436
MART-HAZİRAN 2024
 

MİMARLIK'tan

İNGİLİZCE ÖZET / ENGLISH SUMMARY

MİMARLIK DÜNYASINDAN

YAYINLAR



KÜNYE
KORUMA / YAŞATMA

Özgün Bir Yapım Tekniğinin Karadeniz’deki İzinde: Samsun İlindeki Ahşap Kubbeli Camiler

Zeynep Aktaş, Arş. Gör., Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü; Aynur Çifci, Prof. Dr., Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü

Tarih öncesi dönemlerden itibaren üst örtü elemanı olarak kullanılagelen kubbeler, kentsel alanlardaki yapılarda olduğu kadar kırsaldaki yapılarda da yaygın olarak görülmektedir. Simgesel bir anlamı da bünyesinde barındıran kubbeler, Samsun kırsalındaki Cuma camilerinde ahşap malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Çalışma kapsamında literatür taraması, arşiv ve saha çalışmaları yapılmış olup 21’i tescilli camilerde olacak şekilde 23 ahşap kubbe tespit edilmiştir. Kubbelerin hepsi dıştan kırma çatılıdır. Ahşap dikmeler ve duvarlara taşıtılan kubbelerin boyutları yapının boyutuna ve mahfilli olup olmamasına göre değişmektedir. Kırsalda bulunması sebebiyle ‘incinebilir’ olan yapılar taşıma, niteliksiz müdahaleler ve terk gibi koruma sorunlarına sahiptir. Yazarlar belgeledikleri özgün yapım tekniğinin bulunduğu camilerin, Samsun’daki köklü ahşap yığma cami geleneğinin yakın tarihli temsilcilerinden olması bakımından korunmalarının önemini vurguluyor.

Kubbeler, tarih öncesi dönemlerden itibaren farklı medeniyetler tarafından farklı yapı türlerinde üst örtü elemanı olarak kullanılagelmiştir. Kentsel alanlardaki nitelikli konaklardan anıtsal camilere, mevlevihanelerden türbelere kadar birçok yapıda tercih edilen ahşap kubbeler kırsal mimari mirasa da bir örtü öğesi olarak yansımıştır [1].

Geniş açıklıkların geçilmesine imkân veren bu örtü elemanının yapılarda kullanılmasının bir başka sebebi ise kubbeye atfedilen sembolik anlam ile ilgilidir. Evrenin sonsuzluğunu yansıtan ve gökyüzü ile doğrudan ilişkilendirilen kubbe ‘semavi alem’e dikkat çekerek, büyük güçlerin ve / veya tanrının varlığını sembolize etmektedir [2]. Diğer dini yapılarda olduğu gibi Türk İslam eserlerinde de kubbe yapımı oldukça yaygındır. Aynı gök kubbe altında en çok cemaati toplama düşüncesi ile cami inşasında ‘kubbe’lerin öne çıktığını ve cami mimarisinin şekillenmesine etkisi olduğunu ifade etmek mümkündür [3].

Ülkemizde inşa edilen yapıların kubbelerinde yapı malzemesi olarak taş, tuğla ya da ahşap kullanılmıştır. Bu çalışmanın odağında ise kırsal alanlardaki dini yapılarda karşılaşılan ahşap kubbelere yer verilmiştir. Türkiye’nin taş mimarinin yoğun olduğu bazı yerleşmeleri hariç hemen her yerinde bu nitelikteki kubbelerin varlığı bilinse de [4] Karadeniz Bölgesi’nde bir yoğunluk olduğu ifade edilebilir [5].

Bu yazıda kırsal alanda birçok nitelikli caminin günümüze ulaştığı Samsun’daki ahşap kubbeli camiler ele alınmıştır. Beden duvarları yığma ahşap tekniği ile inşa edilmiş olanların dışındaki kagir duvarlı camiler çalışma kapsamı dışında bırakılmıştır. Literatür taraması, Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Arşivi’nde inceleme ve 2022 yılında yerinde yapılan tespitler doğrultusunda Samsun’da ahşap yığma yapım tekniği ile inşa edilmiş ve ahşap bir kubbeye sahip olan günümüze ulaşmış 23 cami [6] tespit edilmiştir. 16’sı yerinde incelenen kubbelerden sadece 4’ünün çatı konstrüksiyonu çatı arasından izlenebilmiştir [7]. Saha çalışması kapsamında fotoğraf ve video kayıtları ile belgeleme yapılmış olup kubbelerin çapları ve derinlikleri ölçülmüştür.

Bu makalede camilerin teknik özellikleri ve özel bir yapım tekniğine sahip ahşap kubbeleri hakkında bilgi vermek amaçlanmıştır. Artık tercih edilmeyen özgün bir yapım tekniğinin Samsun’daki son temsilcileri olan ahşap kubbelerdeki koruma sorunlarına dikkat çekmek, özgün tekniğin korunması ve sürdürülmesi ile ilgili farkındalığı artırmak da ayrıca hedeflenmiştir.

AHŞAP KUBBE YAPIM TEKNİKLERİ

Ahşap kubbelerin yapım tekniği ve malzeme özelliklerine yer veren yayınlar çok sınırlı sayıdadır [8]. Bu yayınlarda yapım tekniğinin kökeni göçebe Türklerin “yurt” adını verdikleri çadırların iskelet sistemi ile ilişkilendirilmektedir [9]. Ulaşılan yazılı kaynaklarda kubbeler ile ilgili yapılan sınıflandırmalar çeşitlilik göstermekte olup terminolojik açıdan da bazı çelişkili ifadelere rastlanmıştır.

Genel olarak kubbeler formunun dışarıdan okunur olması ya da olmaması, cidar sayısı ya da taşıtılma yöntemine göre farklı mimari özellikler gösterirler (Tablo 1). Ahşap kubbeler özelinde bakıldığında kubbe formunun dışarıdan okunamadığı örnekler çeşitli yayınlarda ‘gizli kubbe’, ‘yalancı kubbe’, ‘sembolik / simgesel kubbe’ ya da ‘bağdadi kubbe’ [10] olarak farklı şekillerde isimlendirilmiştir [11]. Bu kubbeler çoğunlukla dışarıdan kırma ya da beşik bir çatı ile kapatılmışlardır [12].

Ahşap kubbeler kubbe eteğinde yer alan kirişe ya da kasnağa oturtulmuş (destekli) ya da çatıya asılarak taşıtılmış (desteksiz) olabilir [13]. Asma çatılarda kubbe ağırlıkları mahya ve yanlamalar ile duvarlara, oturtma çatılarda ise yanlarda duvarlara ortada dikme ya da sütunlara aktarılmaktadır [14]. Böylelikle kubbesi desteksiz olan yapılarda taşıyıcılar beden duvarları iken destekli olan kubbelerde ağırlığı hem tekil destekler hem de duvarlar taşımaktadır [15].

Kubbe formunu oluşturan ahşap taşıyıcı sistem irdelendiğinde ahşap kubbelerin ana konstrüksiyonunu düşeyde kullanılan tek parça halindeki eğrisel ahşap kaburgaların [16] oluşturduğu görülür [17]. Yatayda ya da düşeyde yer yer sürekliliği kesintiye uğramış ara elemanların kullanıldığı örnekler de vardır. Kubbenin iç yüzeyinin oluşturulması ise kaburga aralarının nasıl doldurulduğu ile ilişkilendirilmektedir. Bazı örneklerde merkezden kubbe eteğine genişleyen tahtalar düşey olarak kaburgalara çakılırken bazı örneklerde yatayda bağdadi çıtalar tercih edilmiştir. Bağdadi çıtaların üzeri genellikle sıvalı ve boyalıdır. Ancak bez ya da deri ile kaplı örneklere de rastlanmaktadır [18].

SAMSUN KIRSALINDAKİ CAMİLERDE GÖRÜLEN AHŞAP KUBBELER VE YAPIM TEKNİKLERİ

Samsun, sahip olduğu yığma ahşap cami sayısı bakımından Karadeniz Bölgesi’nde önemli bir yere sahiptir. Tez kapsamında yapılmakta olan çalışmalara göre il genelinde bu nitelikteki camilerden günümüze ulaşanların sayısı 100’ü aşmaktadır [19]. Bu camilerden 23’ünde ahşap kubbe varlığı tespit edilmiştir. Konum olarak camiler günümüz ilçe sınırlarına göre 19’u Salıpazarı’nda, birer tanesi de Ayvacık, Çarşamba, Terme ve Lâdik’tedir [20].

İncelenen camilerin hepsinde beden duvarları köşelerde kurtboğaz geçme olacak şekilde ve üst üste yerleştirilen ahşap elemanlar arasında kavelalar kullanılarak yığma teknikle inşa edilmiştir (Resim 1, 2) [21]. 5 cami tek katlı (Albayrak, Hamzalar [22] [+bodrum kat], Karınca, Sarıhasan Esenli ve Musçalı Camileri), kalan 18’i ise iki katlıdır. Tek katlı olan camilerde kubbe ana ibadet mekânını büyük oranda kaplamaktadır. İki katlı olanlarda ise mahfil katı 3 ya da 4 yönde kurgulandığından ahşap kubbeler, mihrap aksında mekânın ortasına denk gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Ahşap kubbelerin etek kısmından itibaren tavan kirişlemeleri atılarak alttan ahşap kaplama yapılmış ve düz tavanlar oluşturulmuştur.

Yapım teknikleri açısından ele alındığında incelenen ahşap kubbelerin hepsinin bir kırma çatı altında, dışarıdan algılanmayan gizli kubbeler olduğu görülür. İki katlı olan camilerde mahfili taşıyan dikmeler aynı zamanda kubbeleri desteklemektedir. Bununla birlikte tek katlı olanlarda da yine kubbeyi taşıtmak üzere dikmeler yerleştirilmiştir. Yerinde yapılan gözlemler ve literatürden elde edilen bilgiler doğrultusunda desteksiz bir şekilde sadece çatıya taşıtılan asma kubbeye bu camiler arasında rastlanmamıştır.

İncelenen kubbelerin 21’i yarım küre biçiminde iken; Huma Camisi konik (Resim 1), Aşağı Söğütlü Camisi ise iki kademeli ve diğerlerinden farklı özgün bir forma sahiptir (Resim 2). Biçme, Sarıhasan Esenli, Musçalı camilerinde neredeyse harim tavanını tamamen kaplayan basık kubbeler bulunmaktadır. Mihrap önü kubbesi olarak da isimlendirilen kubbelerin boyutları harimin büyüklüğüne göre farklılaşmakta olup kubbe çapları 200 ile 470 cm arasında, kubbe iç derinlikleri ise 120 ile 180 cm arasında değişmektedir (Tablo 2).

Erişim sorunu nedeniyle kubbelerden sadece 4’ünün yapım tekniği çatı arasından izlenebilmiştir (Resim 1-3). Ana ve ara (tali) kaburgaların kullanıldığı konstrüksiyonlarda ana kaburgaların tek parça halinde yerleştirildiği [23], düşeydeki ara kaburgaların sürekli ya da şaşırtmalı olarak yerleştirilmiş olduğu, yatayda kubbeyi çevreleyen ahşap elemanların ise aynı kotta parçalı olarak kullanıldığı tespit edilmiştir. Huma Camisi’nde yataydaki ilk sıra ahşabın ana kaburgaların denk geldiği yerlerde oyuklar oluşturularak tek parça halinde kullanıldığı anlaşılmaktadır (Resim 1).

Bazı camilerde yatay elemanlar ile düşey kaplama tahtalarını birleştirmek üzere çakılmış çivi izleri iç mekândan okunmaktadır. Bu izler doğrultusunda Kızılot, Karayonca Şehitler, Muslubey Bayramyurt camilerinde 5, Alanköy Camisi’nde 6, Kırgıl ve Musçalı camilerinde ise 7 sıra yatayda ahşap eleman kullanıldığı tespit edilmiştir (Resim 4).

Ana ve ara kaburgaların arası çoğunlukla düşey ahşap kaplama tahtaları ile kaplanmıştır. Bu sistemin kullanıldığı kubbelerde kaplama tahtaları arasında oluşan derzlerin üzeri genellikle özgünde ince çıtalar / pasalar ile kapatılmıştır. Yatayda kullanılan ahşap kaplama tahtalarının bulunduğu iki caminin de onarımdan geçmiş ve taşınmış olmalarından ötürü bu kaplama tekniğinin özgünde kullanılmadığı düşünülmektedir. Bazı örneklerde kubbe eteklerinde ve kubbe göbeklerinde ahşap oyma bezemeler vardır (Tablo 2).

SAMSUN KIRSALINDAKİ AHŞAP KUBBELERİN KORUMA SORUNLARI

Çalışmanın konusunu oluşturan ahşap camilerden 21’i Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu [24] tarafından korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenmiştir. Biçme ve Karadere Hamzalar Camileri (Resim 5) 2013’te kurulda değerlendirilmiş olup tescillerinin yapılması uygun görülmemiştir (Resim 5). Bununla birlikte kubbeli ahşap yığma camilerden olduğu literatürden anlaşılan Yeni Karacalı Camisi günümüze ulaşamamıştır.

Elde edilen veriler doğrultusunda ahşap kubbeli camiler incelendiğinde taşıma, niteliksiz müdahale ve terk gibi koruma sorunları ahşap kubbelerin özgünlüğünü kaybetmesine neden olan başlıca etkenlerdendir.

Ahşap yığma yapım tekniğinde inşa edilen camiler, yapım tekniğinin sağladığı imkân nedeniyle, zaman içerisinde bir bölgeden başka bir bölgeye taşınmış olabilir. Dere taşkını, heyelan ya da köyler arası yaşanan anlaşmazlıklar gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak taşınan camilerin özgün konumlarının kaybedilmesinin yanı sıra yeniden inşasında bazı özgün yapım tekniği detaylarının kaybolduğu düşünülmektedir. Çalışma sahasındaki Muslubey Mezarlık, Biçme, Güzelvatan, Muslubey Bayramyurt ve Ambarköy camilerinin de taşınmış oldukları bilgisi kurul raporlarından ve yerinde yapılan görüşmelerden elde edilmiştir. Bu taşınmalar sırasında özgün kubbelerin nasıl yeniden inşa edildiği, özgün elemanların tekrar kullanılıp kullanılmadığı bilinmemektedir. Muslubey Mezarlık ve Ambarköy camilerinde kubbe içinde yatay yönde niteliksiz lambri kaplamalar görülmektedir (Resim 6). Bu lambrilerin özgün kubbenin üzerine çakılmış olduğu izlenimi edinilmiştir. Muslubey Mezarlık Camisi’nin kubbe eteğindeki özgün bezemeleri, Ambarköy Camisi’nin özgün kubbe göbeğindeki bezemeleri yapı üzerinde halen mevcuttur.

Çalışılan camilerin bir kısmı terk edilmiş bir kısmı ise hala aktif olarak kullanıldığından niteliksiz müdahalelere ve eklere maruz kalmıştır. Sarıhasan Esenli Camisi’nin kıble duvarı kaldırılarak harim alanı büyütülmek üzere betonarme bir ek yapılmıştır. Bu müdahalede kubbeyi taşıyan güneydeki iki ahşap dikme kaldırılarak yerine betonarme kolonlar eklenmiştir (Resim 7). Albayrak Camisi’nde ise kubbe dilimlerinden iki tanesinin delinerek havalandırma maksatlı pervane asılması kullanıcı müdahalesi kaynaklı bozulmalardandır. Konakören Bakacak ve Yavaşbey camilerinde ise özgün kubbenin üzerine düşey yönde yeni ahşaplar çakılmıştır. Bu nedenle özgün kubbenin fiziki durumuna dair tespit yapılamamaktadır.

Bununla birlikte nispeten yakın tarihli olarak inşa edilmiş camilerin hemen hepsinin iç mekânları (ahşap yığma duvar yüzeyleri, mihrap - minber gibi iç mimari elemanlar vb.) bir dönemde boyanmıştır (Resim 3-5, 7). Bu süreçte kubbeler de yağlı boya ile boyanmıştır. Kubbelerdeki ahşabın boyasız ham haliyle bırakıldığı iki örnek Aşağı Söğütlü Köyü ve Kabaklık Lazlar Camisi’ndedir. Aşağı Söğütlü Köyü Camisi yakın tarihte verniklenmiştir.

Camilerin kullanıcısız kalması da birçok bozulmayı hızlandırmıştır. Yeşil Mahallesi, Kızılot, Karacaören Soyuk, Esat Çiftliği Çatak camileri ile Alanköy ve Aşağı Söğütlü Köyü camilerinin çok yakınlarında yeni betonarme cami inşa edildiğinden bu camiler cemaatsiz kalmıştır. Alanköy ve Aşağı Söğütlü Köyü camileri nispeten bakımlı olsalar da zaman içerisinde bu camilerde de bozulmaların başlayacağı düşünülmektedir.

Cemaati olmayan camilerde bakım yapılmadığından, camiler öncelikle çatıdan su almaya başlamakta olup tavanda ve kubbede başlayan çürümeler ilerleyen süreçte yapının diğer elemanlarına etki etmektedir. Esat Çiftliği, Kızılot, Kırgıl camilerinde kubbedeki düşey iç yüzey ahşap kaplamalarında ve ara çıtalarında yer yer ayrılmalar vardır. Karayonca Şehitler, Muslubey Bayramyurt, Karınca, Kabaklık Lazlar ve Musçalı camilerinde ise suya bağlı olarak çürümelerin başladığı ve yer yer kubbe ahşap dilimlerinde açılmalar olduğu görülmektedir.

SONUÇ

Kırsal mimari mirasın korunması konusu koruma alanında son yıllarda daha çok gündeme gelmeye başlamıştır. Yeni inşa teknikleri beraberinde kırsal mimari mirasın kullanıcısız kalmasına, terk edilen yapılarda zamanla bozulmaların olmasına ve sonunda yıkılarak yok olmalarına neden olmaktadır. Nitelikli olup hala kullanılmaya devam eden kırsal yapılarda ise yeterli koruma politikaları geliştirilmediğinden niteliksiz birçok müdahale ve eklenti ile yapılar özgünlüklerini kaybetmeye başlamaktadır.

Çalışma kapsamında Samsun’un kırsal bölgelerinde yer alan 21’i tescilli, 23 camideki ahşap kubbenin yapım teknikleri ve koruma sorunları ile ilgili bilgi verilmeye çalışılmıştır. Bu kubbelerin bulunduğu camilerden 19 tanesi Salıpazarı ilçesinde yer almakta olup Lâdik ilçesine taşınmış olan caminin de özgünde Salıpazarı ilçesinde inşa edilmiş olduğu bilinmektedir. Çarşamba ilçesindeki Musçalı Camisi de konum açısından Salıpazarı ilçe sınırına yakın bir konumdadır. Bu da Samsun genelinde tespit edilmiş kubbeli camilerin çok yoğun bir şekilde tek ilçe (Salıpazarı) ve yakın çevresinde toplandığını göstermektedir.

Her ne kadar kırsal bölgelerdeki camilerin yapım tarihleri ile ilgili çok net bilgilere ulaşılamasa da hem sözlü tarih çalışmalarından hem de literatür ve arşiv çalışmalarından elde edilen veriler doğrultusunda tespit edilen camilerden 15’inin 20. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş olduğu tespit edilmiştir. Çalışılan camiler arasında 18. ve 19. yüzyıla tarihlendirilen camiler bulunsa da tahminlere dayalı olarak ortaya konan bu tarihlere şüphe ile yaklaşılmalı ve yaş analizi yapılmalıdır.

Yakın tarihlerde aynı bölgede benzer yapım tekniği ile inşa edilmiş camiler, bölgede aynı yapı ustası / ekibinin bir dönem bu bölgedeki camileri inşa etmiş olabileceğini düşündürmektedir. Bununla beraber bölgede benzer yapım tekniği ile inşa edilmiş gemilerin / teknelerin varlığı özgünde bu kubbelerin yapımında gemi ustalarının çalışmış olabileceğini akla getirmektedir. Bu konuyla ilgili net bir bilgiye ulaşılamamıştır.

Çalışılan camiler birkaç köye hizmet veren mütevazı Cuma camileri olduklarından çok büyük boyutlarda inşa edilmemişlerdir. Genelde tek katlı camilerde çapı 470 cm’e kadar çıkacak şekilde daha geniş ve basık kubbelerin yapıldığı; iki katlı, kadınlar mahfili olan camilerde ise daha küçük boyutlarda ve yarım daire şeklinde kubbeler olduğu görülmektedir.

Kubbelerdeki koruma sorunlarının büyük çoğunluğu kullanıcı kaynaklıdır. Cemaatsiz kalan yapılardan bozulmanın çoğunlukla çatıdan başlaması ve zaman içerisinde yapı içine giren suya maruz kalınmasıyla çürüme başlamaktadır. Yöre halkının bu camileri daha çok kullanmaya teşvik edilmesi ve koruma bilincinin arttırılmasına yönelik çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır. Özgün bir yapım tekniği ile inşa edilmiş olan kubbelerin onarımlarında çalışmak üzere kubbe yapım detayı bilen ara elemanların yetiştirilmesi yapım tekniğinin sürekliliğinin korunabilmesi açısından önemlidir. Yapılacak müdahaleler ICOMOS Ahşap Mimari Mirasın Korunması İçin İlkeler (2017) Tüzüğü, ICOMOS Geleneksel Mimari Miras Tüzüğü (1999), ICOMOS Türkiye Mimari Mirası Koruma Bildirgesi (2013) gibi uluslararası ve ulusal koruma tüzükleri göz önünde bulundurularak, özgün yapım tekniği ve malzemesine uygun bir şekilde yapılmalıdır [25].

Çalışılan ahşap kubbeli ahşap camilerin, Samsun’da 13. yüzyılda Göğceli ve Şeyh Habil Camileri ile başladığı bilinen ahşap yığma cami yapma geleneğinin son dönem temsilcilerinden olmaları bakımından korunmaları ve gelecek nesillere aktarılmaları koruma tarihi açısından önem arz etmektedir.

* Bu yazı Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)’ın 1002 A Hızlı Destek Programı’nın 223K278 numaralı “Samsun İlindeki Yığma Ahşap Camilerin Mimari Açıdan Belgelenmesi ve UNESCO Ulusal Seri Miras Potansiyellerinin Değerlendirilmesine Yönelik Bir Araştırma” başlıklı projesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Rölöve ve Restorasyon Doktora programında Prof. Dr. Aynur Çifci danışmanlığında Zeynep Aktaş tarafından hazırlanan “Samsun'daki Ahşap Yığma Camilerin Ulusal Seri Miras Önerisi Kapsamında Değerlendirilmesi” başlıklı doktora çalışmasından üretilmiş olup, doktora tezi ve bu yayın TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.

NOTLAR

[1] Kentsel ve kırsal alanlardaki ahşap kubbeli yapılarla ilgili daha detaylı bilgi için bkz. Alioğlu, Emine Füsun, 2015, “Bir Balyan Ailesi Tasarımı: Sa’dabad Camisi”, Megaron / Yıldız Technical University, Faculty of Architecture E-Journal, cilt:10, sayı:3, ss.389-409; Tuluk, Ömer İskender; Durmuş, Serap, 2007, “Araklı’nın Çok Kubbeli Camileri”, Arredamento Mimarlık, sayı:208, ss.110-117; Arslan, Hidayet, 2014, “Boğaziçi’nde 18. Yüzyıldan Kalma Bir İstanbul Evinin Durumu Hakkında Sanat Tarihi Bağlamında Yeni Değerlendirmeler”, METU Journal of the Faculty of Architecture, cilt:31, sayı:1, ss.97-117; Şahin, Mustafa, 2013, “Giresun İlindeki Bağdadi Kubbeli Camiler”, TÜBA-KED, sayı:11, ss.71-89; Alkan, Gözde, 2019, “Destekli Bağdadi Kubbeli 19. Yüzyıl İstanbul Camileri”, Sosyal, Beşeri ve İdari Bilimler Dergisi, sayı:2, cilt:5, ss.303-326; Karakuş, Filiz, 2022, “Kırsal Dini Mimarinin Çamlıdere Çukurören ve Kargalar Köyü Camileri Üzerinden İncelenmesi”, Türk İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, cilt:17, sayı:34, ss.273.303.

[2] Karaesmen, Erhan, 2012, “Üç Boyutlu Eğrisel Formların Sembolik ve Yapısal Anlamı”, 1. Ulusal Cami Mimarisi Sempozyum Kitabı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, ss.391-400; Naza Dönmez, E. Emine, 2010, “Merzifon Hacı Hasan Camii Ahşap Kubbesi ve Süslemeleri”, XII. Ortaçağ - Türk Dönemi Kazıları ve Sanat Tarihi Sempozyumu, (ed.) A. Osman Uysal, Alptekin Yavaş, Mesut Dündar, ve Oğuz Koçyiğit, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yayınları No:98, İzmir, ss.301-307; Şahin, Mustafa, 2013, ss.71-89; Peker, Ali Uzay, 2006, “Evrenin Binası Mimaride Yazı ve Kozmolojik Anlam”, Anadolu Selçukluları ve Beylikler Dönemi Uygarlığı 2, (ed) Ali Uzay Peker, Kenan Bilici, 1. Baskı, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, ss.31-41; Peker, Ali Uzay, 2009 “Anadolu Selçuklu Mimari Tarihinde Anlam Araştırmaları”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, cilt:7, sayı:13, ss.67-80.

[3] Şahin, Mustafa, 2013, ss.71-89.

[4] Alioğlu, Emine Füsun, 2015, ss.389-409; Arslan, Hidayet, 2014, ss.97-117; Alkan, Gözde, 2019, ss.303-326.

[5] Şahin, Mustafa, 2013, ss.71-89; Tuluk, Ömer İskender; Durmuş, Serap, 2007, ss.110-117; Naza-Dönmez, E. Emine, 2008.

[6] Çarşamba ilçesinde yer alan ve rekonstrüksiyonu yapılmak üzere sökülmüş olan Paşayazı Camisi’nin özgünde ahşap bir kubbesi olduğu bilgisi ve görseli bulunmaktadır (Nefes 2014). Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu arşivindeki dosyalarda ve ilgili kurum görevlileri ile yapılan görüşmelerde bu kubbeye dair herhangi bir bilgiye ya da görsele ulaşılamamıştır. Bir başka yayında ise aynı kubbeye ait olduğu düşünülen görsel günümüze ulaşamayan Terme ilçesindeki Yeni Karacalı Camisi için kullanılmıştır (Naza-Dönmez 2008).

[7] Teknik şartlar sağlanamadığından kubbelerden ölçüm alınması işlemi gerçekleştirilememiştir.

[8] Ahşap kubbelerle ilgili olarak Prof. Dr. Aynur Çifci’nin tez danışmanlığında Emine Kasaboğlu tarafından hazırlanmakta olan “İstanbul'da Tarihi Yapılardaki Ahşap Kubbelerin Mimari Özellikleri ve Koruma Sorunlarına Yönelik Öneriler” başlıklı doktora tezinin 2024 yılı sonunda tamamlanmasının hedeflendiği bilgisi edinilmiştir. Bu çalışmanın İstanbul özelinde literatürdeki bu boşluğu dolduracağı düşünülmektedir.

[9] Naza Dönmez, E. Emine, 2010, ss.301-307.

[10] Yapılan literatür araştırmasında ‘bağdadi kubbe’ kavramının kubbenin strüktürünü oluşturan düşey kaburgalara yatayda bağdadi çıtaların çakılması ve üzerlerine bağdadi sıva yapılması yöntemi ile inşa edilmiş kubbeler için değil bütün ahşap kubbeleri kapsayan bir terim olarak kullanıldığı görülmüştür.

[11] Alkan, Gözde, 2019, ss.303-326; Şahin, Mustafa, 2013, ss.71-89; Tuluk, Ömer İskender; Durmuş, Serap, 2007, ss.110-117; Karakuş, Filiz, 2022, ss.273-303.

[12] Kılıç, Övgü; Yılmaz Karaman, Özgül, 2021, “İzmir’deki Tarihi Camilerde Ahşap Malzemenin Taşıyıcı Sistem Elemanı Olarak Kullanım Özellikleri”, 5. Ulusal Yapı Kongresi ve Sergisi Yapı Sektöründe Çok Yönlü Kalkınma: Eğitim - Araştırma - Uygulama, (ed.) Tuğba Arslan, Ayşe Tavukçuoğlu, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara, ss.213-226; Şahin, Mustafa, 2013, ss.71-89.

[13] Kılıç, Övgü; Yılmaz Karaman, Özgül, 2021, ss.213-226.

[14] Şahin, Mustafa, 2013, ss.71-89.

[15] Alkan, Gözde, 2019, ss.303-326; Şahin, Mustafa, 2013, ss.71-89.

[16] ‘Kırlangıç / karlanguş/ tüteklikli’ kubbeler yapım tekniği açısından farklı özelliklere sahip olduğundan çalışma kapsamı dışında tutulmuştur.

[17] Kılıç, Övgü; Yılmaz Karaman, Özgül, 2021, ss.213-226.

[18] Naza Dönmez, E. Emine, 2010, ss.301-307.

[19] Günümüze ulaşan cami sayısı 2024 yılında tamamlanması planlanan tez kapsamında yerinde yapılacak tespitlerle kesinleştirilecektir.

[20] Ambarköy Camisi 2012 yılında Salıpazarı ilçesi Yenidoğan Köyü Çatmacı Mahallesi’nden Lâdik ilçesindeki Açık Hava Müzesi’ne taşınmıştır.

[21] Uzun, Zeynep; Çiftçi, Aynur, 2016, “Construction Techniques and Materials of Traditional Wooden Mosques in Kavak - Samsun, The Middle Part of the Blacksea Region, Turkey”, Symposium and Discussion of the Updating of the Principles for the Preservation of Historic Timber Structures (1999), (ed) T. Wik, M. de G. Z. Martinez, & G. Tampone, ss.101-111.

[22] Eğimli arazi yapısı nedeniyle Hamzalar Camisi bodrum kata sahiptir. Ancak harim alanı tek katlı olup içeride mahfil katı bulunmaz.

[23] Tek parça halinde eğimli olarak kullanılan ahşap parçaların özgünde yapım süreci tam olarak bilinmemektedir. Ormanlardan kubbe yapımına uygun eğimli ahşapların seçilmesi ya da kullanılacak ağaçlara yaş iken şekil verilmiş olması olasıdır. Bölgede eski dönemlerden beri süregelen tekne / gemi yapım işleri ile ilgilenen ustaların zamanında kubbeli yapılar için de çalışmış olabilecekleri düşünülmektedir. Günümüzde Bartın’ın Kurucaşile ilçesinde halen tekne yapım geleneğinin devam ettiği görülmektedir: “Osmanlıya Gemi Üretilen İlçede Çektirme Tekne Denize İndirildi”, (https://www.denizbulten.com/osmanliya-gemi-uretilen-ilcede-cektirme-tekne-denize-indirildi-51346h.htm). [Erişim: 20.06.2023]

[24] Esat Çiftliği Mh. Çatak Camisi ve Aşağı Söğütlü Köyü Camisi’nin tescil işlemi Trabzon KVKBK tarafından gerçekleştirilmiştir.

[25] ICOMOS Ahşap Mimari Mirasın Korunması İçin İlkeler (2017) Tüzüğü Md. 10,11,13,14; ICOMOS Geleneksel Mimari Miras Tüzüğü (1999) Uygulama İlkeleri Md. 3-4; ICOMOS Türkiye Mimari Mirası Koruma Bildirgesi (2013) Md. IV.2 – 4, 5 / Md. VI.3.3 - Yapısal İyileştirme maddelerinde özgün yapım tekniği ve malzemelere müdahale yaklaşımları ile ilgili detaylı bilgiye yer verilmiştir.

Bu icerik 487 defa görüntülenmiştir.