KORUMA / YAŞATMA
Korunamayan Modern Miras, Kent Kimliği ve Ötesi: Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli
Ayşe Deniz Yeşiltepe, Dr. Öğr. Üyesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü;
Feran Özge Güven Ulusoy, Dr. Öğr. Üyesi, Eskişehir Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü
Yakın geçmişe ait olan, kentlinin estetik ve görsel beklentilerini karşılamayan ve kültürel miras konusunda karar verici otoriteler tarafından da sahiplenilmeyen modern miras yapıları, korunmaya değer görülmedikleri gibi teker teker yok oluyor. Modern mimarlık ürünlerinin, hem kentlerin gelişim süreçlerinde kent kimliğinin oluşmasında hem de kentlerdeki modern hayatın ve aynı zamanda toplumsal belleğin mekânsal örüntülerinin kurulmasında büyük rol oynadığının altını çizen yazarlar, 1960’lı yıllarda inşa edilen ve Ağustos 2022 tarihine kadar fiziki varlığını sürdüren Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli’ni korunamayan ve kaybedilen modern mirasın Eskişehir’deki güncel örnekleri olarak ele alıyor. Çalışmalarında yıkımın kavramsal ve mekânsal izdüşümlerini araştıran yazarlar, bu yapıların Türkiye mimarlığındaki ve kent belleğindeki yerini işliyor; kentlinin topluma mâl olmuş yapılarla ilgili karar verme süreçlerine katılmasının önemini vurguluyor.
Eskişehir, Batı ve Orta Anadolu'yu birbirine bağlayan demiryolu ve karayolu ağı ile Türkiye'de önemli bir ulaşım merkezidir. Kentin tarımsal potansiyeli onu bir ticaret merkezi haline getirirken, sanayi ve ticarete yapılan yatırımlar büyüme ve göçü beraberinde getirmiştir. Şehrin konumu ve hareketliliği, artan sayıda ziyaretçiye hizmet verecek çok sayıda konaklama tesisinin gelişmesine de yol açmıştır. Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli yapıları da Eskişehir’in modern kent merkezinin planlandığı süreçte projelendirilmiş ve inşa edilmiştir. Eskişehir'in ulaşım ve turizm potansiyelini daha da artırarak uzun yıllar hem kentlinin hem de ziyaretçilerin deneyim ve kullanım alanı olmuştur. Bu yapılar, orijinal işlevlerini deneyimlemeyen kentliler için bile ortak kentsel hafızasının bir parçası haline gelmiştir. Kullanımlarının sona ermesiyle beraber âtıl bırakılan yapılar hem modern kentin bir parçası ve kent belleği unsuru hem de kaybedilen bir modern mimarlık değeri olarak bu çalışma kapsamında ele alınmıştır. Bu yapıların kaybı sadece fiziksel alan kaybı değil, aynı zamanda kültürel miras ve kimlik kaybı olarak yorumlanmıştır.
MODERN KENT MERKEZİNİN İŞLEVSEL BİR PARÇASI: EMEKLİ SANDIĞI ESKİŞEHİR OTOGARI VE EMEK OTELİ
Gelenekten kopuşun, “şimdiyi geçmişten farklı kılan” bir anlayışın düşünsel temsilini savunan modernite, özellikle ekonomik ve politik alanlarda meydana gelen değişimlerle düşünsel olmanın ötesine geçmiştir.
[1] Türkiye’de yaşanan modernite deneyimini de genel olarak “çoklu modernite” olarak tanımlayan Tekeli, zamansal bağlamda, yaşanan deneyimleri farklılaştırmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonrası dönem, “köktenci modernite”; İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem ise “popülist modernite” olarak adlandırılmıştır.
[2] Moderniteye bağlı olarak daha sonraları gelişen Modernizm ise, modernite deneyiminin sanatsal ve kültürel anlamdaki karşılıklarını içermektedir. Modernizmin mimarlık ve planlamaya yansıması 20. yüzyılda olmuş, kentlerde geleneksel kent merkezinin çeperinde, modern kent merkezleri oluşmuştur. Modern kent merkezleri, yeni programları ve yeni yaşam biçiminin kullanım örüntülerini içermektedir.
Bu bağlamda Eskişehir modern kent merkezini oluşturan yapıların 1945-1960 arası dönemi ele alan popülist modernite dönemi içerisinde geliştiğini söylemek mümkündür.
[3] 20. yüzyıl öncesi Eskişehir geleneksel kent merkezini, Odunpazarı geleneksel konut yerleşimi ile Sıcak Sular Bölgesi’nde ticari merkez oluşturmaktadır. 19. yüzyılın sonunda, Berlin-Bağdat demiryolunun kente gelmesi ile kentin yerleşme alanı genişlemiştir.
[4] Demiryolunun, yapıldığı dönemde kenti karayoluna nazaran daha süratli bağlayışı, ticareti de doğrudan etkilemiş; ticari kavşak görevi üstlenen Eskişehir, Cumhuriyet öncesinde Almanlar tarafından kurulan ilk sanayi kuruluşu olan Cer Atölyesi ile sanayide atılım yapan ender Anadolu şehirlerinden biri olmuştur.
[5] Bunlara ek olarak, bu kuruluşun kentte “sanayi alanında ustalaşmış işçi” yetiştirmesi, Cumhuriyet sonrası bu sanayi yatırımlarının Eskişehir’de yapılmasında da önemli rol oynamıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında özel ve devlet eliyle yapılan sanayi yatırımları ve göçlerle artan nüfus, kentin gelişme yönünü ve mekânsal yayılımını da belirlemiştir. 1930’lardan sonra demiryolunun kuzeyinde özel yatırımcılar tarafından kurulan un ve kiremit fabrikaları ve devlet eliyle 1934 yılında kurulan Şeker Fabrikası kentteki önemli sanayi yatırımlarından olmuştur. 20. yüzyılın ilk yarısı biterken kent, tarımsal fonksiyonlu görünümüne eklenen ticaret ve sanayi alanlarıyla birden çok alanda faaliyet gösteren bir özellik kazanmıştır.
[6]
Eskişehir’in kentsel gelişiminin en önemli etkenlerinden olan demiryolunun 1950’lerden sonra ülkede önemini kaybettiği ve karayollarına yapılan yatırımların ağırlık kazandığı görülmektedir. 1950’li yıllarda da İstanbul-Ankara arasındaki bağlantıyı sağlayan en önemli yol Eskişehir’den geçmektedir.
[7] Bu nedenle kent yük ve yolcu taşımacılığı bakımından önemini korumaktadır.
Kentteki modern imar faaliyetlerinden ilki, var olan geleneksel kent merkezinin, merkezî yönetimin de müdahaleleriyle yeni mekânsal nitelikler kazanmasıdır. 1945 yılında kentte yapılan mevzi imar planı ile Hükümet Konağı, Adliye ve Merkez Bankası’nın tanımladığı kentin ilk idari merkezi ve meydanı oluşturulmuştur.
[48] Porsuk Çayı’nın iki yakasında yer alan ve geleneksel yerleşimi oluşturan yapıların yıkılarak yenilerinin yapılmasıyla da modern kentin yeni yapıları ortaya çıkmıştır.
Cumhuriyet’in ilanı sonrasında modern kentlerin planlanması ve modern yapıların inşasında en yarışmalar önemli bir araç olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yarışmalardan birisi Eskişehir için 1952 yılında açılan “Eskişehir İmar Planı” yarışmasıdır.
[9] Yarışmanın sonucunda 1956 yılında kentin 1 / 5000 ölçekli nazım imar planı hazırlanmıştır.
Buna paralel olarak, Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli; Emekli Sandığı
[10] tarafından 1960’lı yıllarda “Eskişehir Otogar ve Otel Projesi” adıyla düzenlenen bir yarışma sonucunda yarışmada birincilik kazanan AHE grubu tarafından tasarlanmıştır.
[11] Böylelikle, Eskişehir’in modern planlı kent dönemine geçişinde kentin merkezinde yapılması planlanan otogar ve otel yapısı hem yer seçimi hem ölçeği, işlevi ve kullanım örüntüleriyle hem de projelendirme ve uygulama süreçleriyle kentin modern çehresini oluşturan önemli bir kompleks olmuştur (
Resim 1, 2).
Karayolu ulaşımının önem kazandığı yıllarda, yük ve yolcu taşımacılığı açısından önemli kentlerden birisi olan Eskişehir’in modern kent merkezinde, 100 otobüs kapasiteli otogarın ve 60 yatak kapasiteli otelin açılması ile kent içi kullanımda yeni bir alan oluşmuştur.
[12]
Kente modern karakterini veren yapıların inşa edildiği 1945-1960 döneminde yapılan Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli, diğer idari ve ticari binalarla beraber kamu eliyle inşa edilen simgesel ve büyük ölçekli yapılardan olmuştur. Böylece, inşa edildikleri dönemde kentsel ölçekte etki alanı olan ve bulunduğu çevreyi ve kent yaşantısını dönüştürme özelliğine sahip yapılar olmuşlardır.
Otogar binası; üst katında 40 odalı işhanı ile zemin katta cadde boyunca sıralanmış 65 adet dükkândan oluşan, avlulu, iki katlı bir yapıdır (
Resim 3-5).
[13] Bilet gişeleri ve yolcu bekleme salonun da bulunduğu kısımdan Porsuk Çayı yönünde yer alan Emek Otel'e bir bağlantı bulunmaktadır.
Emek Oteli yapısı, 1964 yılında tamamlanmış ve hizmete açılmıştır. Betonarme karkas ve ızgara sistemi kullanılarak dikdörtgenler prizması formunda inşa edilen yapı, zemin ve asma kat üzerine yükselen üç katlı yatak katı ve çatı katından oluşmaktadır. Teras çatı kullanılan yapıda zemin ve asma katlar tamamen cam cephelerden oluşurken, yatak katlarındaki balkonlar ızgara sistemli bölmeler halinde petek cephe
[14] şeklinde tasarlanmıştır. Çatı katı ise yatay bant pencerelerle tasarlanmıştır (
Resim 6). Emek Oteli, şeffaf yüzeylerin kullanımı, cephelerde fonksiyonel vurgu, teras çatı kullanımı ve dik açılı geometrik sistemlerin planlaması gibi özellikleriyle Anadolu kentlerinde modern mimarinin rasyonel örneklerinden biridir.
[15]
İnşa edildiği dönemde 9 adet tek yataklı, 12 adet çift yataklı ve 12 adet üç yataklı odası bulunan iki yıldızlı Emek Otel’de duş ve banyolar odaların içinde değil, ortak alanda yer almaktaydı.
[16] 1983 yılında çevre düzenlemesi ile birlikte kapsamlı bir tadilata giren otelde banyolar oda içlerine alınarak yatak sayısı 99’a oda sayısı ise 54’e çıkarılmış ve otel 1985 yılında görkemli bir şekilde yeniden açılmıştır (
Resim 7). Açılış reklamından da anlaşılacağı üzere Emek Oteli yalnızca kente gelen misafirler için değil, kentli için de modern yaşama dair kullanım alanlarına imkân tanımaktadır.
Özellikle iki adet toplantı salonu olan ve kente hâkim bir konumda bulunan “roof restoran ve bar” bölümü kentlinin hafızasında önemli yer edinmiştir.
[17] Aynı şekilde sıkça tercih edilen otelin alt katında yer alan restoran ve bar bölümü de önünde yer alan bahçeyle ilişkili olarak planlanmıştır.
[18] Otelin kendine ait bir otoparkının bulunması otelin yalnızca kente gelen misafirlere yönelik değil kentli tarafından da tercih edilen bir işletme olmasına imkân tanımıştır. Ayrıca, aynı dönemde inşa edilen birçok modern mimarlık örneğinde de görülen, iç mekânlarda yer alan ve mimari ile bütünleşen süslemeler, zemin mozaikleri ve merdiven tasarımı da yapının dönemini yansıtması açısından önemli detaylardır (
Resim 8).
Yıllar içerisinde kentin ulaşımında artan yoğunluğu karşılayamaz hale gelen otogar yapısı, 1994 yılında Ankara-İstanbul çevreyolu üzerinde yapılan yeni bir binaya taşınmıştır. Bu durum otel yönetimi tarafından başlangıçta gürültü ve çevre kirliliğini azaltacak düşüncesiyle olumlu karşılansa da yakın çevrede yeni açılan oteller ile birlikte otelin müşteri profilinde değişim ve kullanıcı sayısında azalma yaşanmaya başlamıştır.
[19] Zamanla oluşan bu rekabet ortamında Emek Oteli işlevsiz kalmıştır. Ardından kentin mekânsal gelişiminin batıya doğru yönelmesiyle rekreatif, turistik ve kentsel sosyal donatı alanları yeni gelişim bölgelerinde yoğunluk göstermeye başlamıştır. Böylece kullanım dışı bırakılan otogar yapısının Sarar Şirketler Grubu’na satılmasının ardından, 6 Aralık 2006 tarihinde Emek Otel de kapatılarak aynı şirkete devredilmiştir. Yapıların yıkılışına kadar zaman zaman projeler geliştirilerek kent yaşantısına yeniden dahil edilmesi planlanan bu bölge ve söz konusu yapılar ne yazık ki zaman içerisinde âtıl bırakılarak terk edilmiştir.
1998 yılında, henüz Emek Otel kapanmamışken, Odunpazarı Belediyesi’nce hazırlanan “Taşbaşı Kentsel Sit Alanı ve Taşbaşı Merkezi İş Alanının (Sıcak Sular) Korunması ve Yenilenmesine Yönelik Proje”de bu alan “Belediye Hizmet Alanı” olarak belirlenmiştir. Alana yönelik önerilen proje ile mevcut yapıların yıkılarak yerine alışveriş merkezi yapılması planlanmış ancak bu proje uygulanmamıştır.
[20] Eskişehir Büyükşehir Belediyesi tarafından 2019 tarihinde hazırlatılan “Porsuk-1 ve Porsuk-2 Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projeleri” kapsamında da kentin sosyal ve ekonomik hayatına katkıda bulunacak şekilde işlevlendirilmesi öngörülen bu alanda yer alan söz konusu yapıların, bir önceki projede gibi yıkılarak yerlerine “modern” bir proje önerisi geliştirilmiştir.
[21] Süreci belirleyen bu plan ve projelerde yapıların korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenmemiş olmasının da büyük etkisi vardır.
Sonuç olarak, sadece kentlinin değil, Eskişehir’i ziyaret eden insanların da uzun yıllar deneyimlediği; bulunduğu çevre bağlamı, sunduğu modern yaşam eylemleri ve imgeleriyle insanların toplumsal hafızasında yer etmiş Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli yapı kompleksi, 2022 yıllının Ağustos ayında yıkılmasıyla fiziksel imge olarak hafızalardan silinmiştir (
Resim 9).
Yıkım eylemi, modernleşmenin aracı olarak kentlerde somutlaşır. Değişimin kaçınılmaz olduğu noktada Benjamin’in
[22] de dediği gibi “Yıkıcı karakterin yalnız bir tek parolası vardır: Yer açmak ve de bir tek faaliyeti: Ortalığı temizlemek”. Yıkılan şey düne ait, yapılacak olan şey bugüne ait iken burada dünle bugün arasında neyin takas edildiği önemlidir. Yıkılan kentin modern yaşantısının, modern mimarisinin, modern dönem bilgisinin temsili otel ve otogar yapısı iken bugüne ait olan büyük bir kentsel boşluktur. Geleceğe ait olansa kentsel boşluğa inşa edilen yapay bir eklenti gibidir. Geleneksel ticari merkezin çeperinde ve modern yaşamın yeni fonksiyonlarının yer aldığı kent merkezindeki yapılar nasıl ki varlıkları ile inşa edildiği dönemde çevreyi dönüştürmüşlerse; terk edildikleri ve âtıl bırakıldıkları tarihten sonra da yoklukları ile mevcut alanın çöküntü bölgesi olmasına yol açmışlardır.
KENT BELLEĞİNDE YIKIM
En temel anlamıyla “geçmişle olan ilişkiyi bilinçli olarak zihinde tutma becerisi” olarak tanımlanan bellek aslında tek başına bireye özgü bir hatırlama süreci değildir. Belleği şekillendiren özne veya nesnelerin hatırlatılmak veya unutturulmak istenenini de etkilediği, yani belleğin toplumsal bağlamda oluştuğu ve değiştiği bir ortam söz konusudur.
Halbwachs’ın da belleği toplumsal çerçeveye oturttuğu yaklaşımında vurguladığı gibi insan anılarına toplum içerisinde ve sosyalizasyon sürecinde ulaşmaktadır.
[23] Bu anlamda ortak deneyimleri paylaşan, birlikte hatırlayan toplumun parçası olarak bireyler benzer hafızaya, anılara sahiptir.
Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli yapısı, 2007 yılından bu yana işlevini sürdürmese de kentte yaşayan insanların ortak belleklerinde yer almaktadır.
[24] Hatta sadece kentte yaşayan ve kompleksin özgün işlevini sürdürdüğü yılları deneyimleyen değil, kentte kısa süredir yaşayan veya daha genç yaşlarda olan bireylerin de “eski otogar” olarak yapıyı hatırladıkları görülmektedir.
[25] Burada belleğin paylaşılan ve aktarılan iletişimsel bir kavram olarak dışa dönük özelliğinin ön plana çıktığı söylenebilir.
Sözel anlatılar, yazılı metinler veya toplumsal kabuller aracılığıyla gerçekleşen aktarımda hatırlatma figürü olarak mekânın önemi yadsınamaz. Fiziksel bir tanıklık olarak mekân kendi bağlamında var olduğu sürece belleğin sürdürülebilir olmasını garanti eder. Mekânın bellekle olan ilişkisini, bir ezberletme aracı olarak veya hatırlatma, kodlama unsuru olarak ele alan çalışmalar belleğin mekânsal olarak kodlandığı ve hatırlandığı konusunda hemfikirdirler.
[26] Bellek, aktarım aracı olarak varlığını sürdürmek için somutlaştırma araçlarını kullanır; mekân bu somutlaştırmanın en temel öğesidir. Bu nedenle de kentsel mekândan eksilen her bir parça bellekte aşınmaya neden olmaktadır.
Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli yapısı da Ağustos 2022 yılından bu yana gerçekleştirilen yıkım süreciyle beraber varlığını ve bellekte sürdürülebilirliğini garanti eden mekânsal tanıklığını kaybetmiştir. Bu süreçten sonra belleğin aktarımı kesintiye uğrayacak ve yapı grubu yavaş yavaş hafızadan silinecektir. Öte yandan belleğin aşınmaya başladığı süreci doğrudan yapıların yıkılmasına dayandırmak, benzer yapıların maruz kaldığı unutturma sürecini görmezden gelmek olacaktır. Otogar yapısının kentin başka bir bölgesine taşınması ile başlayan süreç, kompleksin âtıl bırakılması ve yıkılması ile sonuçlanmıştır. Bu durum 1960’lardan 90’lara kadar Eskişehir’in modern kent merkezinde bulunan ve modern sosyal-toplumsal yaşayışın temsili olarak kentlinin hafızasında yer edinen yapıların imgesini de dönüştürmeye başlamıştır. Bölgede yaşayanların zihninde “metruk”, “âtıl”, “çöküntü bölgesi” gibi artık ortadan kaldırılması gereken bir kent parçasına dönüşmüştür (
Resim 10).
Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli yapıları için kasıtlı ve ideolojik olarak bir unutturma ve bellekten silme durumu söz konusu değildir. Ancak, modern mimarlık mirası olarak görülmeyen Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli yapısı ve benzeri yapıların, sahip oldukları değer yeterince vurgulanmamakta, karar verici otoriteler tarafından da bu bağlamda benimsenmemektedirler. Dolayısıyla, bazen yok olduktan sonra “değer”lenmekte, bazen de kentin fiziksel mekânından tamamen silinip gitmektedirler.
YİTİRİLEN MİRASI “DEĞER”LEMEK
Kent belleğinde önemli bir yere sahip olan Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli’nin, değişen sosyal, politik, ekonomik ve kültürel bağlamlara bağlı olarak sahip oldukları miras değerleri de çoğalmış ve çeşitlenmiştir.
1960'lı yıllarda Emekli Sandığı tarafından Emek İnşaat A.Ş.'ye yaptırılan ve ülkenin birçok kentinde bulunan Emek Otelleri açıldıkları dönemlerde kent yaşamının simgesi haline gelmiş ve Türkiye'nin turizm sektöründe önemli rol oynamışlardır. Yarışmayla elde edilen modern bir kent planının uygulamaya konmasının ardından, yenilikçi ve çağdaş projelerin ortaya çıkmasını amaçlar şekilde yapıların projelerinin de mimari yarışma ile elde edilmiş olması tasarımları, malzeme kullanımı ve işlevleri ile modern döneme özgü unsurlar barındıran bu yapı grubunun önemini daha da vurgulamaktadır. Projelerini elde etmek amacıyla yarışmalar açılarak modern mimarlık anlayışının öncülerinden olan mimarlar tarafından tasarlanan bu oteller bu yönleriyle de Türkiye'nin modern mimarlık tarihi açısından önemli bir yere sahiptir.
Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli yapıları, açık ve yalın çizgileriyle modern mimarlık ilkelerini yansıtmaktadır. Yatayda büyüyen bir plan şemasına sahip olan otel yapısının ana cephelerinde de yatayda süreklilik gösteren balkon parapetleri bu durumu güçlendirmektedir. Ayrıca cephelerde uygulanan geri çekilmeler kütleyi hafifletmiştir. Rasyonel bir anlayışla sadeliği ön plana çıkaran bu düzen, kullandığı renk ve yapı malzemeleriyle de bu özelliğe vurgu yapmaktadır. Bu modern mimari özellikler aynı zamanda Uluslararası Stil’in de bir yansımasıdır.
Uluslararası Stil’de yapılan ve ilk örneği İstanbul Hilton Oteli’nde
[27] görülen mimari dil, 1960 ve 1970’li yıllarda ülkenin farklı kentlerinde inşa edilen dönemin birçok otel yapısında kullanılarak yaygınlaşmıştır (
Resim 11). Eskişehir Emek Oteli’nin de bu bağlamda Türkiye’de modern dönemde inşa edilen otel mimarileriyle doğrudan örtüşmesi ve dönemin özelliklerini yansıtması nedeniyle önemli bir değere sahiptir.
Hatta Eskişehir’de yine Hilton otellerinin diliyle benzer olması nedeniyle Emek Oteli’nden birkaç yıl daha önce inşa edilen Eskişehir Porsuk Oteli
[28] (şimdiki adıyla Orduevi) “Eskişehir’in Hilton’u” şeklinde kentlinin hafızasında yer edinmiştir (
Resim 12). Birbirlerine çok yakın bir üslup ile kentte arka arkaya inşa edilen bu iki yapıdan birinin değerinin farkında olunmaması ve yıkılması da kentteki müdahaleler bağlamında sorgulama gerektirmektedir.
Bu özelliklerinin yanı sıra kentin modernleşen yaşantısına da katkı koyan bu yapı kompleksi zamanla kentlinin ortak belleğinde yer edinmiş ve kentsel bir imge haline gelmiştir.
[29] Kullanımda oldukları dönem ve sonrasında da, tanıklık ettikleri teknolojik, sosyal ve kültürel değişimlerin izlerini bünyelerinde barındıran bu yapılar o dönemlere ait politik ve toplumsal fikirleri ve inançları yansıtmaları sebebiyle de tarihi ve kültürel değere sahiptirler. Kentlinin yaşam kalitesini artıracak şekilde sosyal ve kültürel aktiviteler için mekânlar sunarak toplumun gelişimine katkı sağlayan Emek Oteli’nin toplumsal değere sahip olduğunu da söylemek yanlış olmaz.
Modern mimari yapıların tarihi öneme sahip olmamaları öne sürülerek korunmaya değer bulunmamalarının yanında, modern mimari anlayışın ve teknolojinin bir yansıması olmaları ve modern mimarinin özgün ve yenilikçi karakterini ortaya koyan tavırları sebebiyle bu yapıların gelecek nesillere korunarak aktarılmaları önemlidir. Ancak; Eskişehir’in kentsel gelişim sürecinde ortaya çıkan zorluklar ve potansiyeller bu yapı grubunun miras değerlerinin unutulmasına neden olmuş ve yapıların geleceğini belirlemiştir. Modern mirasın korunması ve yaşatılması sürecinde zorluklar ve fırsatlar doğru yönetilmemiş, yapılar bugün itibariyle kaybedilmiştir.
2023 Venedik Mimarlık Bienali’ndeki Türkiye Pavyonu’nda Türkiye’nin dört bir yanındaki terk edilmiş yapıların yer aldığı “Hayalet Hikâyeleri: Mimarlığın Çuval Teorisi” sergisinde bulunan Eskişehir Emek Oteli yapısı, tam da bu yapının kaybedildikten sonra gördüğü değeri ortaya koyan bir kanıt olarak sunulabilir (
Resim 13).
SONUÇ YERİNE
Tüm bu süreç değerlendirildiğinde, Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli gibi kentlinin hafızasındaki imge yavaş yavaş değiştirilerek, kentin fiziksel mekânında gerçekleştirilen yıkımla da tamamen yok edilen yapıları ayrıcalıklı kılacak, korunmalarını sağlayacak aktörler kimlerdi veya kimlerdir? Sivil toplum örgütlerinin aktif çabaları bu yapıların korunmaları için hiçbir zaman tek başına yeterli olmamıştır.
Modern mimarlık mirasının korunması konusunda Türkiye’de en etkili sivil toplum kuruluşlarından biri olan DOCOMOMO_Türkiye Çalışma Grubu
[30] Eskişehir’in modern mimarlık mirasına dikkat çekmek amacıyla 2010 yılında “Türkiye Mimarlığı’nda Modernizmin Yerel Açılımları VI” buluşması ve sergisini Eskişehir Anadolu Üniversitesi Mimarlık Bölümü ev sahipliğinde yapmıştır. Bu buluşmada aslında yerel yönetimlerin modern mirasın korunması sürecine yapacağı katkılara yönelik bir tema çerçevesinde tartışmalar gerçekleştirilmiştir. Sergide diğer modern mimarlık mirası örnekleriyle birlikte otogar ve otel yapısına da taşıdığı değerler bağlamında vurgu yapılmıştır. Sivil inisiyatiflerin bu önemli yapıların korunması için önemli bir rol oynamasına rağmen, yerel otoritelerin ve halkın bu süreçlere destek olmaması nedeniyle yapıları korumak mümkün olamamıştır. Türkiye'de tarihi yapıların korunması için yasalar olsa da, bu yasaların uygulanması özellikle modern döneme ait yapıların korunması hususunda yetersiz kalmıştır. Bunun yanında koruma altındaki yapıların korunması gerekli kültür varlıkları olarak sayılmaları için gereken tanımların yer aldığı yasal mevzuatın bulunmaması da modern döneme ait yapıların korunmalarını zorlaştırmaktadır. Yasal mevzuat, taşınmaz kültür varlıkları için zaman bağlamında kısıtlamalar içermektedir.
Kentte yaşayanların ise yapılar aktif olarak kullanılırken mekânsal aidiyet duyduğu, anlam ürettiği ve deneyimlerini anılarla kalıcı kıldığı bu mekânların kullanımı devam ettikçe yere ait unsurları sürekli kıldığı da bir gerçektir. Yapının kullanımının sona ermesi ve âtıl bırakılması ile kentlinin mekânla kurduğu bağ koparılmış ve kentli de yapıları sahipsiz bırakmıştır. Otogar ve Otel kompleksi ve benzeri yapıların korunmasında bir diğer aktör olan koruma kurullarının kararları ise yasal mevzuatta yer alan kısıtlılıklar nedeniyle kişilerin inisiyatiflerine kalmaktadır. Bu kapsamda atılacak ilk ve belki de en önemli adımlardan bir tanesi bu yapıların koruma kurullarınca tescillenmeleri olabilirdi. Ancak Eskişehir KVKBK Müdürlüğü’nde yapılan araştırmada ne otogar binası ne de Emek Oteli hakkında herhangi bir tescil belgesine ulaşılamamıştır.
Dolayısıyla bu yapıların korunması konusunda hem karar verici paydaş olarak belediyeler, hem de kentin yeni mekânsal düzenlerinde önemli söz sahibi olan yatırımcılar ön plana çıkmaktadır. Yatırımcıların, yapılacak yeni mekânsal düzenlemelerden daha çok gelir elde ettiği seçeneklerin kentlinin hafızasından, değerlerinden, hatta kültür ve tarihinden daha önemli olması kent için hafıza katmanında büyük bir boşluk yaratmaktadır. Mülkiyeti yatırımcılara ait olsa da, topluma mal olmuş yapılar aslında tüm kentliye aittir. Bu nedenle kullanıcılarının da karar verme süreçlerine katılımları önem taşımaktadır. Dolayısıyla kentlinin hafızasında yer edinmiş, modern kentin temsilcilerinden olan Emekli Sandığı Eskişehir Otogarı ve Emek Oteli gibi modern mimarlık mirası örneklerinin korunamaması Türkiye için hala güncel, önemini koruyan ve çözülmesi gereken bir problem niteliğindedir.
KAYNAKLAR
Akcan, Esra; Bozdoğan, Sibel, 2013,
Turkey: Modern Architectures in History, Glasgow, ss.104-137.
Atmaca Çetin, Hande; Tuna Ultav, Zeynep; Uz, Funda, 2019, “Reflections of the İstanbul Hilton Hotel on Mid-century Hotel Buildings in Turkey”,
Art-Sanat, sayı:12, ss.57-88,
(https://doi.org/10.26650/artsanat.2019.12.0016).
Çelen Öztürk, Ayşen, 2016, “Eskişehir’in Geçmişteki ve Bugünkü Kent Belleğinin Zihin Haritaları Üzerinden Okuma Denemeleri”,
İdealkent, sayı:20, cilt:7.
Çetken, Pelin, 2011, “Kentin Hafızasında Bir Travma: Sulukule Yıkımı”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi.
Ertin, Gaye,1994,
Eskişehir Kentinde Yerleşmenin Evrimi, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Arşivi, 2022.
Eskişehir Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu (KVKBK) Arşivi, 2022.
Halbwachs, Maurice, 2017,
Kolektif Hafıza, (çev.) Banu Barış, Heretik Yayınları, Ankara.
Harita Genel Müdürlüğü Arşivi, 2020.
Heynen, Hilde, 2011,
Mimarlık ve Modernite, (çev.) Nalan Bahçekapılı, Versus Yayınları, İstanbul.
Özaslan, Nuray; Karasözen, Rana, 2004, “Eskişehir’de Uluslararası Üslubun Yansımaları”,
Türkiye Mimarlığında Modernizmin Yerel Açılımları DOCOMOMO-Türkiye Ulusal Çalışma Grubu Poster Sunuşları, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Ankara.
Özaydın, Gülşen; Özkan Özbek, Müge; Özdemir, Maya; Çılgın, Kumru; Başar, Deniz; Aşigül, Ayşe; Lordoğlu, Ceren, 2010, “Türkiye’de 1950-1980 Dönemi Kurumlar, Olaylar, Ölçekler: Planlama Yarışmaları”,
Planlama Dergisi, sayı:50, ss.71-88.
Özdemir, Mehmet, 2013, “Türk Turizminin Temel Taşlarından: Emekli Sandığı Otelleri”,
Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, cilt:24, sayı:2(Güz), ss.266-275.
Koca, Güler; Karasözen, Rana, 2010, “1945-1960 Dönemi Eskişehir Modern Kent Merkezinin Oluşumunda Öne Çıkan Yapılar”,
Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı:10(3), ss.191-211.
Porsuk-1 ve Porsuk-2 Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projeleri Kentsel Dönüşüm Rehberi, 2019, (http://porsukkd.eskisehir.bel.tr/dosya/ktr.pdf). [Erişim: 22.03.2023]
Tekeli, İlhan, 2009,
Modernizm, Modernite ve Türkiye'nin Kent Planlama Tarihi, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul.
Tozoğlu, Ahmet Erdem, 2007, “Grand Hotels in Major Cities of Turkey, 1950-1980: An Evaluation of Modern Architecture and Tourism”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi.
Yetgin, Duygu; Yılmaz, Aysel, 2013, “Emek Oteli”,
Dünden Bugüne Eskişehir'deki 14 İşletmenin Öyküsü, (ed.) Nazmi Kozak, Tepebaşı Belediyesi, ss.59-74.
URL-1: “Eskişehir”, (http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=8330566). [Erişim: 22.03.2023]
URL-2: “Eskişehirde Eski Otogar İçin Beklenen Haber Geldi”, (https://www.eskisehirekspres.net/ekonomi/eskisehir-de-eski-otogar-icin-beklenen-haber-geldi-h8869385.html). [Erişim: 22.03.2023]
URL-3: “Eskişehir”, (http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?p=8304502). [Erişim: 22.03.2023]
URL-4: “Eski otogar binası için müjdeli haber”, (https://www.sakaryagazetesi.com.tr/eski-otogar-binasi-icin-mujdeli-haber). [Erişim: 22.03.2023]
URL-5: “Eskişehir'in göbeğindeki kanayan yara!”, (http://www.anadolugazetesi.com/eskisehir-in-gobegindeki-kanayan-yara--152830.html). [Erişim: 22.03.2023]
URL-6: “Eskişehir'de yıkılması planlanan eski otogar binası yanında yer alan...” (https://www.kamu3.com/eskisehirde-yikilmasi-planlanan-eski-otogar-binasi-yaninda-yer-alan-ta/525734/). [Erişim: 22.03.2023]
NOTLAR
[1] Heynen, 2011, s.23.
[2] Tekeli, 2011, ss.103-104.
[3] Koca ve Karasözen, 2010, s.192.
[4] Ertin, 1994, s.20.
[5] Ertin, 1994, s.20.
[6] Ertin, 1994, s.26.
[7] Ertin, 1994, s.134
[8] Koca ve Karasözen, 2010, s.194.
[9] 1950’li yıllarda İller Bankası tarafından birçok kent için açılan imar planı yarışmalarından birisi de 1952 yılında Eskişehir kenti için açılmıştır. Böylece kentin ilk imar planının yapılma süreci başlamıştır. Bu plandan hareketle 1956 yılında kentin 1 / 5000 ölçekli nazım imar planı hazırlanmıştır. Birincilik ödülünü Mehmet Ali Topaloğlu ve Bülent Berksan’ın kazandığı yarışmada amaçlanan; Eskişehir kentinin iktisadi durumunun göz önünde tutularak diğer gelişen sanayi kentlerinde olduğu gibi şehrin genişlemesinin planlı bir şekilde devamını sağlamak ve mevcut kara ve demiryolları bağlantılarının yetersizliğini gidermek olmuştur (Özaydın vd., 2010, s.75)
[10] Türkiye'deki memurların emeklilik işlemlerini tek bir çatı altında toplamayı ve mevcut sandıklar arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu, 8 Haziran 1949 tarihinde kabul edilmiş ve 1 Ocak 1950 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Emekli Sandığı'nın kuruluş amacı arasında, ülke ekonomisine katkı sağlamak için ticari ve sınai faaliyetlerde bulunabilecek nitelikte bir kuruluş yaratmak da yer alıyordu. Böylece, ülkede eksikliği hissedilen ve devletin yatırım yapması gereken sektörlerde yatırımlar yapılacak ve bu yatırımların finansmanı Emekli Sandığı tarafından sağlanacaktı (Özdemir, 2013, s.266).
[11] AHE Mimarlık, 1957 yılında İstanbul'da Kemal Ahmet Arû, Tekin Aydın, Mehmet Ali Handan, Hande Suher, Yalçın Emiroğlu ve Altay Erol tarafından kurulan bir mimarlık ofisidir. AHE; Türkiye'de kurulan ilk büyük mimarlık ofislerinden biri olarak, ulusal mimarlık tarihinde önemli bir yere sahiptir. Literatürde Eskişehir Otogar ve Otel projesi için 1959 veya 1960 yılında Emekli Sandığı tarafından bir yarışma projesi açıldığı ve bu yarışmayı AHE grubunun kazandığına dair bilgiler yer almaktadır (Özaslan ve Karasözen, 2004; Tozoğlu, 2007, s.153).
[12] 100 otobüs, 17 otobüs acentesi, 40 dükkan, 2 bayi, 1 postane, 1 banka, 1 eczane, 60 yatak kapasiteli bir otel ve 100 kişilik bir lokantanın açılması ile kentte yeni bir ticari fonksiyon kompleksi oluşmuştur (Ertin, 1994. s.73).
[13] Saçaksız ve gizli çatılı olacak şekilde tasarlanan yapının zemin katları tamamen şeffaf, üst katları ise avlu cephesinde geniş yatay bir pencere bandına sahiptir. Otogar yapısının mekânsal örgütlenmesine bakıldığında, otogara giriş ve çıkışlarda kullanılmak üzere; şehirlerarası otobüsler için Asarcıklı Caddesi, yayalar için ise Yunus Emre Caddesi yönünde kapıların yer aldığı görülmektedir Yayalar için ayrıca ilçe otobüslerine ayrılan ve 2. Terminal olarak adlandırılan bölüme ulaşımlarını sağlayacak şekilde Asarcıklı Caddesi’nden ve yolcu holüne direkt ulaşım için Alkış Sokak tarafından giriş ve çıkış imkânı tanınmıştır. Otogarın Yunus Emre Caddesi’ne bakan iki katlı bölümünün zemin ve bodrum katında mağazalar yer almaktadır. Birinci katı ise ofis ve bürolar için ayrılmıştır. Asarcıklı Caddesi’ne bakan ikinci terminal kısmında yer alan mağazaların, döner merdivenlerle ulaşılan ve depo olarak kullanılacak şekilde ayrılmış bodrum kat bağlantıları bulunmaktadır. (Otogar yapısının mekânsal ilişkilerini açıklayan bu bölüm, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Arşivi’nden alınan ait projelerden yararlanılarak oluşturulmuştur.)
[14] Petek cephe Akcan ve Bozdoğan (Akcan ve Bozdoğan, 2013, ss.104-137) tarafından İstanbul Hilton Oteli için kullanılmış bir tabirdir.
[15] Özaslan ve Karasözen, 2004, s.201.
[16] Yetgin ve Yılmaz, 2013, s.95.
[17] Yetgin ve Yılmaz, 2013, s.95.
[18] Yetgin ve Yılmaz, 2013, s.96.
[19] Yetgin ve Yılmaz, 2013, s.96.
[20] 18 Mart 1999 tarihinde imzalanan, T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin müşterek mülkiyetinde bulunduğu belirtilen ve sözleşmede ‘Otogar, İşyeri, Garaj Hizmet Binası, Oteli ve Tesisleri’ olarak yer alan Emek Oteli ve Eski Otogarı’nın Gima Alışveriş Merkezi olarak yıkılıp yeniden inşa edilerek işletilmesine yönelik detaylar yer almaktadır. Mevcut arsa üzerinde ‘rant getirici tesis’ yapılması için gerekli tüm projelerin hazırlatılması, inşaat ruhsatının alınması, arsa üzerinde yer alan mevcut yapıların yıkılarak enkazının kaldırılması, inşaatın proje ve şartnamelere uygun bir şekilde inşa edilmesi, işletmeye açılmasına dair tüm detayların yer aldığı sözleşme hükümleri ve hazırlanan alt/üst yapı projeleri uygulanmamış ve Gima Alışveriş Merkezi inşa edilmemiştir (Eskişehir Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu (KVKBK) Arşivi, 2022).
[21] Kaynak: Porsuk-1 ve Porsuk-2 Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projeleri Kentsel Dönüşüm Rehberi, 2019.
[22] Benjamin, 1931 akt. Çetken, 2011, s.9.
[23] Halbwachs, 2017, ss.46-47.
[24] Çelen Öztürk, kentte 1980’li yılları deneyimleyen ve 1960 yılı öncesi doğan katılımcılarla gerçekleştirdiği çalışmada, bireyleri derinlemesine görüşme soruları ile hatırlamaya sevk ederek, Eskişehir kentinin geçmiş bellek öğelerini saptamaya çalışmıştır. Katılımcıların oluşturdukları zihin haritalarının Lynch’in çözümlemesine göre analiz edildiği çalışmada ‘Eski Otogar’ın Simgesel Yapılar grubunda geçmişin bellek öğesi olarak, kentlinin hafızasında yer ettiği gözlemlenmektedir. Yine aynı çalışma, 18-20 yaş grubu aralığında ve kenti sadece 4-5 yıldır deneyimleyen bireylerle de gerçekleştirilmiştir. ‘Eski Otogar’ yapısı burada da simgesel yapılar olarak hatırlanan bugünkü kent belleğini oluşturan öğelerden biri olarak ön plana çıkmaktadır (Çelen Öztürk, 2016, ss.868-869).
[25] Çelen Öztürk, 2016, ss.868-869.
[26] Burada öne çıkan teorisyenlerden bazıları, Francis Yates, Pierre Nora, Edward C. Casey, Maurice Halbwachs, Paul Connerton’dır.
[27] 1950'lerde, Türkiye'ye ticaret veya seyahat amacıyla gelen yabancı ziyaretçiler için İstanbul'da dünyaca ünlü bir otel yapılmasının ülkeye ekonomik ve siyasi fayda sağlayacağı inancıyla dünya çapında 27 oteli olan Hilton’lar ile otel inşası üzerine protokol imzalanmıştır. İnşaat uluslararası nitelikte olduğu için Emekli Sandığı'na ihale edilmiş ve otelin her katı 14 gün gibi kısa bir sürede inşa edilerek büyük beğeni toplamıştır. Dönemin beton dökümünde öncü olarak ortaya çıkan Hilton Oteli ve ardından gelen otel inşaatları, ekonomiye yaptığı katkılarla az bilinen Türkiye'ye yeni inşaat teknolojilerini ve turizm sektörünü getiren kilometre taşları olmuştur. Emekli Sandığı'nın turizm sektöründe İstanbul Hilton Oteli yatırımı o kadar geniş bir yatırım fırsatı sağlamasıyla bu alandaki yatırımlara devam etme kararı alınmıştır. 1958 yılında oteller, işhanları, otogar, apartmanlar, depolar ve emsali çeşitli gayrimenkullerin inşaatı ve bunlara ait proje, imalat, montaj ve teknik müşavirlik işlerini yürütmek üzere ‘Emek İnşaat A.Ş.’ kurulmuştur (Özdemir, 2013, s.268).
[28] Eskişehir Porsuk Oteli Vedat Dalokay'ın imzasını taşıyan modern mimarinin özgün ve önemli örneklerinden biridir. Emekli Sandığı tarafından 1955 yılında düzenlenen bir yarışma sonucunda tasarlanmış bir otel ve işhanıdır. 1958 yılında inşası tamamlanan yapı 1961 yılında Milli Savunma Bakanlığı tarafından satın alınarak Orduevi olarak kullanılmaya başlanmış ve bu şekilde günümüze kadar gelmiştir. Yapının şeffaf tasarımı ve rasyonel yaklaşımı, uluslararası üslupla uyumlu bir şekilde Türkiye'deki modern mimari hareketine önemli katkılar sağlamıştır (Koca ve Karasözen, 2010).
[29] Eskişehir halkının belleğinde yer edinen bu yapı grubuyla ilgili olarak detaylı bilgiye Yetgin ve Yılmaz, 2013 kaynaklı çalışmasından ulaşılabilir.
[30] 20. yüzyılda öne çıkan Modernizm'e dikkat çekerek, modern mimarlık, tasarım ve şehir planlaması ürünlerini belgelemek ve korumak amacıyla 1990 yılında uluslararası bir girişim olarak DOCOMOMO_International kurulmuştur. DOCOMOMO_Türkiye Çalışma Grubu ise bu uluslararası girişimin bir parçası olarak 2002 yılından bu yana faaliyet göstermektedir. Bu topluluk her yıl farklı kentlerde modern mimarlık mirasını belgeleme ve koruma çalışmalarının yaygınlaştırılması ve geniş kitlelere duyurulması için tematik toplantılar düzenlenmektedir.
Bu icerik 450 defa görüntülenmiştir.