yasal ve idari düzenlemede birçok değişikliğin başlangıcı olmuş, önemli bir kırılma yaratmıştır. [7]

Uluslararası gündemde ise durum aksi yönde ilerlemektedir. Çevre - doğa koruma konularının ön plana çıkması, yerellik kavramının önem kazanması, yönetişim ve katılım kavramlarının planlama paradigmasına nüfuz etmesi bu ilerlemenin önemli nedenleri olmuştur. Mekânsal planlama geleneksel arazi kullanım anlayışının dışına çıkmakta, yerel farklılıkları; kırsal peyzaj değerleri ve peyzaj karakter alanları üzerinden ele alan bir planlama süreci gelişmektedir. [8]

Kırsal alanların planlamasında uluslararası gündeme dair güncel araçların yeterince karşılık bulmaması ve dolayısıyla ülkemizde yaşanan ve kritik olan durum farklı dönemlerde literatürde de sorunsallaştırılmıştır. Kayın (2012) “Kırsal yerleşimlerin karakteristiklerini kavrama, doğayla kurdukları ilişkileri çözümleme ve bu yerleşimlerin çevresel, yaşamsal, mekânsal değerlerini koruma meselesi, uluslararası gündemde giderek daha fazla yer bulurken, ülkemizde bu gündeme gereğince eklemlenilememiştir.” şeklindeki saptamasıyla ülkemizde kırsal alanlarda yaşanan durumun uluslararası düzlemden farklı olduğunu ortaya koymuştur. [9] Öğdül (2016) “Plancının sadece fiziksel yapılanma ile değil, dönüştürücü öğe olarak yerel kültürel süreçler ve yerel kimlikle de ilgilenmesi gerekmektedir.” ifadesinde yaptığı öneriyle kırsal alanların anlaşılmasında yeni bakış açılarının geliştirilmesi gerektiği düşüncesini yansıtmıştır. [10]

Tüm bu değerlendirmeler ve sorunsallar; ülkemizde kırsal alanların planlanmasındaki anlayışın ve yaklaşımın kültürel peyzajları ve bu peyzajları oluşturan yerel kültürel değerlerin ve özelliklerinin yeterince tespit edilemediğini ortaya koymaktadır. Değişimi yönetmeyi amaçlayan koruma planlamasında kırsal alanların farklı yanlarının ortaya konulmasında kültürel peyzaj, hafıza, tarihi peyzaj değerlendirmesi gibi kavramlara dayanan yeni yaklaşımların akademik ortamda üretilmesi bu kapsamda önem taşımaktadır. [11] Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının KOKAP [12] ve KODAKAP [13] projelerini yürütmüş olması, kamu tarafında konunun farklı biçimlerde çalışılması gerektiğine dair bir anlayışın yerleşmekte olduğunun olumlu bir işareti olarak görülebilir. Ancak uygulama sahasının belli örnek alanlarla sınırlı kalması nedeniyle etkinliğinin zayıf kaldığı izlenmektedir. Bu çalışmada da kırsal alan planlanmasına veri sağlayacak analiz aşamasının nasıl gerçekleştirilmesi gerektiği sorusu ile yola çıkılan ve kırsal alanları kültürel coğrafya yaklaşımı ve Bourdieu’nun habitus kavramıyla anlamak ve yorumlamak iddiasını taşıyan bir doktora tez çalışması temel alınmıştır. [14]

KÜLTÜREL COĞRAFYA, HABİTUS VE PLANLAMA

Bourdieu’nun (1986) kültürel sermaye tartışmasından hareketle planlamanın ilk adımı olan mevcut kültürel yapının anlaşılmasının her durumda kolay olmadığını söylemek mümkündür. Kültürel sermayenin toplumun fertlerine fark ettirmeden kazandırdığı habitus, ekonomik sermaye ile birleşip bir alanda hayat bulduğunda bir pratik gerçekleşmektedir. [15] Pratiği -bu çalışmada İzmit’in kırsal alanlarında yaşanan değişim- geriye doğru okumada habitus’un nasıl şekillendiğini anlamak, dolayısıyla kültürel sermayeyi doğru yorumlamak gerekmektedir. Bu noktada planlama eylemi farkında olmadan edinilen, biriktirilemeyen kültürel sermayeleri iyi okumak ve ileriye taşımak gibi çok zor ve ağır bir işlevle yükümlüdür.

Kültürel coğrafya yaklaşımının önemli savunucularından biri olan Jackson (1984) peyzajı; çevrenin doğal bir özelliği değil, yapay bir alan, arazinin yüzüne yerleştirilmiş, doğal yasalara göre değil, bir topluluğa hizmet etmek için işleyen ve gelişen insan yapımı bir alanlar sistemi olarak görür ve peyzajın kolektif karakterini, tüm nesillerin ve tüm bakış açılarının üzerinde anlaştığı bir şey olarak tanımlar. [16] Kültürel coğrafya; bir yerin ve o yere dair olguların yorumlanmasında bir yanıyla peyzaj, yer ve mekânı oluşturan temsilleri incelemeye odaklanırken, diğer yanıyla da yaşantı, pratik, beden ve materyal olana yer vermektedir. [17] Çalışmada başvurulan bir diğer alan olan temsili olmayan teorilerin Türkiye’de planlama disiplininde kullanılmasına dair önerilerin en önemlisi Prof. Dr. İlhan Tekeli’den gelmiştir. Tekeli (2019) “Temsili olmayan kuramlar kavramı bir tür şemsiye işlevi görmektedir. Bunlar varlık temelli değillerdir, oluşan / olan temellidirler. Bu kuramlar yaşamın nasıl biçimleneceği üzerinde yoğunlaşarak, birlikte yaşanan deneyim içinde bir ifade kazanmaktadır.” demekte ve temsili olmayan teorilerin bir yere, bedene, sanat eserine bakarken öznelliğe verdiği öneme vurgu yapmaktadır. Öznelliğin ve mekânın okunmasında kişilerin bu mekâna ilişkin deneyimlerinin önemini vurgulayan bu yaklaşımlardan hareketle doktora tezi kapsamında saha çalışmalarının niteliksel yöntemlerle derinleştirilmesi planlanmıştır. Bu şekilde, giriş bölümünde açıklanan nedenlerle Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Kocaeli, İzmit kırsal yerleşmelerinde de yaşanan değişime dair mekanizmaların yere özgü olgularla ortaya konması hedeflenmiştir.

YÖNTEM

Çalışmanın ilk aşamasında İzmit Belediyesi tarafından 50 kırsal mahalle (Büyükşehir Yasası öncesinde köy) için 2018 yılında üretilen Tarihi ve Tabiatı ile İzmit Mahalleleri (Köyleri) kitapçıkları incelerek, bu kitapçıklar aracılığıyla aktarılan bilgiler bir veri tabanı üzerine işlenmiştir. [19] TUİK, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, İzmit Belediyesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı web sayfalarında incelemeler yapılmış ve fiziki yapı, sosyokültürel ve ekonomik durum ve planlama geçmişine dair elde edilen bilgiler de söz konusu veri tabanına aktarılmış ve ARCGIS programında haritalandırılmıştır. [20] Bu şekilde günümüzde yaşanan değişime dair mekanizmalara ait olguların önemli ipuçları coğrafi olarak ortaya konmuştur. (Resim 2)

Çalışmanın ikinci aşamasında İzmit Belediyesi tarafından gerçekleştirilen İzmit Kırsal Mahallelerinde Somut Olmayan Kültürel Miras Envanteri Projesi kapsamında birinci yazarın da içinde olduğu bir ekip tarafından kırsal mahalle sakinleri ile yapılan sözlü tarih görüşmelerinin çözümlemeleri kullanılmıştır. [21] Üçüncü aşamada yerleşme ölçeğinde yapılan değerlendirmelerde Böğürgen Köyü örnek alan olarak seçilmiş ve rehberli geziler sırasında ortaya çıkan anlatıların çözümlemeleri kullanılmıştır. [22] Birinci ve ikinci aşamalarda gerçekleştirilen ve tüm İzmit kırsal yerleşmelerini içeren çözümlemeler kültürel coğrafya kuramı ile planlama disiplininin ortaklaştığı temsiliyet, kimlik, peyzaj, bireysel - kamusal ve miras kavramları kullanılarak çalışma kapsamında analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Yerleşme ölçeğindeki çözümlemeler ise bu kavramlara ek olarak, yere ait kültürel kimlik, üretim kültürü, toplumsal uygulamaların yerle ilişkisi, değişen kültürün mekândaki karşılığı ve inşa edilen kültür kavramlarıyla birlikte ele alınarak değerlendirilmiştir. [23] Böylece bu makalede dönüşümden nispeten daha az etkilenmiş olan yerleşmeler üzerinden ve niteliksel yöntemler kullanılarak yapılan çalışmanın sonuçları sunulacaktır.

SAHA ÇALIŞMASI

İzmit, Kocaeli’nin 12 ilçesinden biri olmakla birlikte aynı zamanda merkez ilçesidir. 376.047 kişi olan ilçe toplam nüfusunun % 10’u yani 37 bin kişisi Aralık 2022 TÜİK verilerine göre 52 adet kırsal nitelik taşıyan yerleşim alanında kayıtlıdır. Merkezde nüfusun % 90’ı yaşarken ilçe topraklarının % 70’i kırsal nitelik taşımaktadır. (Resim 3) Kırsal alanlarda nüfus genel olarak artan, azalan ve sabit kalanlar arasında dengeli bir görünüm sergilemektedir. (Resim 4) Kocaeli gelişmişlik endekslerine göre bir sanayi ve ticaret kenti olarak İstanbul, Ankara ve İzmir’den sonra dördüncü sırada gelmektedir. [24] İstanbul’a yakınlığı, önemli bir sanayi şehri olması, ulaşım ağlarının kesişim noktasında bulunması şehrin çoğu zaman merkezi kararlarla dönüşmesine ve son dönemde kırsal alanlarında yoğun bir baskı oluşmasına neden olmaktadır.

İzmit kırsal yerleşmeleri günümüzde yeni gelmekte olanların ötesinde kültürel kimlik açısından çeşitlilik göstermektedir. Yan yana ya da yakın yaşamaları belli konularda bu kültür gruplarını birbirine yanaştırsa da halen birçok yönüyle korudukları kültürleriyle İzmit kırsal yerleşmelerinde 1 Gürcü, 1 Mohtilaz, 1 Çerkes, 3 Alevi - Bektaşi, 11 Muhacir - Mübadil, 32 Manav (Yerli) köyü olduğu görülmüştür. Elde edilen haritalar ve sözlü tarih görüşmeleri değerlendirilerek İzmit kırsal yerleşmelerinde yaşanan değişimde dört olgunun etkili olduğu ortaya konmuş ve kuramsal kısımda belirtilen kültürel coğrafya kavramlarıyla bağlantılı olarak çalışılmıştır. Bu şekilde; eski köylüler ile yeni şehirlilerin mekânı kullanım pratikleri (peyzaj), merkezi yönetimin kararları ve yerel karşılıklar (temsiliyet), beton evler ve kerpiç samanlıkların biraradalığı (miras), bireyselleşen toplum ve kamusallığını kaybeden mekânlar (bireysel - kamusal) başlıkları altında ele alınabilecek olguların arka planlarında yaşanan süreçler ve mekanizmalar bize İzmit kırsal yerleşmelerinde önemli bir dönüşüm yaşandığını göstermiştir. Öte yandan aynı yerleşmelerin, söz konusu dönüşümü doğru yorumlamak için anlaşılması gerektiği düşünülen geçmiş yaşam kültürüne dair birçok iz ve bilgi barındırdığı da tespit edilmiştir. [25] (Resim 5) İzmit kırsal yerleşmelerine dair bu genel değerlendirmenin ardından aşağıda kuramsal arka planın miras, kamusal - bireysel ve kültürel kimlik kavramlarına karşılık gelen yönleriyle özgünlüklerini koruyan mahallerden örnekler verilmektedir.

Beton evler ve kerpiç samanlıklar

Kültürel coğrafyanın kavramlarından biri olan miras ile özetlenen beton evler ve kerpiç samanlıkların biraradalığı olgusuyla birçok yerleşmede karşılaşılmıştır. Bunun ötesinde ise Emirhan kırsal yerleşmesinde görülen ahşap taşıyıcılı kerpiç dolgulu yapılar, Çağırgan yerleşmesinde tespit edilen sepet örgü duvar sisteminin özgün bir örneği mimari mirasın tüm detaylarıyla görülebildiği geleneksel yapım sistemi ve malzeme kullanımının incelenebildiği yerleşme örneklerinden yalnızca iki tanesidir. (Resim 6, 7) Geleneksel yapım tekniklerine dair habitus yok oluş sürecine girmiş olsa da bir önceki kuşağın bu yapıları nasıl inşa ettiklerini, malzemeleri yerel ölçekte nerelerden temin ettiklerini aktarabilecek kişilere İzmit kırsal yerleşmelerinde rastlanmaktadır. Öte yandan betonarme yapım sistemi ve malzemelerle yeni konut veya depo yapıları inşa edilirken, mimari miras ya sökülmekte ya da samanlık, ahır veya depo olarak yeniden işlevlendirilmektedir.

Bireyselleşen toplum ve kamusallığını kaybeden mekânlar

Guguk geldi, sayacı, Hıdrellez kutlamaları, bayram eğlenceleri, imece gibi uygulamalar kültürel kimliğin coğrafi dağılımını net bir şekilde ortaya koymaktadır. “Guguk geldi, yaz geldi” sözleriyle guguk kuşunun sesini ilk duyan çoban çocukların kapı, kapı dolaşarak yumurta toplaması sonra da topladıkları yumurtaları hayvanları otlattıkları yerde kaynatarak topluca yemeleri sadece Manav (Yerli) yerleşmelerinde rastlanan bir uygulamadır. Buna karşılık harman sonu köyün gençlerinin toplanarak farklı kılıklarda kapı, kapı gezerek “Sayacı geldi hoş geldi, bu kimin sayası Hz. Ali’nin sayası” diyerek buğday toplamaları sadece göçmen yerleşmelerinde rastlanan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Her iki ritüel de günümüz de artık uygulanmamaktadır ve kültürel kimliğin bir belirteci olarak habitus’tan silinmek üzeredir.

Karaabdülbaki yerleşmesinde yaşayanlar kendilerini Bulgaristan göçmeni olarak tanımlamaktadır. Bulgaristan’da yerleşik oldukları bölgede bulunan Karabaş Ormanı’nda her sene gerçekleştirdikleri yağmur duası ritüelini göçlerinden sonra da yerleşmenin sınırları içinde bulunan ormanlık alanda gerçekleştirmektedirler. (Resim 8) Geçmişteki biçiminden özellikle yapılan yemekler ve bu yemeklerin paylaşılması yönüyle farklılaşmış olsa da kamusal alanın geçmişte olduğu gibi kullanılmaya devam edişine iyi bir örnek sunmaktadır. Alanın, hem Karaabdülbaki hem de onlar gibi Bulgaristan göçmeni olan Sapakpınar, Kurtdere ve Ayvalı yerleşmelerinin sakinleri için aynı derecede önemli olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşın bu alanın hemen yanında bungalov yerleşmesine izin veren bir projenin Orman İşletme İdaresi tarafından onaylanmış olması bu önemin merkezi yönetim tarafından yeterince anlaşılamadığı ve anlamlandırılamadığını ortaya koymaktadır.

Bayramlar geçmişte toplu olarak kutlanan önemli günler olarak güreşlerin yapıldığı köy meydanı ve salıncakların kurulduğu köyün büyük meşe ağacı gibi mekânı betimleyecek şekilde birçok anlatıda yer bulmaktadır. Ancak günümüzde aile yapısının farklılaşması, bireyselliğin artması gibi nedenlerle bayramlar eski kalabalık günlerini; dolayısıyla bu kalabalığı bir araya getiren kamusal mekânlar da eski önemlerini kaybetmişlerdir. Yukarıdakilere benzer şekilde tarif edilen, günlük hayatın içinde aktif biçimde yer almasa da geçmişte kırsal yerleşme sakinlerinin bir araya geldiği mekânlar varlıklarını korumalarına rağmen eskisi gibi kullanılmadıkları için kamusallıklarını kaybetmişlerdir.

Böğürgen kırsal mahellesine yakından bakmak

Bu değerlendirmeler ile dönüşüme dair baskıyı nispeten daha az yaşayan kırsal yerleşmelerden biri olan Böğürgen’de yapılan üçüncü aşama çalışmanın ana hatları da belirlenmiştir. Buna göre Böğürgen yerleşmesinde yapılan rehberli yürüyüşlerde temsiliyet, kimlik, peyzaj, bireysel - kamusal, miras kavramlarının yanı sıra; üretim kültürü, toplumsal uygulamaların yerle ilişkisi, değişen kültürün mekândaki karşılığı ve inşa edilen kültür kavramlarının mekânsal karşılıklarının izi sürülmüştür. Böylece henüz özgün özelliklerini koruyan bir yerleşmenin o yere özel habitus hakkında neler söyleyebileceğinin anlaşılması ve elde edilen verilerin sonuç bölümünde planlama eylemine nasıl dâhil edilebileceğinin tartışılması hedeflenmiştir.

Böğürgen İzmit’in kuzeybatısında, adrese dayalı nüfus sisteminin Aralık 2022 verilerine göre 116’sı erkek, 87’si kadın toplam 203 kişinin yaşadığı bir yerleşmedir. Ancak mahalle muhtarı kendisi ile yapılan görüşmede bu sayıların hafta sonları ve yaz - kış mevsimlerinde değiştiğini aktarmıştır. Bir göçmen yerleşmesi olan Hakkaniye ve tamamı yerli olan Kaynarca, Kulmahmut, Şahinler, Nebihoca ve Gökçeören yerleşmelerine komşuluğu bulunmaktadır. (Resim 9)

Böğürgen 2012 yılında çıkan Büyükşehir yasasından sonra Şahbazlar, Seferköy ve Böğürgen Merkez alt yerleşmelerini içine alacak şekilde mahalle olmuştur. (Resim 10) Bu yerleşmeler geçmişte önce Böğürgen Divanı’na köyler, daha sonra ise Böğürgen Köyü’ne bağlı mahalleler idi. [26]

Böğürgen kırsal mahallesinde rehberli yürüyüşler ve mekandaki dönüşüme dair anlattıkları

Böğürgen yerleşmesinde yapılan rehberli yürüyüşlerde çalışmanın kavramlarına dair mekânsal karşılıklar ve genel analiz ile ortaya konulmuş olan dönüşüme dair olgular izlenebilmiştir. [27] (Resim 11) Buna göre köy içinde tel örgü veya kâgir bahçe duvarı olmayan ve yerlilerin kullandığı konut yapılarına karşılık, yeni gelenlerin duvarlarla çevrilmiş, büyük metal kapılardan geçilerek girilen bahçeleri olduğu gözlemlenmiş ve değişen kültürün mekândaki karşılığı net bir biçimde ortaya konabilmiştir. (Resim 12) Bu durumu destekler biçimde Böğürgen merkezde başka bir köy sakiniyle gerçekleştirilen rehberli yürüyüşte, köydeki arazi satışları, köy içinde arsa alan kişilerin yapacakları yeni evler, yeni gelenler tarafından satın alınan parsellerin tel örgüler ile kapatılması ve bu nedenle rehber de dâhil hayvan sahibi kişilerin otlatma rotalarında meydana gelen zorunlu ve kendilerini zorlayan değişiklikler konuşulmuştur. (Resim 13) Aynı rehberden kendisinin doğduğu ve dedesinin inşa etmiş olduğu evdeki yaşama dair bilgiler alınmıştır. Ev, ailenin yakın dönemde beton karkas ile inşa edilen konuta geçmeleri nedeniyle İzmit’in birçok kırsal yerleşmesinde olduğu gibi konut işlevini kaybetmiş ve samanlık, depo ve garaj olan yeni bir işlev kazanmıştır. Yerliler halen daha büyük tarlalarda arpa, buğday, mısır ve fındık tarımı yaparken, yeni gelenlerin geçimlik bahçe üretimleri ve birkaç meyve ağacı ile sınırlı kaldıkları görülmüştür. Üretim kültürleri arasında ortaya çıkan bu fark sadece yeni gelenlerle yerliler arasında değil, genç kuşakları şehirde yaşamayı tercih eden yerli aileler ile genç kuşakları halen Böğürgen’de yaşayan yerli aileler arasında da gözlemlenmiştir.

Böğürgen’in Seferköy ve Şahbazlar alt yerleşmelerinde de rehberli yürüyüşler yapılmıştır. Bu yürüyüşlerde iki farklı su yolunun üzerindeki değirmenlerin, binetlerin (keten veya buğday yıkamak için derelerde inşa edilen setler) yerleri ve çeşmeler görülmüş, su kaynaklarının yerleri öğrenilmiştir. İçerinde oldukça eski mezar taşları bulunan mezarlık incelenmiştir. Eski İzmit - Kandıra yolunda bulunan hamla palamudunun hikâyesi ağacın altında dinlenmiştir. Buna göre İzmit - Kandıra arasında araç olmadığı zamanlarda hayvanlarla veya yaya olarak yapılan yolculuklarda bu ağaç çok kullanılan ve geçmişte bu yolu kullanan herkes tarafından bilinen dinlenme noktası olarak tanımlanmıştır. (Resim 14) Ulaşım olanaklarının gelişmesi, topoğrafya nedeniyle kısa değil elverişli rotaların yeni yollar için tercih edilmesi, araç sahipliliğin artması bu yolun zamanla önemini yitirmesine neden olmuştur. Geçmişte çeşitli karşılaşmalara, buluşmalara, dinlenme sırasında yapılan küçük eğlencelere tanıklık eden bu mekân kamusal kullanımını kaybetmiştir. Buna rağmen rehberin aktardığına göre hala köyün ortak malı olarak görülmekte, budanmasına ve bakımına özen gösterilmektedir.

Böğürgen Merkez’den, Seferköy ve Şahpazlar alt yerleşmelerini birbirine bağlayan eski patika yol deneyimlenmiştir. Söz konusu üç yerleşme biriminin birbirini görmesinin ve deneyimlenen patikayla kolay erişilebilir olmasının geçmişte aynı divana bağlı bulunmalarının temel etkeni olduğu yürüyüş rehberiyle birlikte değerlendirilmiştir. Böğürgen’de yapılan görüşmelerde Seferköy ve Şahbazların yerliler tarafından mahalle, (bir önceki idari yapılanma düzeninde Böğürgen Köyü’ne bağlı mahalleler oldukları için) hatta daha yaşlılarda köy olarak (divan idari düzeninde de Böğürgen Divanı’na bağlı köyler oldukları için) anılmaları dikkat çekici olmuştur. İdari kademelenmede artık karşılığı olmasa da yaşayanların bu yerleşmeleri alışageldikleri ve / veya büyüklerinden duydukları şekliyle isimlendirmeleri habitus’un devamlılığını göstermektedir.

SONUÇ YERİNE

İnsan çağının kendisi ve bu çağın önümüze sıkça çıkardığı krizler nedeniyle, kırsal alanlar hâlihazırda sahip oldukları dışında yeni ve ani baskılarla karşılaşmakta ve kontrolsüz dönüşüm riskiyle karşı karşıya kalmaktadır. İzmit kırsal yerleşmelerinde de bu baskılar altında hızlı bir dönüşüm yaşandığı, özellikle Covid 19 Pandemisi sonrasında yeni yasal düzenlemelerin sağladığı kolaylıkla, kırsal yerleşmelerin geçmişte tarım yapılan alanlarında da yapılaşmaların ortaya çıktığı görülmüştür. Bu durum gelecek krizlerde en önemli dayanak noktası olacak kırsal alanları, daha savunmasız ve kırılgan bir hale getirmektedir. Bu kırılganlığın azaltılmasının önemli yollarından birinin bu yerleşmelere ait habitus’un anlaşılmasıyla mümkün olabileceği düşünülmektedir.

Yürütülen çalışmalarda görülmüştür ki İzmit kırsal yerleşmeleri, bireysel ve kamusal eylemler sonucunda özgün yerleşim ve mekân kurgularını kaybetmekte, yerel kültürel kimliğin bazı yönlerini aktaramamakta ve yaşadıkları dönüşümden olumsuz etkilenmektedirler. Bununla birlikte bu kırsal alanlar doğa merkezli kültürün örneklerini ve / veya izlerini ve bunları üreten habitus’u halen taşımaktadırlar.

Gelinen aşamada kırsal alanlarda yaşanan kontrolsüz dönüşüm tehdidine karşılık, kültürel coğrafya yaklaşımı ile yapılacak planlama çalışmalarının, bu alanları ve sahip oldukları potansiyelleri daha iyi anlayabilmemiz; dönüşüm mekanizmalarını çözümleyebilmemiz ve güçlü yanlarını koruyabilmemiz için bize önemli fırsatlar sunduğu düşünülmektedir. Bu çalışmayla, planlama disiplininde kırlarda yere özel olarak üretilmiş ve halen saklı olan kadim bilginin yani habitus’un daha görünür hale getirilmesi için neler yapılabileceği İzmit kırsal yerleşmeleri ve Böğürgen Köyü üzerinden ortaya koyulmaya çalışılmıştır.

NOTLAR

[1] Antroposen, kökeni Yunanca olan anthropos (insan) ve kainos (yeni) kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuştur. –cene eklendiği kelimeye ‘en son’ anlamını katar ve Antroposen “yeni insan çağı” olarak anlam bulur. Terim 1980’lerin başında ABD’li deniz biyoloğu Eugene F. Stoermer tarafından türetilmiş ancak literatürde genel kullanıma girmesi Nobel Ödüllü kimyager Paul J. Crutzen tarafından sağlanmıştır.

[2] Polat, Erkan; Kahraman, Sümeyye, 2021, “Antroposen Çağı’nda pandemi ve kentlerin durumu”, Antropoloji Dergisi, sayı:41, ss.21-31, (https://doi.org/10.33613/antropolojidergisi.810841).

[3] Bilgin Altınöz, Güliz, 2022, “Çok Boyutlu ve Çok Katmanlı Alanlar Olarak Tarihi Kırsal Yerleşmelerin Korunması ve Yönetimi”, Kültür Mirası Yönetimi: Neden ve Nasıl? Türkiye’den Deneyimler ve Tartışmalar, (yay. haz.) Asu Aksoy, Deniz Ünsal; (der.) Ebru Omay Polat, Gül Pulhan, İclal Dinçer, Nuran Zeren Gülersoy, T. Gül Köksal, Zeynep Ahunbay, Zeynep Enlil, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, ss.193-223.

[4] “Novaarsa”, (https://novaarsa.com/). [Erişim: 10.11.2023]

[5] Örneğin Covid 19 Pandemisi döneminde kırsal alanlara olan yoğun talebin karşılanması için yeni yasal düzenlemeler yapıldığı izlenmiştir. Temmuz 2021’de çıkarılan torba yasa içinde yer bulan “Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in bu baskıyı karşılamak ve kırsal alanlarda imar faaliyetlerini rahatlatmak üzere hazırlandığı anlaşılmaktadır. Köy yerleşik alanı ve civarını genişleten, köylerde ruhsatsız yapı inşa etmek için köyde sürekli ikamet etme şartını kaldıran, toplam inşaat alanını artıran bu yasa ile kırsal alanlarda yapı yapma koşulları geçmişe nazaran kolaylaştırılmıştır. (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/07/20210711-2.htm). [Erişim: 10.09.2023]

[6] Eres, Zeynep, 2023, “Cumhuriyetin 100 Yıllık Çağdaşlaşma Mücadelesinde ‘Köy Sorunu’ndan ‘Köy Davası’na Kırsalın Düzeni”, Mimarlık, sayı:431, ss.32-39.

[7] Gürel Üçer, Aslı; Yenigül, Sevinç Bahar; Varol, Çiğdem, 2014, "‘Büyükşehir’den ‘Bütünşehir’e: Yerel Yönetim Politikalarındaki Değişimin Kırsal Alana Etkileri". İdealkent, sayı:5/12 (Nisan 2014). ss.26-59.

[8] Öğdül, Hürriyet, 2019, “Kırsal Alanların Değişimi ve Kırsal Planlama Çerçevesinde Bir Değerlendirme”, Mimarist, sayı:2019(3), ss.41-49.

[9] Kayın, Emel, 2012, “Bir “Kültürel Manzara-Kültürel Peyzaj” Öğesi Olarak Kırsal Yerleşimlerin Korunmasına Yönelik Kavramsal ve Yasal İrdelemeler”, Mimarlık, sayı:367, (http://www.mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=381&RecID=2998#), [Erişim:12.10.2023]

[10] Öğdül, 2019, s.44.

[11] Akademik alanda kırsal alanların farklı yaklaşımlarla değerlendirilmesi konusunda son dönem örnekleri aşağıdakiler gibi sıralanabilir.

Kevseroğlu, Özlem, 2022, “Kültürel Peyzaj Alanlarının Kolektif Hafızadaki Sürekliliğini Değerlendiren Bir Yöntem Önerisi: Kayseri Derevenk, Gesi ve Koramaz Vadi Yerleşimleri”, İTÜ Doktora Tezi; Güler, Koray, 2016, “Türkiye'de Nüfusunu Yitiren Kırsal Yerleşimlerin Korunması için bir Yöntem Önerisi: Ödemiş - Lübbey Köyü Örneği” İTÜ Doktora Tezi; Bilgin, Elif Acar, 2023, “Kırsal Mirasın Kültürel Peyzaj Yaklaşımı ile Korunması İçin Bir Model Önerisi: İznik Gölü Havzası Örneği”, Uludağ Üniversitesi Doktora Tezi.

[12] Büyükşehir yasasıyla muğlaklaşan kır-kent ayrımının yeniden tanımlanması gerekliliği üzerine ortaya çıktığı ifade edilen KOKAP projesi aşağıdaki web sayfasında “Kırsal yerleşmeler geleneksel yapı sistemleri ve yerel malzemeler kullanılarak topoğrafyaya ve iklime bağlı olarak şekillenmiş yerleşmelerdir. Bu sebeple planlamada ve yapılaşmada kırsal yerleşmelerin, kentsel yerleşmelerden farklı bir şekilde ele alınması ve sorunların çözümünde kırsal alana özel çözümlerin geliştirilmesi gerekmektedir.” şeklinde tanımlanmıştır. “Kırsal Alanlara Yönelik Çalışmalar”, (https://mpgm.csb.gov.tr/kirsal-alanlara-yonelik-calismalar-i-87465). [Erişim: 19.11.2023]

[13] KODAKAP projesi KOKAP projesinin sonuçları üzerine inşa edilmiştir. Proje sonunda, kırsal yerleşme tipolojilerini belirleme kılavuzu, kırsal alan planlama kılavuzu, yapılaşma koşulları kılavuzu, köy tasarım rehberi hazırlama kılavuzları hazırlanmıştır. Proje sonuçlarının paylaşıldığı sunum için bkz. “KODAKAP Genel Sunum”, (https://webdosya.csb.gov.tr/db/mpgm/icerikler/kodakap-genel-sunum-20230927101815.pdf) . [Erişim: 18.11.2023]

[14] “Bir Kültürel Coğrafya Okuması: İzmit Kırsal Yerleşmelerinde Koruma Yönetimi” başlıklı tez çalışması Esra Balcı tarafından Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir Planlama Doktora Programı’nda Mayıs 2024’de tamamlanmıştır.

[15] Bourdieu, Pierre, 1986, “The Forms of Capital”, Handbook of Theory and Research for the Sociology of Education, J. G. Richardson (ed.), Greenwood Press, ss.241-258.

[16] Jackson, John Brick, 1984, Discovering the Vernacular Landscape, Yale University Press, New Haven.

[17] Okur, Miyase; Bilgili, Münür, 2021, “Kültürel Coğrafya Bağlamında Temsil ve Temsil Ötesi Teoriler”, Ege Coğrafya Dergisi, sayı:30(1), ss.187-194, DOI: 10.51800/ecd.932421.

[18] Tekeli, İlhan, 2019, “Temsili Olmayan Kuramların Gelişimi Planlama Anlayışımızda ve Kente Bakışımızda Ne Tür Değişiklikler Yapıyor”, Efil Ekonomi Araştırmaları Dergisi, sayı:2(7), ss.10, (https://efiljournal.com/wp-content/uploads/2022/03/7.pdf). [Erişim: 25.10.2023]

[19] İzmit Belediyesi, 2018, Tarihi ve Tabiatı ile Kırsal Mahalleler kitapçıkları: Akmeşe Sultaniye, Akpınar, Anbarcı, Arızlı, Arpalık İhsaniye, Bağlıca, Balören, Bayraktar, Biberoğlu, Böğürgen, Bulduk, Çağırgan, Çavuşoğlu, Çayırköy, Çubukluosmaniye, Çubuklubala, Dağköy, Durhasan, Düğmeciler, Emirhan, Eseler, Fethiye, Gedikli, Gökçeören, Güvercinlik, Hakkaniye, Hasancıklar, Kabaoğlu, Gülbahçe Kadriye, Karaabdulbaki, Kaynarca, Kısalar, Kozluca, Kulfallı, Kulmahmut, Kurtdere, Mecidiye, Nebihoca, Orhaniye, Ortaburun, Sapakpınar, Sarışeyh, Sekbanlı, Sepetçi, Süleymaniye, Süverler, Şahinler, Yassıbağ, Yenice, Zeytinburnu.

[20] Fiziki yapı analizleri; yerleşik alanının deniz seviyesinden yüksekliği, nüfus değişim durumu, alt yerleşim sayısı, büyükşehir yasası öncesinde dâhil olduğu belde başlıkları, sosyo-kültürel ve ekonomik durum analizleri; en çok gelir getiren tarımsal faaliyet, kültürel kimlik, göçmenlik ve göç tarihi, göçmenlik ve göçle gelinen yer başlıkları altında ve planlama geçmişine dair elde edilen bilgiler analizleri; merkezi kararla üretilmiş imar faaliyetlerinden etkilenme düzeyi, yerel kararla üretilmiş imar faaliyetlerinden etkilenme düzeyi, yeni Kandıra yolundan etkilenme düzeyi, Kuzey Marmara otoyolundan etkilenme düzeyi, Anadolu otoyolundan etkilenme düzeyi, sanayi varlığından etkilenme düzeyi, plan varlığı ve plan yapım yılı, mahallelerde sit alanı durumu başlıklarıyla çalışılmıştır.

[21] İzmit kırsal mahallelerinde 52 erkek ve 51 kadının katıldığı 96 görüşme gerçekleştirilmiştir. İzmit Belediyesi Kırsal Mahalle kitapçıkları temel alınarak şekillendirilen yarı yapılandırışmış bir soru çerçevesi kullanılmıştır. Somut Olmayan Kültürel Miras konusuna uygun olarak görüşme yapılan kişilerin 50-55 yaşın üzerinde ve yaşadıkları kırsal alanda hayatının büyük bir bölümünü geçirmiş olmasına dikkat edilmiştir. Söz konusu çalışmanın görüşme kayıtlarının kullanılmasına olanak sağlayan İzmit Belediyesi Başkanı Sayın Fatma Kaplan Hürriyet’e ve İzmit Belediyesi çalışanlarına teşekkürlerimizi sunarız.

[22] Rehberli geziler bir peyzaj hakkında o peyzajı kullanan kişilerin ne düşündüklerini anlamak için uygulanan bir yöntemdir. Bu yöntemde rehber bir mahalle veya yerleşme birimi içinde kendi belirleyeceği bir rota üzerinde geçilen yolların, durulan ya da varılan yer ve mekânların anlatısını serbest bir şekilde yapmaktadır. Araştırmacı olabildiğince az söz alarak rehberi yönlendirmekten kaçınır. Kap Yücel, Seher Demet; Salt, Esra, 2018, “Kültürel Peyzajların Tarihsel Süreç İçerisindeki Değişimlerinin Tespiti: Bursa İznik Örneği”, Planlama, sayı:28/1, ss.40-55.

[23] Bu kavramlar belirlenirken kültürel coğrafya literatürü geniş bir şekilde taranarak planlama ve Bourdieu’nun habitus’u ile kesiştiği düşünülen kavramlar araştırmaya dâhil edilmiştir. Bu konuda bkz. Atkinson, David; Jackson, Peter; Sibley, David; Washbourne, Neil, 2005, Cultural Geography: A Critical Dictionary of Key Concepts, I.B.Tauris & Co Ltd.

[24] Acar, Salih; Bilen Kazancık, Leyla; Meydan, Mustafa Caner; Işık, Mustafa, 2017, İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırması Sege-2017: Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğü Yayını 3, Araştırma Raporu, sayı:3, Aralık 2019, Ankara, ISBN: 978-605-7679-0, (https://web.archive.org/web/20210123004210/https://www.sanayi.gov.tr/bolgesel-kalkinma-faaliyetleri/analitik-cal%C4%B1smalar/01123b). [Erişim:12.11.2023]

[25] Balcı, Esra & Dinçer, İclal, 2023, İzmit kırsal Yerleşmelerinde Kültür ve Kimlik, Kültür ve Sanat Yönetimi Konferansı: Değişen Dünyada Kültür ve Sanat Konferansı Özet Kitabı. https://www.bilgi.edu.tr/media/uploads/2023/06/01/konferanskitapcigison15.pdf

[Erişim:03.11.2023]

Bildirilere ait tam metinlerin basılacağı kitabın yayın hazırlıkları devam etmektedir.

[26] Divan geçmişte idari bir birim olarak tanımlanmıştır. Bu tanıma göre toplu halde yapıların bulunduğu birbirine makul mesafede, çoğunlukla görsel iletişimi olan 3-4 alt yerleşim birimi birleşerek bir divanı oluşturmaktadır. Çoğunlukla Batı Karadeniz Bölgesinde bu tür yerleşim birimleri vardır. Bu konuda geniş bir tartışma için bkz. Yılmaz, Cevdet, 2010, “Türkiye’de Tarihçiler ve Coğrafyacılar Tarafından Farklı Anlamlarda Kullanılan Bir Terim: Divan”, History Studies, sayı:2/1, ss.273-309.

[27] Rehberli yürüyüşlerin her biri 50-75 dakika sürmüştür. 11 Haziran 2023, 8 Ekim 2023 ve 15 Ekim 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen rehberli gezilerde 5 farklı kişi ile yerleşmenin farklı yerlerinde yürüyüşler yapılmıştır.

Bu icerik 455 defa görüntülenmiştir.